Taşfırın erkeği!
Düet ne demektir bilir misiniz? İtalyanca ve Fransızca kökenine dayanan 'duette', müzikte kullanılan bir terimdir. Türkçeye...
Düet ne demektir bilir misiniz?
İtalyanca ve Fransızca kökenine dayanan ‘duette’, müzikte kullanılan bir terimdir. Türkçeye çevirmeye kalkarsak ‘ikilises’ veya ‘ikises’ diyebiliriz. Zaten İtalyanca ve Fransızcadaki karşılığı da buymuş.
Zaten ‘due’ de İtalyancada iki demekmiş.
Peki biz neden ‘ikili’ dememişiz buna? Veya çiftses?
Bilirsiniz, her dilin kendine göre bir ses sayısı ve yapısı vardır. Örneğin Türkçede 29 harf vardır. Bunların sekizi ünlü, kalanı da ünsüzdür. Bu ünlü ve ünsüzler de kendi aralarında gruplara ayrılırlar. Örneğin ‘kalın’ ünlüler, ‘ince’ ünlüler gibi. Kalın sözcüğündeki ünlüler kalın, ince sözcüğündeki ünüler de incedir.
İngilizce alfabesi de 26 harften oluşuyormuş. Bunların beşi sesli, 21 tanesi de ünsüzmüş. İngilizcede Türkçeden farklı olarak ‘q, w, x’ ünsüzleri bulunur.
W sesi, Türkçede yoktur ama dilimizde kullandığımız yabancı kökenli sözcüklerin yazımında kullanırız. ‘Dabılyu’ deriz buna. Peki neden biz bunu ‘ikizve’ diye okumuyoruz?
**
Normalde magazin haberlerini izlemem.
Magazin sözcüğü de İngilizcedeki ‘ambar, depo’ ve ‘dergi’ sözcüğünden alıntı imiş.
Magazin sözcüğünün Türk Dil Kurumu sözlüğündeki karşılığı da ‘az yazılı, bol resimli ve kalabalığı ilgilendiren çeşitli konulardan, genellikle halkın hoşlanacağı hafif şeylerden söz eden dergi’ demekmiş.
Magazin deyince benim aklıma az sayıdaki zengin ünlünün çok sayıdaki fakir kalabalıklar tarafından çok merak edilen özel hayatları geliyor.
Neyse, biz konumuza dönelim.
- Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin ödül töreninde ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü alan Nihal Yalçın’ın konuşması sırasında ödülü vermek üzere sahneye çıkan Tamer Karadağlı’nın tavırlarını ben de merak ettim ve açtım görüntüleri izledim.
Nihal Yalçın, ‘Zuhal’ filmindeki rolüyle ödülünü almak üzere sahneye çıkarak teşekkür konuşması yaparken Karadağlı’nın yaramaz hiperaktif çocuklar gibi sık sık saatine bakması, gerçekten de hiç olmamış ve Yalçın’ın konuşması devam ederken arkadan gelip elinde tuttuğu ödülü Yalçın’ın eline tutuşturuvermesi!
Yalçın, ödülü elinde buluyor ama konuşmanın heyecanı ile kimin verdiğini bile bilmiyor. Tabii afallıyor ve şaşkınlığını gizleyemeyerek “Kim verdi ödülü?” diye soruyor. Daha sonrasında ise Karadağlı’ya dönerek “Sus mu dediniz? Artık sus mu diyorsunuz?” ifadelerini kullanıyor.
Karadağlı, durumu kurtarmaya çalışıyor ve “Ödülünüzle birlikte konuşun diye” falan diyor ama bana göre de hiç hoş olmamış.
Hele hele Yalçın’ın İstanbul Sözleşmesi ile ilgili söylediği cümleleri dinlerken arkada tepkisiz durması…
Taşfırın erkeğine yakışmadığı gibi sanatçılığına da hiç mi hiç yakışmamış.
Hayatın kalıbı ve biçimi, her geçen gün bozuluyor. Buna da Fransızlar ‘deformasyon’ diyor…
Bakmadan Geçme





