Suriye üstüne

Edebiyatta Surname, Divan Edebiyatı adı verilen Osmanlı dönemi Türk edebiyatında şenlikler hakkında yazılan edebi metinlerin genel...

Edebiyatta Surname, Divan Edebiyatı adı verilen Osmanlı dönemi Türk edebiyatında şenlikler hakkında yazılan edebi metinlerin genel adıdır. Suriye kelimesinin anlamına baktım ama beni tatmin eden bir açıklama ile karşılaşmadım. Düğün kelimesi ile ilgili olduğuna ilişkin bilgilerle karşılaştığım için ‘düğüncülerin yurdu’ gibi bir anlamı olabilir düşüncesindeyim. Ekonomisini tarım, turizm, alışveriş ve önemli ölçüde petrol ihracatı oluşturuyor.

Mezopotamya kültürü, İslam dini ve geleneksel Arap kültürü etrafında biçimlenmiş bir sosyolojik yapıya sahip. Türkiye ile güneyde en uzun sınır hattına sahip. Yanında Irak, daha sonra İran sınırı var. Arap ağırlıklı, Kürt ve Türk kökenli vatandaşları var. Ayrıntıları bilemiyorum ama genel anlamda Nusayri olarak adlandırılan Arap Alevileri, bizim Hatay ili sınırlarımızda ciddi ağırlığa sahipler.

Nüfus ve yüzölçümü olarak Türkiye’nin 4/1’i kadar büyüklüğe sahip. Son yıllardaki nüfusu konusunda net bir bilgi yok ama sanıyorum 15 milyon civarında bir nüfusa sahipler.

**

Bildiğiniz gibi ‘soğuk savaş’ deyimi, özellikle 1950’lerden sonra siyasette çok konuşulan bir kavram oldu: 1945’te sona eren İkinci Dünya Savaşı’nın ardından ABD önderliğinde Batı Bloğu ile Sovyetler Birliği’nin önderliğinde Doğu Bloğu ülkeleri arasında 1950’den 1990’a kadar devam eden uluslararası siyasi ve askeri gerginlik.

Batı İttifakı’nın askeri gücü NATO ile Doğu Bloğu olarak adlandırılan ülkelerin askeri gücü Varşova Paktı. NATO kapitalist ülkelerin, Varşova Paktı da komünist ülkelerin orduları…

Tabii arada Çin, Yugoslavya, Arnavutluk ve Küba gibi ‘Bağlantısızlar’ hareketi isimli üçüncü ülkeler de vardı. Varşova Paktı, 1990’larda dağıldı. SSCB de sosyalizm iddiasını bırakıp kapitalist düzene geçti. Sosyalist blok dağıldı ama kapitalist rekabet, olanca hızıyla sürüyor.

**

Uzatmayalım: Düzden yazarsak Türkiye, 1950’den sonra ABD’nin yörüngesine girdi. Aynı yıllarda Mısır’da ortaya çıkan Nasır hareketi de adı o dönem Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği olan SSCB’nin etkisi altına girdi. Resmen olmasa da SSCB, bugün Rusya olarak devam ediyor. Türkiye, ABD’nin yörüngesinde kalırken Suriye de Nasır’ın da etkisi ile SSCB tarafında kaldı. Her iki ülkenin ekonomik yatırımları da ABD ve SSCB ile birlikte yürüdü veya büyüdü. Bizi mülkiyet ve namus elden gider diye SSCB’den uzaklaştırdılar…

Almanya, Yemen ve Kore gibi ülkeler de ortadan ikiye bölünüp birbirlerine düşman oldular.

Durum böyle olunca gerek ABD gerekse SSCB, mevzi ve taraftar kazanmak için yeni dost ülkeler peşinde oldular. Burada söylemeye gerek yok; SSCB Türkiye’ye, ABD de Suriye’ye girmeye çalıştı. Buralarda casusluk ve misyonerlik çalışmaları yürüttüler. Hatta terör örgütlerine çeşitli yardımlar yaparak iç karışıklıklar yaratmaya çalıştılar. Bu çalışmalar, halen devam ediyor.

Örneğin Rusya, son dönemde Türkiye ile ilişkilerini arttırarak doğalgaz ve nükleer santraller gibi yatırımlara girdi. Tezat gibi görünse de ABD, Suriye’de cihatçı El Kaide ve IŞİD gibi örgütleri destekleyerek Suriye hükümetinin de yıkılması için çaba sarf etti. Bu örgütlerden biri de PKK.

Bu örgütlerin büyük devletlerden silah yardımı almaksızın resmi hükümetlerle mücadele etmesi mümkün değil.

**

Turuncu devrimler, Arap ülkelerindeki dengeleri bozmak için ortaya çıktı. Birçok ülkede krallar ya da diktatörler devrildi. Fakat bu devirme işi, Rusya’nın da desteği ile Suriye’de gerçekleşmedi. Çok kanlı olaylar oldu, hatta ülkenin bazı bölgeleri terör örgütlerinin egemenliğine geçti ama iktidarı babasından devralan Esad, iktidarı elinde tutmaya devam etti. Suriye’nin ekonomik ve askeri gücü, Rusya’nın desteği ile devam ediyor. ABD, buraya bir şekilde girmeye ve iktidarı kendi istediği bir yönetime devrettirebilme peşinde.

Türkiye’deki 1961’deki biraz tartışmalı ama 1971, 1980 askeri darbeleri ve 15 Temmuz 2016 darbe girişimi de ABD’nin tezgahladığı bir kontrol mekanizmasını sağlamlaştırma hareketleridir.

**

Bazen kahvede, orada burada vatandaşlarla konuşuyoruz ya da tartışıyoruz. En çok üzüldüğüm nokta, insanların neyin ne olduğunu bilmeden fikir yürütmeleri. İşte bu denklemler içinde düşündüğümüzde Suriye meselesini daha iyi anlayabiliriz diye düşünüyorum. Dileğim, coğrafyamıza en kısa sürede barışın egemen olması…

Bakmadan Geçme