'Taş kırıkları yenmez'

Farkında iseniz birkaç haftadır, Ödemiş'in gündeminde Gerçekli'den Uzundere'ye kadar uzanan tepelerde maden çıkarma projesi vardı. Belki...

Haber

Farkında iseniz birkaç haftadır, Ödemiş’in gündeminde Gerçekli’den Uzundere’ye kadar uzanan tepelerde maden çıkarma projesi vardı. Belki Ödemiş’in demekle haksızlık yapmış olabilirim ama çeşitli sivil toplum kuruluşlarında ter döken çevremdeki çok sayıda arkadaşımın önemsediği bir gündem maddesi idi.
Emekler boşa gitmedi ve hem Gerçekli’de hem de Kaymakçı’da yapılmak istenen ÇED toplantılarına izin verilmedi. Düşünün: Bu tepeleri 150 yıllığına kiralamak ve buralarda dilediğini yapabilmek. Ki bu bölgede ortaya çıkarılmayı bekleyen 2000 yıllık tarihi kentlerin varlığını da biliyoruz.
Ben öncelikle, proje süresinin Gerçekli dağları için 120, Kaymakçı dağları için 160 yıllık ifadesini okuyunca “Vay be!” demekten kendimi alamadım.
**
Birebir duymadım ve yüzümüze karşı kimse söylemedi ama e-sosyal medyadan ve kulaktan işitme duyumlara göre, madenlere karşı çıktığımızı ve yanlış yaptığımızı söyleyenler ve yazanlar olmuş.
Önce bunu açıklığa kavuşturalım:
Ülkemizin ve vatandaşlarımızın yaranına olacak maden tarzı çalışmalara karşı olmamız mümkün değildir. Kendi açımdan bu tür çalışmalarda kar-zarar dengelemesi yapar ve hangi taraf ağır basarsa desteğimi o yana veririm.
Ortada, yaklaşık 30 bin dekarlık bir alanın dinamitlerle patlatılması ve ayrıştırılası söz konusu. En başta doğal dengenin ciddi şekilde yaralanması var işin içinde. Su kaynaklarının zarar görmesi ve bu çalışmalar sonucunda çevreye yayılacak toz bulutu.
Bunu birçok kez yazdım. Küçükmenderes iklimi sadece Türkiye için değil dünya için de önemli bir tarım bölgesidir.
Gerçekli köylülerinin taşıdığı bir pankartta şöyle yazıyordu: “Taş kırıkları yenmez”
Ben bu bölgede çevreye zarar verecek taş ocağı ve benzeri maden çıkarma çalışmalarının uzun vadede doğru olmadığını düşünüyorum.
Vatan, insanın mutlu ve sağlıklı bir şekilde yaşadığı toprak parçasıdır.
**
Koza-Der ve onu destekleyen Kent Konseyi üyeleri ile birlikte çeşitli sivil toplum örgütlerinin yönetici ve üyeleri, bu gerçekten yola çıkarak Gerçekli ve Kaymakçı’da özellikle son haftada yoğun çalışmalar yaptı.
Toplantılar, sosyal medya paylaşımları, gazete ve tv haberleri, bildiri ve broşürler…
ÇED toplantılarından bir gün önce de Nikah Salonu’nda ‘İklim Krizi’ başlıklı bir toplantı vardı. Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi üyesi iki mühendis arkadaş, salonda toplananlara, dünyadaki iklim krizi hakkında bilgi verirken gidişatın hiç de olumlu olmadığını ve dünyanın her geçen gün kirlendiğini ve tükendiğini söylediler…
Bu toplantının ardından bölgedeki maden ve atık sorunları ile ilgili yapılmak istenen ÇED girişimine karşı duyarsız kalmak yakışmazdı…
Her şey para, her şey maden demek değildir.
Bir Kızılderili atasözünü buraya alarak yazımı sonlandırayım:
“Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak.”

Bakmadan Geçme