Tamir mi dediniz!
Bilmiyorum biliyor muydunuz! Tamir ile ümran kelimeleri akrabadır. Arapçadan dilimize yerleşen 'tamir' canlandırma, yeniden inşa etme...
Bilmiyorum biliyor muydunuz! Tamir ile ümran kelimeleri akrabadır. Arapçadan dilimize yerleşen ‘tamir’ canlandırma, yeniden inşa etme ve onarma demek. Bayındırlık ve mamurluk anlamındaki ‘ümran’ da ömür ve yaşam kökünden gelme. ‘Bir malın ömrünü uzatma’ gibi bir anlamı var.
‘Tamirci bulmak ve eve getirmek’ desem biliyorum aman aman diyeceksiniz… Bulsanız bile zamanında gelmez. İşi hep çoktur. Hatta bir işi yarım bırakır, diğerine geçer. Size “Üç günde hallederiz” der ama üç haftada biterse şükredin diyeceğim.
Tabii istisnalar kaideleri bozmaz imiş. Genelleme yapmayacağım ama çoğu da öyle değil midir?
Geçtiğimiz günlerde evdeki doğalgaz tesisatında yaşanan bir problem için bir arkadaşa uğradım.
Önce telefon ettim ama dükkana kadar gittiğime göre demek ki eve gelmemiş…
Selam sabahtan sonra ‘ne var ne yok’ faslı…
Dükkanda iki kişi daha oturuyordu.
– Hocam, Fransa’dan teklif geldi ama gitmeyeceğim.
– Ne teklifi?
– Aynı işi orada yapma.
– Neden gitmedin, ben olsam geri çevirmezdim.
Bu sırada dükkana benden önce gelen iki kişiden yaşlı olanı, “Ne gidecek yahu, orada Müslümanlara eziyet ediliyor, camileri yıkıyorlar” dedi.
“Hayatında hiç yurt dışına çıktın mı?” diye sordum.
“Hayır” dedi.
“Bak ben üç yıl yurtdışında yaşadım, 10 günlük de bir gezi turuna katıldım. Senin dediğin gibi bir durum görmedim. Hatta rahat yaşadıklarını da söyleyebilirim” dedim.
– Ama televizyonlar, oralarda Müslümanlara eziyet edildiğini söylüyorlar…
– Hangi TV kanallarını izliyorsun?
Son sorudan sonra durum anlaşılmıştı.
Neyse oradan buradan derken benden önce dükkanda oturan iki kişi, ‘hayırlı işler’ deyip gittiler.
İş yeri sahibi, “Hocam, fena haşladın adamı” dedi.
“Ne yazık ki böyleleri çok” dedim.
Adam, Trakya’ya bile gidememiş ama “Avrupa şöyle, Avrupa böyle!” diye ahkam kesiyor.
**
Yine geçenlerde TV9’da bir röportajı dinledim. Sunucu, vatandaşa zamları ve doları soruyordu.
Dinledikçe “Aman Allah’ım!” demekten kendimi alamadım.
Düşmanlarımız, bizi rahat bırakmıyormuş…
Türkiye’nin içi hainlerle kaynıyormuş…
Yöneticilerimiz, iki saat uyku ile vatandaşa hizmet ediyormuş…
Ülkemiz çok güçlü imiş ve ihracat rekorları kırıyormuşuz…
Çok güçlü imişiz ama rakiplerimiz bize düşmanmış…
“Aman Allah’ım” dedim, “Aman Allah’ım…”
Muhalefetin eleştirileri, hükümeti yıpratma yönelik girişimlermiş…
Bir an düşündüm… Hani 20 yıl öncesinin başbakanı Ecevit’e yazar kasa fırlatan esnaf vardı ya!
Aslında o esnaf, dış güçlerin içerideki maşasıymış…
O eski Türkiye’deki kuyruklara girenler de…
Bakmadan Geçme





