Sinema heyecanı
İşim gereği sabahın erken saatlerinde evimden ayrılarak akşam geç saatlere kadar dışarıda çalışıyorum. Bazı anılarımı unutmuşum....
İşim gereği sabahın erken saatlerinde evimden ayrılarak akşam geç saatlere kadar dışarıda çalışıyorum. Bazı anılarımı unutmuşum. Koronavirüs nedeniyle 65 yaş üstü vatandaşların evden çıkmamaları gerekiyor. Ben de yasaklara uyarak evimde oturuyorum, televizyon seyrediyorum, gazete-kitap okuyorum. Televizyonda bir film izlerken aklıma bir anda Ödemiş’teki sinemalar geldi.
“Neydi o günler” diyerek düşünmeye başladım. İlçemizde Renk, Büyük, Özler, Zafer ve Emek olmak üzere beş yazlık sinema vardı. Üç de kışlık sinemamız vardı: Zafer, Özler ve İyi.
Sinemaların önünde satıcılar sıralanır, mevsimine göre çekirdek ve soyulmuş salatalıkları bangır bangır bağırarak satarlardı. Film saati gelirken gişelerin önünde uzun kuyruklar oluşurdu. Gündüz de faytonların üzerine afişler konur, faytoncunun yanına elinde teneke bir boru bulunan biri oturur, “Bu akşam sinemamızda Belgin Doruk, İzzet Günay başrollerde. Acıklı bir aşk filmi oynayacak. Tüm halkımıza duyurulur” diye mütemadiyen anons yaparlardı. Diğer sinemalar da başka bir faytonla aynı şekilde akşam oynayacak filmi tanıtırlardı.
Salı ve cuma günleri saat 13.30’da bayanlar matinesi vardı. O seanslarda sadece bayanlar giderdi sinemalara. Ziraat Bankası’nın yanında, şimdiki Yalgın Pasajı’nın olduğu yerde kiliseden dönme tarihi ‘İyi Sinema’ vardı. Koltukları, açılıp kapanan şekildeydi. Film başlayacağı zaman kilise çanı gibi bir gong sesi gelir ve ışıklar sönerdi. Kovboy ve gladyatör filmleri, büyük bir heyecanla izlenirdi. Yazlık sinemalarda tahta sandalyeler olurdu. Oturup kalkarken sandalyelerin çivileri giysilerimize takılırdı.
Kurtuluş Savaşı’nı anlatan filmlerde milli duygularımıza hakim olamaz; alkışlar, ıslıklar sinema içinde yankılanırdı. 10-15 dakikalık film aralarında kova içine koydukları gazozları, sopalara geçirdikleri gevrekleri satan satıcılar; sinemanın içinde, sıraların arasında tur atarlardı.
1960’lı yıllarda en yaygın eğlencemiz sinemaydı. Senede bir iki defa cambazlar gelir, Çukur Park’ta sihirbazlar ve şarkıcılar ile birlikte kalabalık seyircileri eğlendirirlerdi. İp cambazını unutamam; ayaklarına teneke takarak ipin üzerinde zıplıyor, daha sonra da gözlerini bağlayarak ip üstünde yürüyordu.
Gençliğimin Ödemiş sinemalarını unutamam…
Saygılarımla…