Tarihi doku anıtları
Ne zamandır yazmak istiyorum fakat kimi zaman unutuyorum kimi zaman da fırsat gelmiyor. Yazmak, başka insanların...
Ne zamandır yazmak istiyorum fakat kimi zaman unutuyorum; kimi zaman da fırsat gelmiyor.
Yazmak, başka insanların ilgisini çekmektir. Yazmak, insanların düşüncelerine girmek, onların da benzer düşünceler içinde olmasını sağlamaya çalışmaktır…
Yurtdışı veya yurtiçi gezilerde en çok dikkat çeken görüntüler arasında heykeller ve eski binalar yer alır. İnsanlar onların önlerinde fotoğraflar çektirir ve etraflarında dönüp dakikalarca inceleme altına alırlar.
Örneğin Trabzon’a gittiğinizde mutlaka Sümela Manastırı’nı görmek istersiniz.
İstanbul’da Sultanahmet Camii veya Ayasofya’yı görmeden olmaz.
Safranbolu’ya eski evleri görmek için gidiler.
Efes’te antik tiyatro vardır…
Örnekler arttırılabilir.
Geçtiğimiz yaz yaptığımız Balkan gezisinde biz de aynı şeyleri yaptık. Tarihi yerleri ve tarihi binaları gördük. Rehberimiz, oralar hakkında bilgiler verdi. Zaten bu tür turların gezi programları hemen hemen aynıdır.
Kaldığınız yerlerle yediklerinizin kalitesi, verdiğiniz para oranında değişim gösterir.
Balkanlar, söylemeye gerek yok, tarihi bir bölge. Tarihi bölge ama Üsküp bir başka ‘tarihi’ bölge!
Vardar Nehri’nin yanında kurulan yaklaşık 750 bin nüfuslu Üsküp’te Müslümanların yaşadıkları bölge ile Hıristiyanların yaşadıkları bölge, rehber size anlatmasa da fark ediliyor.
Yugoslavya’nın dağılmasından sonra 1991 yılında bağımsızlığına kavuşan Makedonya, 22 yıllık genç bir ülke. Bu yüzden milliyetçi ‘Makedon’ unsurların her geçen gün arttığını hatırlatıyor rehberimiz bize. Yani Makedonlar, milli kültürlerini yeniden keşfediyorlar.
Üsküp’te Müslümanların yaşadıkları bölgelerde ahşap, Hıristiyanların yaşadıkları bölgelerde ise taş yapı kültürü hakim. Müslüman bölgesinden Hıristiyan bölgesine geçtiğinizde sizi büyük bir meydan karşılıyor. Ama bu meydan, öyle böyle bir meydan değil. Devasa heykellerin bulunduğu bir meydan bu.
İnsana ‘Bu kadar da olmaz’ dedirtecek cinsten büyüklükte heykeller ve birbirine çok yakın. Bu heykellerin AB’den borç para alınarak yapıldığını öğreniyoruz. Bu yüzden büyük borç içine girmiş Makedon hükümeti. Makedonlar, hem milliyetçiliğe hem de turizme yatırım yapıyorlarmış.
Heykellerin dikilmesinin tek sebebi, milli bilinç oluşturmak değilmiş. Hükümetin “Üsküp 2014” adındaki projesi çerçevesinde şehri daha turistik hale getirme planı da varmış.
Heykel çılgınlığı o kadar büyük ki meydanın her bir yerinde Makedonların tarihi kişiliklerine ait heykeller, gelişigüzel kondurulmuş ve bana göre şehrin doğal görüntüsünü, tarihi dokusunu bozuyordu. Meydanda yeni yapılan binalar bile sanki 2 bin yıllık görüntüsünde idi.
Osmanlı döneminde yaptırılan tarihi Taşköprü’nün bulunduğu Üsküp Meydanı’nda çok sayıda heykel vardı. Hepsini içine alan bir fotoğraf çektirmek istiyorsunuz ama olmuyor.
Makedonya hükümetinin, Üsküp’ün bu merkez meydanına “Büyük İskender”, Meclis binası önüne “Nikola Karev”, Taşköprü üzerine “Gotze Delçev” ile “Pitu Guli”nin heykellerinin dikilmesi için aldığı karar, iktidar ile muhalefet arasında gerginliğe yol açmış. Muhalefet partileri, bütçeden heykellerin yapımı için harcanacak para ile evsiz ve işsizler için bir yardım fonu kurulmasını istemişler.
Heykel çılgınlığının bu kadarına benim gibi herkes ‘pes’ demişti.
Olur ama bu kadar da olmazdı!
Lafı uzatmadan yine sadete gelelim.
Ödemiş de tarihi açıdan oldukça eski bir geçmişe sahiptir. Ödemiş tarihi, şu an itibarı ile 2000 yıl öncesine kadar rahatlıkla izlenebilen kırık dökük tarihi yapılarla doludur. Kabaca Lidya dönemi, Roma dönemi, Beylikler dönemi ve Osmanlı dönemi, Ödemiş’in karakteristik tarihi özelliğidir. Bu tarihi gelişim sürecini arkeolojik müzede de görebilirsiniz.
Bu sürecinin sonunda da Kuvayı Milliye dönemi yer alır.
Kimi kültürler, heykele başka gözlerle bakarlar. Bunun örneğini dünyanın değişik bölgelerinde görüyoruz. Hatırlayın Suriye’nin antik kenti Palmira’yı eline geçiren IŞİD, UNESCO tarafından dünya kültür mirası olarak kabul edilen eserleri balyozlarla tahrip etmişti. Palmira’nın bekçisini bile öldürmüşlerdi.
Gelelim Ödemiş’e…
Şöyle bir düşünün, Ödemiş’te kentin geçmişini simgeleyen kaç tane anıt var?
Benim görebildiğim kadarı ile girişte yan yatmış bir efe heykeli ve Hükümet Meydanı’ndaki Atatürk heykeli. Yanlış anlamayın, ‘İşi gücü bırakalım, Üsküp gibi her yeri heykellerle süsleyelim’ falan diyeceğim yok.
Ama çevremde gördüğüm, özellikle bazı eski beldelerde perspektif (derinlik) ve estetikten (güzellik) yoksun kimi heykelleri görünce de içim acıyor. Kimi yanlış yere dikilmiş, kimi de sanki maket gibi! Olmasalar daha iyiymiş. Nerede olduklarını ben yazmayayım ama dikkatli bakarsanız siz de göreceksiniz bunları…
Ödemiş meydanları da tarihi dokusunu hissettirecek kaliteli yapılarla süslense diyorum…
Bakmadan Geçme





