Tmolos bir dağ mıdır?
Artvin'in Kaçkar Dağları vardır. Göz alabildiğince yemyeşil ve uçsuz. Önce bir ürperti doldurur. İnsanın içine sonra...
Artvin’in Kaçkar Dağları vardır. Göz alabildiğince yemyeşil ve uçsuz. Önce bir ürperti doldurur. İnsanın içine sonra biraz saygı ve baş eğiş.
Manisa’nın Spil’i var. Mitleriyle kendine çağıran…
Kimin hikayesini ararsanız bir parçasını onda bulabileceğiniz.
Ödemiş’in Küçük Menderes Havzası’nın da Bozdağlar’ı, Tmolos’u var. Tmolos’un yüksekliği, elbette ki pek çok dağ ile kıyaslandığında bir tepe olabilir gibi gelir insana. Çok yüksek olmayışı ile mütevazılığı çağrıştırır bana. Bizden biridir. Elimizi uzatsak elimizi tutacakmış gibi gelir.
Mitleriyle, öyküleriyle bin bir otu, börtü böceğiyle, yazın sepserin havası ve kışın bembeyaz örtüsüyle iyi ki var dediklerimizden Tmolos.
Her şehrin bir dağı olmalı zaten. Hatta birden çok dağı.
“Dağlar seni delik deşik ederim
kalbur alır toprağı elerim”
diyor türküdeki ses. Öfke duyabileceğimiz, ruhumuzun bütün hezeyanlarını isnat edebileceğimiz bir dağ, dağlar.
“Dağlar dağlar
Kurban olan yol ver geçem
Sevdiğimi son kez olsun yakından görem”
diyor Barış Manço yıllar önce -yaklaşık yirmi yıl önce kaybettiğimiz- müziğinde.
Tmolos bir dağ mıdır? Burada bu sorudan sonra kendinize bir soru sormanız gerekiyor. Hemen aklınıza “Ne sorusu?” gibi bir cümle gelmiş olabilir. Ben, küçük bir düzeltme yapayım. Soru, tam olarak şöyle olacak: “Hangi Tmolos?”
Yazın bu yel Bozdağ’dan eser, bu akıntı oradan diye aldığımız bir nefesin adresini verdiğimiz Bozdağ (Tmolos) mı yoksa?
Bir şehrin içinde, bir sokağın, bir mahallenin içinde dağ gibi şeyler vardır. Onlar türlü türlü çiçekler açacaklar her mevsim. Yediveren bir yemiş gibi, yediveren bir gül gibi yılın sadece bir iki ayı belki çiçeğine erişemezsiniz. Onun dışında hep dopdoludur dalı, gövdesi hep yüklü.
Öyküleri, denemeleri, günlükleri, şiirleri ve günceleriyle dopdolu bir bahçe belki, dopdolu bir yürek yahut dopdolu bir dergi.
Tam yetmiş aydır her ay okurlarıyla buluşan Tmolos, Ödemiş’in yüzü sanattaki. Elbette Ödemiş’te yayınlanan bir dergi daha var. Ancak şunu belirtmeliyim ki 130 bin nüfuslu bir ilçede bir edebiyat dergisi, 3-4 yöresel gazete nedir ki? Hadi biraz durumu abartalım da bu sayıyı 10’a çıkaralım. 130 bini böl ona. Kişi başına düşen dergi, gazete. Gazete başına düşen kişi sayısını bul.
Bizim gibi ülkelerde bu tür güzelliklere çılgın gözüyle bakılır.
Bir getirisi yoktur da götürüsü vardır genellikle. Bu yüzden kimse yanaşmaz. Sevgili Ömer Akşahan hocamızın deyimiyle bu tür işler “ayrık otu” olmayı gerektirir.
Büyük bir gayret ve özveri ile bu güne değin 70 sayıyı geride bırakan Tmolos bir dağdır.
“Muradın anlarız ol gamzenin izanımız vardır
Belki söz bilmezüz amma biraz irfanımız vardır”
diyen Nedim’in deyişiyle “biraz irfan ve izanla bakanlar”, Tmolos’un bir dağ olduğunu göreceklerdir.
Hangi dağda hangi kuş öter hangi kurt gezer, hangi dağda leylaklar, nergisler açar, bahar papatyalarla, menekşelerle gelir.
Demem o ki dağlarından bahar eksik olmasın. Ve arada bir şu dize dolansın dilinize
“Dağlarına bahar gelmiş memleketimin”
Sevgi, dostluk ve umutla.
Bakmadan Geçme





