Tohumluğa Dair

İki Pazartesidir bu köşede iki önemli tarımsal harcama kalemi, gübreleme ve ilaçlamaya değindik. Bu hafta, havza...

İki Pazartesidir bu köşede iki önemli tarımsal harcama kalemi, gübreleme ve ilaçlamaya değindik. Bu hafta, havza topraklarımızın tüm olumsuzluklara rağmen ekonomik ve sosyal belirleyici bitkisi patates üzerinden tohumluğa bakalım…

Bu yılın üreticisini en çok üzen bitkisi patateste farklı zamanlarda güz dikimleri yapılageliyor bu aralar. Tohumluk yumruların ilaçlanması ile dikimi yapılan patateslerin sürgüleme işlemi ve ardından ot ilaçlamaları aynı zamana denk gelir çoğu yıllar. Tohumluklara “captan” içerikli ilaçlama ile toprak kaynaklı fungal etmenlere, “gibberelic acid” muamelesi ile de sürgün uzaması amaçlanırken diğer taraftan da önce dikilen patateslerin sürgüsü yapılıp yabancı ot ilaçlamasına geçilir.

Bu iki kimyasal savaşımın püf noktalarına ve tohumlukla etkileşimine kısaca değinelim…

İlk püf noktası; dormansiyi kırmak için doğranan iri boy patatesler ve ardından uygulanan “captan” içerikli ilaçlardaki temel amaç, kesik yumruyu yara noktalarından toprak kaynaklı mantarların girişini engellemektedir. Captan, bir ton patates için 800 gram olarak düşünülmeli ve 3 kg. pudra ile çoğaltılıp kesme ya da kanatma işleminden en az beş saat sonar yumruların her noktasına eşit oranda kaplanmalıdır.

Yapılan ilaçlamanın ana mantığı; toprak sıcaklığı ve oransal nem ortamında gelişen mantarların dikilen patates yumrusuna geçmesini ve çürütmesini engellemektir. Özellikle kesilen yumruların kesik yüzeylerinden mantarlar daha hızlı girerek çürütebilirler. Bu yüzden ilaçlama, yumrunun tüm yüzeyine eşit miktarda gelecek şekilde ve dozda uygulanmalıdır. Yani esas olan, captan terkipli ilaçlardır. Yoksa pudranın bu ilaçları çoğaltmaktan ve yumru yüzeyine eşit oranda dağıtmaktan öte bir görevi yoktur.

Ayrıca tüm tohum ilaçlamaları, sadece topraktaki mantarları tohumluğa geçmesini engeller. Tohumun kendi içinde gerek genetik nedenle gerekse tohumun elde edilme sürecindeki çürütme etmeni enfektesi nedeniyle mantara yönelik tohum ilaçlamasının koruyuculuğu ya da tedavi ediciliğinin olmadığını da hatırlatmalıyım.

Diğer taraftan bazı erken dikim yapılan tarlalarda yabancı otlara karşı ilaçlama başlamış durumda. Yabancı otlarla savaşımdaki temel amaç; ürününü alınmak istenilen bitki ile yabancı otların besin rekabetine girmesini engellemektir. Tarlaların asıl yerlisi yabancı otlar, yetiştirilen kültür bitkilerine zarar veren bazı organizmalara konukçuluk yapması, savaşımdaki diğer önemli nedendir. Tarladaki yabancı otları iyi tanımak ve savaşım yöntemini, araçlarını buna göre tayin etmek gerekir…

Bölgemizde ise daha ziyade kişisel tecrübelerin cılız yansımaları olan belli ticari isimdeki ilaçlar kullanılmaktadır. Ama bu ilaçlar, bazı otları kontrol ederken onun dışındakileri etkilememektedir. Zira kültür bitkisi, çeşidi, varyatesi ve fenolojisi, yabancı ot ve fenolojisi, toprak tipi, herbisit uygulama şekli, beklentinin oluşması üzerinde direkt etkilidir…

Oysa buradaki püf noktası; tarladaki bir önceki üründe etkili ve fazla olan yabancı otlar hatırlanmalı ya da sürgü öncesinde çimlenen otları iyice kontrol edilmelidir. Eğer çimlenen otlar tanınamıyorsa doğru bilimsel destek alınarak otlar teşhis edilmeli ve kültür bitkisine, ota ruhsatlı herbisit kullanılmalıdır. Aksi taktirde yanlış yapılan bir ilaçlama ile hem ilaç parası ve emek boşa gidecek, hem ürün zarar görecek, hem de toprak ve ürünler üzerinden insan ve çevre sağlığına kalıcı zararlar taşınacaktır…

Bakmadan Geçme