Ufak tefek şeyler…

70'ler Türkiye'si, 2021'den bakılınca anlaşılması mümkün olmayan bir dönem… İkinci Dünya Savaşı'nın ardından iki kutuplu haline...

70’ler Türkiye’si, 2021’den bakılınca anlaşılması mümkün olmayan bir dönem…

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından iki kutuplu haline gelen dünya, sıcak savaştan çıkıp soğuk savaş dönemine girmiş. Kapitalizm ve sosyalizm tartışmalarının yanı sıra ‘üçüncü dünya’ tezleri var. 1’inci dünyada ABD ve Batı dünyası, 2’inci dünyada Sovyetler Birliği ve Çin gibi ülkeler, üçüncü dünya da kabaca bağlantısızlar.

Benim çocukluk ve gençlik dönemime denk geliyor ama bir de Mahir Çayan’ın ‘Suni Denge’ teorisi var…

Buna göre, Türkiye, ‘Yeni Sömürge’ bir ülkedir. Bizim gibi yeni sömürge ülkelerde gittikçe derinleşen kriz ile yoğunlaşan sömürü söz konusudur. Halk da olaylara sınıfsal bakamadığı için tepki gösterecek güçte yani örgütlenme içinde değildir. Kapitalizm, sömürüyü arttırmakta fakat nispi olarak belli bir refah durumu vardır. Eskiye göre daha yumuşak olan kapitalizm, yeni sömürge ülkelerde gizli işgal uygulamaktadır ve katı bir devlet yapısı.

Halkın ‘Yeter be’ diyerek sokaklara dökülememesinin önünde suni bir denge vardır.

Asgari ücret bile alsa ailede kendinden başka asgari ücret alanlarla birleştiğinde kafasını sokacağı bir evi vardır.

‘Neden bunca çalışmaya karşın neden asgari ücret aldığını’ sormaz bile…

**

Bakıyorum ABD ile Rusya arasında bir ağız dalaşı başladı… Üçüncü dünyaya karşı bağırıp ‘al gülüm ver gülüm’ dünyasında mı yaşıyoruz bilemedim…

Büyük devletler yerinde. Savaşlar, hep üçüncü dünya ülkelerinde… Ortada bir denge var ama bu denge, doğal mı suni mi anlayamadım…

Öte yandan ülkemizde de bir ‘andımız’ tartışması var. 100 yıllık küllenmiş tartışmalar yeniden alevleniyor. TV dizilerine bakıyorum, ya Selçuklu tarihindeler ya da modernite ötesindeler. Bir şeyler anlatılıyor ama gerçeklikle alakası yok. Mafyatik insanlar, entrikalar… Aşklar ve zengin konak yaşamları ve tabanda 2500 ile 3000 lira arasında değişen ‘asgari’ aylıklarla çalışan milyonlar…

‘Neden bunca çalışmaya karşın neden asgari ücret aldığını’ sormaz bile…

**

‘İstiklal Marşı’ ile ‘Andımız’ arasında ne fark var diye kendi kendime soruyorum ama bir fark da göremiyorum ama ortada bir tartışma var! Ve ben bu tükenmeyen tartışmaya da bir anlam veremiyorum. Yoksa bu tartışma, bir denge unsuru mu! Eğer öyle ise terazinin kefelerinde kimler var!

**

Diyeceğim odur ki hani şu bizim Ordu Caddesi ile Mithat Paşa Caddesi’nin buluştuğu eski Ekin Pazarı, yeni Türk Telekom önündeki Efe heykelli meydan var ya! Orada bir suni dengesizlik var. Yuvarlak yanlış yerde. Yanlış yerde olunca araçlar, kavşağı dönmede zorlanabiliyorlar…

Hani diyorum oradaki dengeleri küçük dokunuşlarla fazla masrafa girmeden yerine getirsek…. Yuvarlağı biraz daha batıya alsak her şey çok güzel olacak gibi…

Varsın Biden, Putin’e ‘katil’ desin…

Biz, kendi yağımızla kavrulmasını öğrensek…

Bakmadan Geçme