Siz İçeride, Biz Dışarıda Mahkum!

Sevgili dostlarım, bugünü içimden geldiği gibi paylaşmak istiyorum. Geçenlerde kader mahkumu bir kardeşimden aldığım mektup üzerine...

Sevgili dostlarım, bugünü içimden geldiği gibi paylaşmak istiyorum. Geçenlerde kader mahkumu bir kardeşimden aldığım mektup üzerine bir şeyler yazmıştım ya, ha işte bugün de koğuş arkadaşları ile yolladıkları ikinci mektup üzerine bir şeyler paylaşmak istiyorum.

Ha şunu da antrparantez belirtmek isterim ki içeride tecrit altında olmayı hak eden canavarlarla kader mahkumu ifademi eşdeğer bilmeyiniz.

Zira, bile isteye canavar hisle bir çocuğun, bir kadının yani masum bir insanın hayatını sonlandıran her kişi, bana göre en ağır cezayı almalı, ışık yüzü görmemeliler. Bazen bilinen olaylarda toplumu galeyana getiren olaylar neticesinde pek kıymetli yargımızın da hakkıyla ceza verdiği de görülmüyor değil hani!

“Kamuoyu vicdanı denilen olaya takıldın takıldın, takılmadın tak kravatı, iki de namazdan, Allah’tan bahset, üzgünüm de, ağla; iyi halinden, güzel ağlamış indirimine kadar alıyorsun” demeye BEN UTANIYORUM.

Ne acıdır ki bu adaletsizliği yaşatan BAZI hukukçular, olayları nasıl algılıyor ve nasıl vicdan geliştiriyorlarsa haksız yere salınan insanların özgür bırakıldıkları ilk günlerinde yarım bıraktıkları işi bitirdiklerini duyunca ne hissediyorlar inanın çok merak ediyorum.

Onların da ailelerinin olması, anne-baba olmalarını bırakın bir kenara, aldıkları hukuk eğitimleri, ettikleri yemini onların doğruyu bulma ve sonuçlandırma konusundaki becerilerine bizim aklımız ermez. Ereydi zaten biz de hukukçu olurduk bu toplumun başına. Ha haddimizi de biliriz ancak takdir edersiniz ki böyle de olunca insan bir “acaba” da demiyor değil hani!

Sevgili kader mahkumları, hiç ummadıklarında olayların akışında kendilerini parmaklıklar ardında bulan kardeşlerim. Zaman öyle oldu ki aslında siz güvende, biz de her an başımıza bir iş gelecek kaygısı ile sırtımızı bile dost dediklerimizden dahi korumaya çalışmak zorunda kaldığımız, kendini bilmezlerin arttığı açık cezaevinde gibiyiz. Tek farkımız, aynı gökyüzünü kullanırken bizlerin ona daha yakın olmasıdır..

Korkumuz, kendimiz için de değil katiyetle evlatlarımız için. Onların geleceklerini alt üst eden ve bunlara zemin hazırlayan ve ırkımızı bozma çalışmalarının da başarılı olmaya başladığı son düzlükteyiz artık. Bunlar, Türkiye’nin acısı oldu artık.

Ödemiş mi? Siz onun kapalı yerini, biz de apaçık yerini görüyor gibi olsak da yukarıda söylediğim gibi siz daha güvendesiniz. Buna inanın!

Dileğim odur ki herkes hak ettiği yerde olsun, ıslah olmadan da hiçbir hak sizi dışarı çıkaramasın. Bu, hem size zarar hem de sevdiklerinize zarar olacaktır. Bunlar yaşanıyor maalesef bizlerin de realitesidir.

Ancak parmaklıklar arkasındaki kardeşlerimin benden ricaları yoksa da benim onlardan olacaktır. Sevgili kardeşlerim, ıslah olduğuna inanan kimler varsa aranızda, ne kadar daha orada o insanlarla birlikte yaşayacaksanız; önce bir arkadaşınıza, sonra diğerine, sonra birkaçına derken sizin ıslah yolundaki zorluklarınızdan, başarılı olduğunuzu düşündüğünüz zamana kadar birilerine ön ayak olmanızdır. Ne güzel olurdu biliyor musunuz? İyi insan, ÖNCE KENDİNE FAYDALI, sonra sevdiklerine ve vatanına faydalı olmaya çalışandır bence. Bir iyilik yapıp size ihtiyacı olan arkadaşlarınıza kol kanat gerip ıslah olması ve kendini tanıması yolunda yardımcı olursanız. İnanın siz, bizden daha başarılı olursunuz. Kendinize inanın lütfen.

“Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar” der eskiler. Dolayısıyla sizin birbirinizi faydalı yönde teşvik etme yöntemleriniz daha kesin ve net sonuçlar verecektir. Zira yıllar boyu aynı koğuşları paylaşan sizsiniz. Ahkam kesmek de sizi tanımayan bize düşüyor (kendi adıma konuşuyorum elbette (!))

Ödemiş’e gelirsek yine; bildiğiniz gibi, insanı dertli, havası sıcaktı daha düne kadar, esnafı siftahsız, siyaseti karışık, dostluğu soru işaretli, yüreklileri artışta, yüzleri asık, güleni az ama her şeye rağmen umudu çok insanlarla dolu. Cennet şehre sahip olduklarını bir türlü anlamayan insanlarla iki konuşup üç tartışıp yaşıyoruz işte (!)

Siz içeride, biz buralarda. Sevgiye, saygınlığa, vicdana, ahlaka, duaya ve lakin öncelikle KENDİMİZE olan inancımız hiç bitmesin inşallah.

Yarın görüşmek üzere. Huzur ve şansla kalınız inşallah.

Sevgiler

Bakmadan Geçme