Soğuktu, günümüzü yaktık…
Hafta sonu beklenen kar, Bozdağ ve Gölcük gibi yüksek kesimlere geldi. Tabii karla birlikte soğuk… Eski...
Hafta sonu beklenen kar, Bozdağ ve Gölcük gibi yüksek kesimlere geldi. Tabii karla birlikte soğuk…
Eski yılı geride bırakıp yeni bir yıla hazırlandığımız şu günlerde ekonomik olarak da ‘sarsıntı’ geçiriyoruz.
‘Hadi canım, herkesin telefonu var; araçlar akaryakıt kuyruğunda’ diyenler de var tabii. Ben onların hangi dünyada yaşadıklarını elbette merak ediyorum. 40 liraya aldığımız peynir bir ayda 70 liraya, 2.5 liraya aldığımız çikolata da 6.5 liraya fırlamış. Haberlere bakılırsa Bulgaristan, Yunanistan ve Gürcistan vatandaşları, ‘ucuzluk cenneti’ Türkiye’ye gelip araçlarını doldurarak geri dönüyorlarmış.
Asgari ücret tartışmalarını da sanıyorum izliyorsunuz. Kimileri, Türkiye tarihinin en yüksek oranda zammı derken kimileri de ‘zam, gelmeden uçtu’ iddiasında…
Herkesin ekonomik gelişmelere bakış açısı aynı değil tabii. Öğlen vakti güneşe sırtınızı dönerseniz kuzeyi, tersini yaparsanız güneyi görürsünüz. Özetle bakış açısı ve durduğunuz yer çok önemlidir. Bakış açısı, emekten yana mı sermayeden yana mı bakmamız gerekir.
Bir de bilinç düzeyinin önemlidir tabii. Adam, “Sadece Türkiye’de değil, dolar dünyanın her yerinde 16 lira” diyorsa bu vakaya yapılacak bir durum yoktur.
Ben, sermayedar değil emekçiyim. Bilgi satıyor, bunun karşılığında da maaş alıyorum. Geçen yıl aldığım maaşla bu yıl aldığım maaşın neleri satın alabildiğini hesaplayabiliyorum.
Alım gücümüz, her geçen gün asgari ücret haline gelmeye başladı. Yıl başında mesleğe yeni başlayan bir öğretmen, 4500 TL civarında maaş almıştır. 2022 Ocak-Temmuz döneminde de 4700 TL-4800 TL civarında maaş alacaktır. Çok nöbet tutar ve daha çok derse girer, hafta sonlarında kurslarda görev alırsa maaşa ek olarak 1500 lira daha artış olur.
Şu an üniversitede bir çocuğum okuyor; toplam yıllık masrafını yazmayayım ama İzmir’de bir öğrenci yurdunun aylık kirasının yemek hariç 2500 TL olduğunu yazayım. Keşke bütün çocuklar devlet yurdunda kalabilse… Okutmazsam BİM veya A-101’de asgari ücretle çalışan bir kasiyer olacak.
Üniversiteyi her bitiren öğrenci, geliri iyi olan iş bulabiliyor mu? Bu da başka bir soru tabii.
**
Cumartesi günü bir avuç arkadaş ile İzmir’de idik. “Madem soğuktu; bir avuç arkadaş olarak İzmir’de ne işiniz vardı?” diye sorarsanız, “MİTİNG vardı” derim. Üyesi olduğumuz sendikamız Eğitim-Sen’in bağlı olduğu Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu KESK’in yurt çapında düzenlediği ‘GEÇİNEMİYORUZ’ mitinglerinin İzmir ayağı için Gündoğdu Meydanı’nda idik.
Mitingde vergi adaletsizliğinin son bulması, 3600 ek gösterge ile ilgili düzenlemenin bir an önce hayata geçirilmesini, kamudan haksız olarak ihraç edilenlerin derhal göreve iade edilmesi, insanca yaşayabilecek temel gelir güvencesinin sağlanması gibi istekler dile getirildi.
Mitinge KESK’e bağlı iş kolları ile bazı siyasi partiler ve dernekler de destek verdi.
KESK yöneticisi Mehmet Bozgeyik, mitingde yaptığı konuşmada özetle, “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak her gün biraz daha yoksullaşırken ‘Korku, açlık, mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltme ile sınandığımızı’ söyleyip sabretmemizi söylüyorlar. Geçinmek için kamudan, emekten, halktan yana bir bütçe istiyoruz. Çok kazanandan az, az kazanandan çok anlayışıyla sırtımıza yüklenen adaletsiz vergi dilimleri nedeniyle yılın ortasına varmadan maaşlarımız eriyor, cebimize girmeden çıkıyor. Geçinmek için gelir vergisi adaletsizliğine son verilmesini istiyoruz” dedi.
Dedim ya, hava soğuktu… Bazı arkadaşlarımız, soğuk diye mitinge gelmedi veya gelemedi.
Durumları memurlardan daha kötü olan vatandaşlarımız da muhtemelen iş güç peşinde veya kahve köşelerinde idi.
Hava soğuktu… Ama biz, bir cumartesi günümüzü yakarak soğuk havayı ısıtmaya çalıştık. En azından tepkimizi gösterip meydanlarda daha ‘hakça’ bir düzen istedik. Siz buna ‘adil’ düzen de diyebilirsiniz.
Dedim ya hava soğuktu ve daha sıcak günler için bir cumartesi günümüzü İzmir’de yaktık…
Bakmadan Geçme





