Siyasetin geldiği yer

Siyaset damarlarımıza girmiş, ruhumuza işlemiş durumdadır. Hayata siyasetin penceresinden bakar olduk. Siyasetle yatıp siyasetle kalkıyoruz. Doğru...

Siyaset damarlarımıza girmiş, ruhumuza işlemiş durumdadır. Hayata siyasetin penceresinden bakar olduk. Siyasetle yatıp siyasetle kalkıyoruz.

Doğru siyaset olsa öp de başına koy.

Herkesin doğrusu ayrı. Kaç tane siyasi parti varsa o kadar doğru var.

Siyaseten bölünmüş durumdayız. Her partinin kendine göre fanatikleri var, birinin ak dediğine öteki kara diyor.

Her parti, insanları ayrıştırmanın doğru olmadığını, birlik beraberlik olması gerektiğini söyler. Ama gel gör ki insanları ayrıştıranlar, siyasi partilerin yöneticileridir. Kendi partilerinin dışındakileri rakip görürler. Bunu açıkça söylemeseler de eylemlerinden bu belli olur.

Partisi önemli değil, hangisi iktidar olursa hep keseri kendinden tarafa yontar. İşçi mi alınacak, kendi partisinden olmalıdır. Bir yere müdür mü atanacak, mutlaka kendi partisinden olmalıdır. Artık liyakat önemli değildir. Tek ölçü, kendi partisinden olacak ve parti için, partinin adayı için bayrak sallayacaktır. Kim çok bayrak salladıysa işi o kapar. Muhalefete ekmek yoktur.

Örnek mi istiyorsunuz? Gidin bakın belediyelere, hangi parti orada iktidarsa alınan işçi ve memurların tamamına yakını kendi partisindendir.

Bu durum kanıksanmıştır artık. Çoğunluk tarafından kabul edilmiştir. O nedenle belediye hangi partideyse öteki partiye oy verenler, iş başvurusunda bulunmazlar bile. Bulunmak isterlerse önce belediye başkanının partisine kaydolurlar sonra iş başvurusunda bulunurlar. Ülkemizin gerçeği budur.

Medyamız tamamen siyasallaşmıştır. Olaylara kesinlikle tarafsız yaklaşmaz. Parti gözlüğü takmıştır. Yazılı ve görsel olarak kendi partisinin borazanlığını yapmaktadır. İşi tetikçiliğe vardıranlar bile vardır. İktidar tarafında olanlar, hep iktidarın işine yarayan haberleri öne çıkarır. Muhalefete yer vermez. Muhalefeti gözden düşürecek haberler yapar. Muhalif medya da hep iktidarı kötüler. İktidarın iyi yaptıklarını değil, iktidarı gözden düşürecek haberleri öne çıkarır. Tabi burada tarafsız medyamızı ayrı tutuyorum.

Tarafsız medyamız var mı? Var, var olmasına da ötekilerin arasında kaybolup gidiyor. Bizim insanımızın çoğunluğu da kendi oy verdiği parti lehine haber duymak istediğinden tarafsız medya ne yazık ki pirim yapmamaktadır.

Dedim ya; siyaset damarlarımıza girmiş. Şimdi oda seçimleri var. Orada da her parti, kendi adamının kazanmasını istemektedir. Oda seçimi değil de genel seçim yapılıyor gibi çalışmalar görülmektedir.

“Bendensen hizmet alırsın” anlayışı yerleştirildi insanlarımızın kafasına. Yapılan işler de bunu destekliyor. Hizmet, kendisine oy veren vatandaşın kapısına kadar gidiyor. Oy verenin kapısının önüne beton dökülürken yanındaki oy vermeyenin kapısının önü öylesine bırakıldığı günleri çok gördük ve görmeye devam ediyoruz. Korkarım oy verenlerin çöpü alınacak, vermeyenlerin çöpleri de öyle bırakılacak günler gelecek.

Geçmişten iki partizanlık örneği vereyim. Aydın ve Isparta illeri kimlerin zamanında ihya edildi?

Üzülerek şunu da gördüğümü söyleyebilirim: İnsanımız, alışveriş yaparken bile alışveriş yaptığı yerin sahibinin kendi partisinden olmasına dikkat etmektedir. Bu durum çok yaygın değil ama giderek yaygınlaşacak gibi. Bir zaman kahvelerimiz bile ayrılmıştı. Korkarım o günler geri gelecek.

Siyasetin bu duruma gelmesi ülkemiz açısından sevinilecek bir durum değildir. İnsanlarımız bu kadar ayrıştırılmamalıdır. İktidar ve muhalefet geçicidir. Bu ülke hepimizin. Birbirimize karşı daha anlayışlı olmalı, karşılıklı haklarımıza saygı göstermeliyiz.

Sevgi, saygı ve mutluluklar.

Bakmadan Geçme