Ülkenin fotoğrafı: Orhangazi
Hani 'İzmir'in bazı köyleri, Güneydoğu'dan farksızdır' derler ya! ** Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin internet sitesinde 'çağdaşlık...
Hani “İzmir’in bazı köyleri, Güneydoğu’dan farksızdır” derler ya!
**
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin internet sitesinde ‘çağdaşlık anlayışı’ şöyle özetlenmiş:
“Ulusal ve evrensel değerleri içselleştirmiş, laikliğe, demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne inanan çok kültürlü bir toplumu zenginlik kabul eden, eleştiriye açık, üreten ve kamu yararını gözeten bir anlayıştır.”
Sonra ‘değerlerimiz’ başlığının altında da şu ilkeler var:
“Atatürk İlke ve Devrimlerine Bağlılık, Demokrasi Kültürü ve Laiklik, Hukukun Üstünlüğü, Dürüstlük, Güvenirlilik, Çevre Bilinci ve Emeğe Saygı”
Ömer Akşahan’ın vakitsiz ölümünün ardından yapılan olağanüstü genel kurul sonucunda göreve gelen arkadaşlar, pandemi yasakları biterken derneği yeniden olağan genel kurula taşıdılar. Akşahan’ın ardından dernek başkanlığına gelen Ümran Ateş, “Hocam, seni ÇYDD’de göreve davet ediyorum” deyince “Ne yapalım, görev varsa kabul etmemek olmaz” dedim.
Sakın yanlış anlamayın, bu “Yan cebime koy!” demek değildir…
Ülkemizde dernek yönetimlerinde görev almak riskli bir iştir. Riskli derken şunu kastediyorum: Her şey üstünüze kalır. Özel işlerinizden ve ailenizden zaman çalmak zorunda kalırsınız. Bir de kişilik olarak uyuşmadığınız insanlarla çalışmak ve iş üretmek zorunda kalabilirsiniz…
Burada da önce yeni yönetimde görev alacak isimlere baktım ve yazdığım gibi “Ne yapalım görev varsa kabul etmemek olmaz” dedim.
Sizin de bildiğiniz gibi ÇYDD, Türkan Saylan ile özdeşleşmiş bir dernektir. Ödemiş’te kuruluşundan bu yana aidatını ödeyen, dernek adına çok aktif olmayan bir üyesi idim. Yönetim kuruluna davet edilince doğal olarak pasiflikten aktifliğe de geçiş yapmış olduk.
Yeni yönetime gelen arkadaşlarla bir süredir gelecek dönemde yapacaklarımız konusunda fikir alışverişi yapıp projeler geliştirmeye çalışıyoruz.
Bunlardan biri, köy çocuklarına gitmek idi.
“Orda bir köy var uzakta”
Geçtiğimiz gün, ilk ziyaretimizi Ödemiş’in en doğusundaki Orhangazi köyüne yaptık. Bölgede yoğun olarak turşuluk salatalık üretimi ve hasadı yapılıyor. Köy muhtarının da desteği ile ilk ve ortaokul çağındaki yaklaşık 25 çocukla bir araya geldik. Onlara Ödemiş’ten diş fırçası ve macunu, okuma ve boyama kitapları, toplar ve benzeri oyuncaklar götürdük. Elimiz boş gidecek değildik ya!
Sağ olsunlar projemizi bilen ve duyan üyelerimiz ve dostlarımız, isimlerinin açıklanmaması isteği ile çeşitli bağışlarda bulunmuşlardı.
Bizimle birlikte gelen genç arkadaşlarımız çocuklarla oyunlar oynayıp vakit geçirirken biz de muhtar ve köy öğretmeni ile köyün ve çocukların sosyal ve ekonomik yapılarının fotoğrafını çekmeye çalıştık.
Bu gezilerimizi sürdürüp tespit ettiğimiz başarılı çocuklara da burs desteği sağlamaya çalışacağız.
Uzatmayalım, başlıkta “Ülkenin fotoğrafı: Orhangazi” dedik ya! Elbette benzer ziyaretlerimiz ve desteğimiz devam edecek.
**
Kimimiz hüzünlendi, kimimiz notlar çıkardı…
Orhangazi köyü, Kaymakçı’dan Kiraz’a doğru giderken Organize Sanayi Bölgesi’ne gelmeden sağda kalır. Dönerken Kaymakçı’daki babamın işlettiği dükkanda bir mola verelim dedik. Ben dükkanda kaldım, arkadaşlar devam etti.
Ahmet Kutsi Tecer ne güzel yazmış:
“Orda bir köy var, uzakta / O köy bizim köyümüzdür / Gezmesek de tozmasak da / O köy bizim köyümüzdür.”
Bakmadan Geçme





