Tütüncülük ekonomisi

İlçemizde sanayi ve fabrikalar bulunmadığından çocukluk ve gençlik yıllarım, tütüncülük yaparak geçti diyebilirim. Ailem tütüncü değildi...

İlçemizde sanayi ve fabrikalar bulunmadığından çocukluk ve gençlik yıllarım, tütüncülük yaparak geçti diyebilirim. Ailem tütüncü değildi ancak mahallemizde bulunan komşularımız tütüncü olduğundan ben de kendimi tütün çardaklarında buldum.

Hakikaten tütüncülük, çok zor bir tarımdır. Bütün gece löküz ışığında kırılan tütünler küfelere yerleştirilir ve gideceği yere eşeklerle taşınır, birkaç saat uyuduktan sonra çardakların orta yerine dökülür, bütün aile etrafını çevirir, iğneye dizilen tütünler, iplere dizilerek kurutulmaya bırakılır. Tütüncülüğün zorlukları olduğu kadar hayatımız boyunca hiçbir zaman unutamayacağımız güzel anılarımız da vardır.

Tütünü iğneye dizerken iğnenin sık sık elimize batışı, bir iğne tütün fazla dizelim diye büyüklerin anlattığı masallar, fıkralar, hikayeler, anılar, öğle sıcağında yoldan geçen dondurmacının “Dondurmam kaymaaak” diyerek bağırması, büyüklerin çocuklara 10 kuruşluk dondurma almaları… Elbette hiçbir zaman unutamadığımız anılar bunlar.

Tütüncülük bir aile ziraatıdır ancak komşular, birbirlerine imece usulü dayanışmalar yaparlar, bir akşam birinin, diğer akşam öbürünün tütünü işlenirdi. Tütüncülük işini yapanlara da leşber (rençber) denilirdi.

İnsanlar samimi, açık yürekli, birbirini seven, komşudan öte aile gibiydiler. Yapılacak olan sünnetler, nişan, düğün, ev, tarla alma gibi durumlar hep tütün alımına göre ayarlanırdı. Bakkaldan, fırından alınan ürünlerin parası tütün parasına göre ayarlanırdı.

Tütünler kalıplardan çıkarıldıktan sonra depolara kaldırılır, Tekel’in tütünleri alacağı açıklandığında tütün balyaları yolları, caddeleri, sokakları doldurur, yollarda tütün balyalarından yürünemez hale gelinirdi. Sokaklarda bulunan tütünlerin kalitesini belirlemek için Tekel eksperi, tütünü kontrol ederek kalitesini belirler, tütünler Tekel deposuna kaldırılırdı.

Tekel’in tütün fiyatlarını açıklayacağı gün Tekel binasının önünde büyük kalabalıklar oluşurdu. Tütün parası alındığında herkes birbirine hediyeler alır, bazı tütüncüler de helva ekmek, kebap ekmek dağıtırlardı.

Ancak 2002 yılında 4733 Sayılı Tütün Yasası çıkarılarak Tekel’in alımı engellendi, piyasadan el çektirildi. 2008 yılında da özelleştirildi. Sözleşmeli üretim sistemine geçildi. 1994’te getirilen tütün kotası, tütün üreticilerine zor günler yaşattı. Arkasından pamuk ekimi de azalınca köylerden büyük şehirlere göç başladı, köyler boşaldı. Şehre giden gençler, çok zor günler yaşadı.

Sigara fabrikalarında işlenen tütünler, Virginia gibi dış merkezlerden getirildi. Aslında bizim topraklarımız, Virginia tütününden de kaliteli ürün yetiştirilen sahalardır. Köyden kente göçün önlenmesi, buna bağlı olarak işsizliğin azaltılması ve ülke ekonomisine katma değer yaratılması için konulan kota kaldırılmalı, ekime izin verilmeli ve ülkemizde işlenmelidir. Tire ve Torbalı’da Amerikan tütünü işleyen fabrikalar, niçin bizim çiftçinin tütününü işlemesin?

Yetkililere sesleniyor, üreticimizin isteklerine kulak vermelerini bekliyorum. Umarım yanlıştan dönülür ve çiftçimiz rahat bir nefes alır. Ekonomik faaliyetler eskiden olduğu gibi canlanır, köylerimiz eski canlılığını kazanır.

Herkesin her istediğinin gönlünce olması dileği ile hoşça kalın sevgili dostlar.

ATATÜRK DİYOR Kİ

Her çiftçi ailesinin geçineceği ve çalışacağı toprağa sahip olması mutlaka lazımdır. Vatanın sağlam temeli ve bayındır hale getirilmesi bu esastadır.

Bakmadan Geçme