Ümit sensin
hayatlarını çaldık ağaçların büyütmeye çalışırken dallarını göğe uzatırken kollarını çiçeklenirken usul usul çaldık onların göğünden toprağından...
hayatlarını çaldık ağaçların
büyütmeye çalışırken dallarını
göğe uzatırken kollarını
çiçeklenirken usul usul
çaldık onların göğünden
toprağından
havasından…
özgürce uzatamadılar ellerini yukarıya, yanlara.
daracık sokaklara hapsedip onları, kaldırımlarla sınırlayıp alanlarını,
kırptık evlere, apartmanlara, yollara uzanan dallarını. Bırakmadık özgürce, istedikleri gibi yaşasınlar. Sınırladık onların içinde var olan ve onları geliştiren her şeyi…
Hiç başınızı kaldırıp bakıyor musunuz yollarda ağaçlara? Bazen hüzünlü gibi geliyorlar bana. Özellikle kış mevsiminde yaprak dökmüş, kuru gövde ve dallarıyla kalmışlarsa. Ruhu kaçmış şehirlerin kirlenmiş havasını, kirlenmiş ve ağırlaşmış atmosferini solumaktan mutsuz ve umutsuz gibiler ya da insan, içinde bulunduğu durumu onlar için de böyle yorumluyor. Neredeyse kuşlar bile terk edecek ağaçları ve bizi. Gittikçe daralan kırsala sığınacaklar…
Sevgisiz, “neme lazım”cı, çevrenin farkında olmayan, sadece kendi minvalinde, kendi dünyasında -onu da tam göremeden, işitemeden- süren hayatlarla yüklü artık her yer. Oysaki bir şarkı söylemek istiyor ağaçlar. Onlarla birlikte kuşlar, rüzgar, deniz… Çocukların şen seslerini, gülüşlerini toplayıp onların sevgisiyle beslenmek istiyorlar. Çocuklar da yok artık bu gittikçe ağırlaşan şehirlerin sokaklarında… Mahalleler yitmiş, her apartman bir mahalle, her mahalle taştan bir kule. İçinde yaşayanları hapseden, yaşananları sırlayan ve diğerlerini duyarsızlaştıran beton kuleler…
Ağaçlar çığlık atıyor. “İmdat!”diye yardım diliyor. “Duy benim sesimi, duy insanoğlu! Duy, ben hayatın ta kendisiyim. Beni duymazsan benimle sen de duyulmaz olursun, sen de yitersin!” diye vaveyla ediyor. Eski günlerinin gökyüzünü, şen çocuklarını, cıvıldayan kuşlarını istiyor, özlüyor…
yağmurun canı hoş değil
karanlık içi
toprağın yüzü hoş değil
karanlık yağıyor üstüne
bir kanat çırpımı öteyi
denizi özlüyor martı
denizin içi kara…
topla topla topla
hayat bir yara
onmak için
olmak için
ümit bağlama başkalarına…
Bakmadan Geçme





