- Haberler
- Tarımda toprak şartları ve toprak hazırlığı
Tarımda toprak şartları ve toprak hazırlığı
Küçük Menderes Havzası'nın en önemli geçim kaynağı olan tarımda en önemli konulardan biri de toprağın verimliliği....
Küçük Menderes Havzası’nın en önemli geçim kaynağı olan tarımda en önemli konulardan biri de toprağın verimliliği. Bu konuda dikkat edilmesi gereken faktörler vardır.
Toprak şartları denildiğinde genelde bitkilerin özelde ise tarımsal ürünlerin yetiştirilmesine uygun ve yeterli toprak özellikleri anlaşılmaktadır. Tarımsal bir ürünün yetiştirilmesi açısından belki de en önemli unsurlardan birisi toprak özelliğidir. Toprak özellikleri, ekimi ve dikimi yapılacak bitkilerin sağlıklı ve verimli bir şekilde yetişmelerini belirleyen unsurları bünyesinde barındırır.
Toprağın yapısı; o toprağın killi, killi-tınlı, tınlı, humuslu, kireçli, kumlu ve taşlı oluşu ile; toprağın bünyesi ise yumuşaklığı, sertliği ve dokusal özelliği ile ilgilidir. Bitkiler, bu özellikler hususunda seçici davranırlar. Toprak istekleri, bitkiden bitkiye farklılık göstermektedir. Toprakların bu özellikleri, bitki açısından önemli olduğu kadar, erozyona maruz kaldıklarında taşınmaya olan dirençlerini de ortaya çıkaran unsurları içerir.
Bitkiler, bu nedenle isteklerini karşılayacak toprak özelliklerini içinde barındıran topraklarda daha iyi gelişir ve daha iyi ürün verirler. Ekim ve dikim işlemlerinden önce toprağın uygun alet ve ekipmanlarla hazırlanması, taş ve varsa yabancı maddelerin ayıklanması, tohumun uygun ekim derinliğine düşebileceği bir hale getirilmesi lazımdır. Ancak iyi bilinmelidir ki toprak hiçbir zaman un ufak edilmemelidir. Çünkü toz haline getirilen toprak, suyu yeteri kadar tutamayacak, bitki kökleri sağlam bir şekilde tutunamayacaktır. Aşırı yağış ve şiddetli rüzgarlarda erozyon yoluyla muazzam bir toprak kaybı oluşacaktır.
Yurdumuz topraklarının ancak % 36’sı tarımsal işletmeye elverişlidir. Topraklarımızın %20’si orta, % 37’si şiddetli ve % 16’sı çok şiddetli erozyona maruz kalmaktadır. Ülkemiz topraklarının genelde ayrışmaya karşı fazla bir direnç gösteremeyen taneli, tombul bir yapıya sahip olması, topografik yapıdan kaynaklanan eğimli alanların çokluğu ve bitki örtüsü azlığı fazlasıyla erozyonal etkiyi güçlendirmektedir. Bu nedenlerle toprak işlemesini daha bir dikkatli yapmamız çok önemlidir.
İklim şartları, bitkilerin yetişmesinde belirleyici etkisi olan en önemli unsurlar arasındadır. Sıcaklık dereceleri, yağış rejimi, rüzgarlar ve bunların süreleri bitkiler üzerinde olumlu veya olumsuz rol oynamaktadır. Bu nedenlerle bitki çeşitleri binlerce yıllık bir sürecin sonunda yetişebilecekleri koşullara uyum sağlamışlardır. Eğer, sıcak bir iklim bitkisi soğuk iklimli bir yerde veya soğuk iklim bitkisi sıcak bir ortamda yetiştirilmeye çalışılırsa o bitkiden istenilen verimin ve neticenin alınması mümkün değildir.
Örnek vermek gerekirse; meyve ağaçlarının kış üşüme (soğuklama) isteği denilen bir iklimsel ihtiyaçları vardır ve farklı farklıdır. Kış üşüme isteği, 7.2 santigrat derecenin altındaki ısı derecelerinde belirli bir saat soğuğa maruz kalma isteğidir ki bu istek meyveden meyveye değişiklik gösterir.
Ülkemizde Akdeniz ve Ege kıyı şeridi haricindeki diğer bölgelerimizde meyveler bu ihtiyaçlarını genelde karşılayabilmektedir.
Kış üşüme ihtiyaçları bittikten sonra gelen soğuklar (İlkbahar geç donları) dayanıklılığı azaltır.
Toprak analizi, toprakta bitkilerin yetişmesi için gerekli olan bitki besin maddelerinin ve pH (toprak reaksiyonunun) durumunu ortaya koyar. Bir toprakta bitkiler için gerekli olan Azot, Fosfor ve Potasyum gibi temel elementler ve Demir, Kalsiyum, Brom, Bakır, Manganez, Kükürt, Çinko vs. gibi iz elementlerin durumu ile o toprağın teknik özelliklerinin ve toprak reaksiyonunun bilinmesinde verimli bir üreticilik için sayısız yararlar vardır. Ekilmiş bir bitkinin topraktan ne kadar besin maddesi eksilttiğinin ve ekilecek bitkinin besin maddesi isteklerini toprağın karşılayıp karşılayamayacağının bilinmesi büyük önem taşımaktadır. Bu besin maddelerinden biri veya birkaç tanesi toprakta eksikse yapılacak olan toprak analizi bize bu bilgiyi sağlar ve elimizdeki bu bilgilere göre suni olarak üretilmiş kimyasal gübreler ile toprağa bunları kazandırabiliriz. Toprakta Azot, Fosfor ve Potasyum gibi besin maddelerinin fazlalığı tespit edildiğinde hem toprağa ihtiyacından fazla besin maddesi vermemiş, hem de bunun için harcayacağımız emek ve paradan tasarruf etmiş oluruz.
Toprağın ıslahı ve organik maddece zenginleştirilmesi ve su tutma kapasitesinin artması için yanmış çiftlik gübresi verilmeli ve yeşil gübre olarak da baklagil yem bitkileri ekilerek tohum bağlamadan yeşil olarak toprağa karıştırılmalıdır. Bu uygulama kimyasal gübreden de tasarruf yapmamız anlamına gelmektedir.
Sertifikalı tohumluk ve Fidanlar, Araştırma Enstitüleri ve Özel araştırma kuruluşları tarafından, yıllar süren araştırmalar ve denemeler neticesinde üreticilerin ve tarımın hizmetine sunulmuşlardır. Yüksek verimli, hastalık ve zararlılara dayanıklı, zor toprak ve iklim şartlarında kolaylıkla yetiştirilebilmesini sağlamak amacıyla tarımın pek çok alanında araştırmalar yapılmakta olup bu araştırmaları özel kuruluşlar ticari, kamu kuruluşları kâr amacı gütmeden yapmaktadırlar.
Uygun fidan ve fide seçimi verim artışında önemli bir faktördür. Meyvecilikte yeni bahçe kurulurken o yörenin iklim ve toprak yapısına uygun meyve fidanı çeşitleri seçilmelidir. Menşei (kaynağı) bilinen ve uzun yıllardır bu işle uğraşan kişi ve kuruluşlardan sağlıklı fidan temini de verim artışında önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü uzman kişi ve kuruluşlardan temin edilen fidanlar hem kendileri hem de Devlet tarafından hastalık taşıma riski yönünden kontrol edilmektedir. Eğer iklime uygun ve menşei belli çeşitler seçilmezse bahçe tesisinden bir süre sonra yapraklarda sararmalar, hastalık ve zararlılara karşı direnç eksikliği, amaçlanan verimin elde edilememesi ve ilerki yıllarda ağaçlarda kurumalar gibi istenmeyen sonuçlar baş gösterebilecektir.
Su, bitkilerin olduğu kadar tüm canlıların en önemli ihtiyaç maddesidir. Taban suyu yeterli olmayan, yeterli ve düzenli bir yağış rejimine sahip olmayan yörelerde tarım ürünlerinin verimli bir şekilde gelişebilmeleri, meyve ve tohum bağlayabilmeleri ve hayatiyetlerini sürdürebilmeleri iyice zorlaşmaktadır. Bu nedenle üreticiler su ihtiyacını karşılayabilmek için sulama sistemleri kurar, kuyular açar ve bitkiye veriliş şekillerine göre de değişik sistemler denerler. Dünyamızda azalan su kaynaklarının en verimli ve ekonomik şekilde kullanılması ne kadar anlamlı ve önemliyse su bedelinden ve işçiliğinden tasarruf ta aynı şekilde önemini korumaktadır. Ancak, üzülerek belirtmek gerekirse su yönetimi ve kullanımı konularında halen ileri bir noktada olduğumuzu söyleyemeyiz. Bunun nedeni ise insanlarımızın yeterli imkâna ve bilince sahip olmamaları ve suyun insanlarımız tarafından sonsuz bir kaynakmışçasına algılanması yanlışıdır.
Sulama, bitkilerin ihtiyaç dönemlerine göre yapılmalıdır. Bitkilerin ihtiyaçları olduğu dönemlerde suyun verilmesi, bitkilerin sağlıklı bir şekilde vejetatif (yeşil aksam) gelişmelerini sağlayabilmelerini, tanenin ve meyvenin dolgunluğunu, kalitesini, aromasını ve hasadın verimli olmasını sağlayan en önemli unsurdur.
Bakım şartları, bitkilerden en iyi ürünün alınması için gerekli çalışmaları ifade eder. Bitkiler ekimi ve dikimi yapıldıktan sonra çapalama, yabancı otlardan arındırma, budama, aşılama, meyve seyreltme gibi bazı işlemlerden geçirilirler. Budama ve aşı işlemleri konusunda uzman ve pratik kazanmış kişilerce yapılmalıdır. Bu işlemler konuyu bilmeyen kişilerce yapıldığında meyve ağaçlarının verimliliği düşmekte, ağaçların ekonomik ve fiziksel ömrü yarı yarıya azalmakta ve hatta çoğunlukla ağaçlar kurumaktadır. Bu çalışmalar bitkilerden en verimli şekilde ürün almanın temel şartlarını oluşturur. Zamanında bu çalışmalar yapılmadığı takdirde istenilen sonucun alınması mümkün olmadığı gibi tamamen kurumalar ve kayıplar söz konusu olmaktadır.
Zirai mücadele, bitkilerin hastalık ve zararlılardan korunmalarının sağlanması için kimyasal ve biyolojik yöntemlerle yapılmaktadır. Mücadele yapılmadığı takdirde yeterli verim ve temiz tohumluk alınması, bitkilerin hayatiyetlerini sürdürebilmeleri zorlaşmaktadır. Bunun içinde zararlı ve hastalıklarla doğru teşhisle ve zamanında mücadele etmek çok önemlidir.
Ancak, alışılagelen mücadele yöntemleri dışında, verimin ve verimliliğin artırılması yönünden topraklarımızın zehirli kimyasal bileşiklerden arındırılması da yaşamsal değer kazanmaktadır.
Günümüzde değişik ülkelerde ve ülkemizin de belirli yörelerinde Devlet ve özel firmalar tarafından ekolojik (organik) tarım uygulamaları başlatılmıştır. Bu uygulamadan amaç, tamamen doğal zirai mücadele yöntemlerini kullanmak, kimyasal ilaçların mücadele esnasında doğaya, toprağa ve bitkilere verdikleri zararları önlemek, kimyasal ilaçların kirliliğe yol açan etkilerini yok etmek, doğal zincirin yeniden tesisini sağlamak ve canlıların en önemli ihtiyacı olan su kaynaklarının zehirlenmesini engellemektir. Ancak bu uygulamaya geçmek ülkemizde zaman alacak gibi görünmektedir.
Ekolojik tarım ürünleri, normal mücadele yöntemlerinin kullanıldığı üretimlerden daha pahalıya pazarlanmaktadır. Örneğin, ABD’de normal üretim değerlerinin 5 katı bir fiyatla satılmaktadır. Ancak ülkemizde 1-2 katı seviyelerindedir. Bu farklılıkta tüketici bilinci ve alım gücü önemli bir rol oynamaktadır.
Meyvecilikte; Ülkemiz bir çok meyvenin anavatanı ve üretim merkezidir. Bir çok meyve türünde ürettiğimiz miktarlar ile dünya sıralamasında ilk sıralarda yer almaktayız. Ancak ne yazık ki bu üretimin % 30-40’lık bir kısmı tüketiciye ulaşmadan kaybolmaktadır. Gelişmiş ülkelerde bu oranın % 5’i geçmediği düşünülürse ülkemiz açısından kayıpların önemi açıkça ortaya çıkmaktadır. Bu kayıpların sebeplerinin başında her meyve tür ve çeşidin en uygun zamanda hasadının yapılamaması sonucu özellikle depolamada meydana gelen kayıplar da olduğunu faktörünü gözümüzden kaçırmamız gereklidir.