Tarım Müzesi

Biliyorsunuz gazetemiz, salgın nedeniyle haftanın beş günü yayın yapıyor. Ben de dört, kimi zaman beş gün...

Biliyorsunuz gazetemiz, salgın nedeniyle haftanın beş günü yayın yapıyor. Ben de dört, kimi zaman beş gün gazetemizin bir köşesini doldurmaya çalışıyorum.

Kimi zaman konulara sıra gelmiyor, kimi zaman da iş güç yoğunluğundan yazamadığım oluyor. Yazamadığım zamanlar da bazen ben bazen de editörümüzün seçtiği eski yazılarımdan birini yeniden yayınlama ihtiyacı hissediyoruz.

Ege’nin en Ege ilçelerinden biri olan Ödemiş’te her gün yerel konu bulmak, tahmin edeceğiniz gibi kolay değil. Bazen daha önce yazdığım bir konuyu yeniden hatırlatma gereği duyuyorum.

Geçtiğimiz gün Kaymakçı’ya giderken Arkeoloji Müzesi’nin yayındaki boş alanın park etmiş kamyonlarla dolu olduğunu görünce Tarım Müzesi yazım aklıma geldi. Arşive baktım, konu güncelliğini aynen koruyordu. 25 Mayıs 2017’de ‘Tarım Müzesi’ başlığı ile bir yazı yazmışım.

Gelin birlikte yeniden okuyalım:

Başlığı gören okuyucularım, sanıyorum yine ‘taktı yine müzeye’ yorumunda bulundular. Bazı takıntılar, iyi takıntıdır…

Hükümet Meydanı’nda restore edilen tarihi binanın ‘Kuvayı Milliye’ müzesi olarak değerlendirilmesi gerektiğini birkaç yazımda ifade etmeye çalıştım. Böyle bir müzenin Ödemiş’e yakışacağını söyledim.

1 Haziran İlkkurşun çarpışmalarının ulusal çaptaki önemini ve işgal güçlerinin 3 yıl 3 ay kadar (15 Mayıs 1919-9 Eylül 1922) Ödemiş ve çevresinde yaşadıklarını biliyoruz. Kuvayı Milliye’nin ilk nüvelerinin Yiğit Ordusu adı ile Ödemiş ve çevresinde şekillendiğini de biliyoruz.

Peki neden bunları Ödemiş’te değerlendirmeyelim? Neden Ödemiş, en azından İzmir’in bir gezi ve ören yeri durumuna gelmesin! Önce İzmir’in, ardından da bölgenin ve Türkiye’nin…

Hepimiz biliyoruz ki turizm, önemli bir gelir kaynağıdır. Birgi’de artan özel işletmelerin sayısı, bu sektörün önemini anlayanların sayılarının arttığını gösteriyor. Ödemişliler anlamazsa dışardan gelenler anlar…

Ben yine hatırlatayım: Kuvayı Milliye Müzesi, Ödemiş’e çok yakışacaktır. Bu fırsatı başka bir ilçeye kaptırmadan değerlendirmemiz gerekir…

Gelelim Tarım Müzesi’ne…

“Bu da nereden çıktı?” demeyin. Küçük Menderes Havzası, uzmanların da işaret ettiği gibi dünyanın en verimli ovaları arasında yer alıyor. Zeytin, üzüm ve incir bölgenin en eski tarımsal ürünleri arasında yer alıyor. Tütün, pamuk ve patates çok sonraları. Doğal olarak bu ürünlerle ilgili çeşitli eski tarım araç gereçleri, özellikle köylerimizde hala mevcut.

Üzümlü Barajı içinde kalan köylerin taşınması söz konusu. Bu alandaki mezarların da taşınacağı söyleniyor. Peki mezarlarımızı taşıyoruz da neden tarihi varlıklarımızı geleceğe taşımak için çaba sarf etmiyoruz?

Yarın çok geç olmadan bugün elimizdeki tarihi eserlerimizi bir alanda toplasak…

Hatırlarsanız Ödemiş’teki fidancılık sergisi, tren garı yanındaki Şehit Özpolat Caddesi’nde yapılıyordu. Yaklaşık 10 yıl önce bu alanda gerçekleştirilen bir sergide Salihli Ziraat Odası tarafından açılan eski tarım araç gereçleri sergisi oldukça ilgi çekmişti. Salihli’de Sart varsa bizim de Hypaipa ve Neikaia kentlerimiz var. Yani bu topraklarda en azından 2000 yıl öncesine ait önemli tarihi kalıntılar var.

Arkeolojik müzemiz var. Kent müzemiz var. Neden bir Kuvayı Milliye ve Tarım Müzemiz olmasın! Kuvayı Milliye Müzesi için yer de hazır.

Bence Tarım Müzesi de Arkeolojik Müze’nin batısındaki boş alan olabilir.

**

Alıntı bu kadar…

O boş alana bir Tarım Müzesi kondursak… Arkeoloji Müzesi ile birlikte güzel bir ziyaret bölgesine dönüşmez mi? Ön bölgesini de kafeterya tarzı bir dinlenme ve yeme içme alanı olarak düzenlesek… Dışarıdan Ödemiş’i gezmeye gelen konuklarımız, belediyemizin denetimindeki bu alanda dinlenirken bir şeyler yiyip içseler… Sonra Birgi’ye doğru yönelseler…

Aklımda yanlış kalmadıysa belediyemizin böyle bir projesi vardı…

Bakmadan Geçme