Tarımsal destek, kendi içinde adil mi?

Devletin bu yıl içinde çiftçiye ödeyeceği tarımsal destekler, ana hatlarıyla belli oldu. Tarıma toplamda 14.8 milyar...

Devletin bu yıl içinde çiftçiye ödeyeceği tarımsal destekler, ana hatlarıyla belli oldu. Tarıma toplamda 14.8 milyar liralık destek ödenmesi öngörülüyor. Bu desteğin 4 milyar lirası hayvancılık, 1.9 milyar lirası mazot desteği, 1.7 milyar lirası kırsal kalkınma ve 1.5 milyar lirası ise pamuk primi desteği olarak ödenecek.

Maalesef K.Menderes Havzası, yapılan desteklemelerin birçoğundan faydalanamayacak. Çünkü desteklemeleri “ÇKS” yani Çiftçi Kayıt Sistemi’nde bulunan ziraatçılarımız alabileceğinden kayıt dışında bulunan toprak üzerinde faaliyet gösteren tarımsal üretimler bu konu dışında yer alacak.

Biliyorsunuz, birçok tarla 15-20 yıl önce vefat eden büyük dedenin üzerinde. Veraset ile devri henüz yapılmamış. Herkesin yeri belli, sürdüğü ektiği ama amcalar, halalar resmi olarak toprağı paylaşmamış. Yani pek çok çiftçide ÇKS yok. Bu konuda devletin yapabileceği çok bir şey yok. Aslında belki kısa bir süreliğine Tapu Dairesi’nde devir işlemlerinde kolaylık sağlanıp tapu devirlerinin tamamlanması sağlanabilir.

İkinci bir problem ise iyi çiftçi ile kötü çiftçi ayrımı yapılmadan herkese eşit destekleme verilmesi.

Bu konuyu biraz açmak istiyorum. Buğday hasadından sonra ekim zamanı yağmurlu hava sonrası diskaro ile toprağın sadece 10-15 cm derinliğini işleyen, sonrasında mibzer ile yüzeye ekim yapan, gübreden kısan, ara çapa yapmayan bitki kök atamadığı için verimi özellikle sap verimi düşen ve dolaylı yoldan ülkenin saman ithalatı yapmasına neden olan çiftçi bir tarafta. Pulluk ile enine boyuna tarlasını süren, üç yılda bir dip patlatmasını çeken, özet ile diskarosu, kültüvatörü ilacı gübresi yaprak gübresi vs. masraftan kaçınmayan çiftçi bir tarafta… Bu iki çiftçi de dekar başına aynı desteği alıyor.

Yaygın olarak yapılan bir uygulamadan size bahsedeyim. 80-100 dekar toplu tarla çok bulunmuyor maalesef. Olanların da sahiplerinin artık çiftçilik ile pek alakası yok. Muhtemelen bir yeğen ya da torunlardan birisi ilgileniyor. Bu tarlalar, yatırım yapmış ve büyük traktör almış üreticiler tarafından kiralanıyor. Kiralanıyor fakat kira sözleşmesi yapılmıyor. 100-150 TL/da gibi icar ücretleri var.

Anlaşma şu şekilde yapılıyor: Sen dekarı 130 TL yerine 100 TL öde, desteklemeyi ben alayım. 40 TL desteklemesi ile 140 TL/da icar yapılmış oluyor.

Fakat destek, milletin efendisi olan “HAKİKİ ÜRETİCİ OLAN ÇİFTÇİ” ye değil, mirasyedi toruna gidiyor.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında yapılan en büyük destekleme, çiftçiyi ezen vergilerin kaldırılmasıydı. Kimsede para, imkan yoktu. Ziraat Bankası ile gerekli kredi sağlandı. Çiftçinin ürettiği ürün para ettiği, bütün dünyada yokluk zamanları olduğu için üreten çiftçi hemen kalkındı.

Çok değil, bundan 10 yıl kadar önce sera yapımı için üç yıl ödemesiz 10 yıllık faizsiz krediler verildi. Sonra ne oldu biliyor musunuz? 300.000 TL’ye maliyeti olan seralar, 450.000 TL’den fatura edildi. %70’i kredi olması gereken sera, %100 kredi ile yapıldı. Üstüne bir de çiftçinin cebine harçlık kaldı.

Sonra çiftçi, o krediyi ödeyebilmek için komisyoncusuna borçlandı. Komisyoncusu, domates 2.4 TL’den ihracata giderken 2.1 TL yazdı, faiz kesti, çiftçi Ahmet amca sesini hiç çıkaramadı çünkü oğlanın düğünü vardı, arabasını yenileyecekti. Artık ağaydı, ortakçıları vardı onun. Yeni kamyonet alması gerekiyordu.

Komisyoncuya hakkını nasıl savunacaktı? Bu %70, rastgele yapılmış bir hesap değildi aslında. İşin kendini döndürebilmesi için yapılabilecek maksimum ödeme miktarı hemen hemen belliydi ama çiftçi, yatırım yapmak için bu riski aldı.

Yani konuyu şöyle özetlemek gerekiyor: Devlet; eğer bir para harcayacak, destekleme yapacaksa sonunun nereye gideceğini öngörebilmeli. Sadece meclis kürsüsünden “Çiftçimize bilmem kaç milyon TL destekleme yaptık” demek için yapılmamalıdır.

Bu devletin sokağa atacak tek bir kuruşu yok. Desteklemeler, koşullara göre yeterli görülebilir fakat plansız yürüdüğü aşikar.

Bakmadan Geçme