Şimdiki gençler
'Şimdiki gençler, hiçbir şey için çaba vermiyor.' 'Şimdiki gençlerin yüzü, hiçbir şeye kızarmıyor.' 'Şimdiki gençler çok...
“Şimdiki gençler, hiçbir şey için çaba vermiyor.”
”Şimdiki gençlerin yüzü, hiçbir şeye kızarmıyor.”
”Şimdiki gençler çok şımarık.”
”Şimdiki gençlerden hiç umudum yok.”
Genç sözcüğü, eski Türkçe sözcüğüdür; yavru, bebek anlamına gelir. Farsçaya da Türkçeden geçmiştir ve hazine anlamına gelir.
Doğduğumuzda gözümüzü anneyle açıyoruz.
Büyürken ailemizden gördüklerimiz, karakterimize ilmek ilmek işleniyor.
Okula başladığımız andan itibaren sosyal hayata karışıyoruz. Öğretmen, arkadaş figürü karakterimize etki ediyor.
Yaşadığımız çevre, içinde bulunduğumuz ortam, o ortamda yaşayan başka insanlar ve hiç görmediğimiz ama resimleriyle, izlediklerimizle idol haline getirdiğimiz bir başka insan karakterimizi şekillendiriyor.
Gençliğin hemen öncesinde edindiğimiz tüm değerler ve birikimlerle gençlikte birey olmaya başlıyor ve geçmiş öğretilerle bireysel hayatımızın sınırlarını çizmeye başlıyoruz.
Bireysel olmanın tadına vardığımız gençlikte hata yapma riski de bir o kadar artıyor. Önceden anne, baba, ağabey, abla ya da idol olarak gördüğümüz her kim varsa onun koruması altındayken gençlikte kendi kendimizi korumayı öğreniyoruz. Tecrübe de tam bu noktada başlıyor.
Her dönemin gençliği bambaşka, önce bunu kabullenmek gerekiyor. Adeta bir parmak izi misali değişen gençlik; toplumların şekillenmesi, dönüşmesi, teknoloji ve diğer pek çok değerle de doğru orantılı.
Ancak…
Bir zamanlar genç olan her insanın yaptığı hatalardan bugünün şartlarına göre nasip alıyor şimdiki gençler.
Şimdiki gençler, umut ile umutsuzluk arasında çırpınırken şımarık bulunuyor.
Eski dönemlerdeki saflığın neredeyse yok olmaya yüz tuttuğu bugünün dünyasında şimdiki gençler, hayatın kendisine karşı biraz daha saldırgan olduğu için yüzü kızarmadığı düşünülüyor.
Ben, bugünün dünyasında kendini bulmuş ancak henüz tamamlamaya çalışan bir genç olarak o zamanında hiç genç olmamış gibi sürekli şimdinin gençlerini eleştiren büyüklerime birkaç şey söylemek istiyorum:
Her ne şart altında olursa olsun bu dünyaya gelmek, benim tercihim değildi. Beni dünyaya getirdiğin ilk andan itibaren yaşayacaklarım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Yaşamak denilen olgunun kendisini öğrenmeye çalışırken hayatıma bir sürü zorluk girdi. Kimisini fark ettin, kimisini etmedin. İç dünyamı anlamak yerine her hareketimi sorguladın, eleştirdin. Sevdiğim şeyleri eleştirdin, sevmediğim şeyleri eleştirdin. Sanki hiç genç olup da hata yapmamışsın, hiç kendi kararlarını kendin almak istememişsin, hiç bağırmamışsın, hiç isyan etmemişsin, hiç hatalarından ders almamışsın ve kendi yolunu çizmek adına çizgilerin olmamış gibi beni yargılamanı anlamıyorum. Bugün eleştirdiğin her şey hususunda geçmişte eleştirildiğini biliyorum ve ne garip seni eleştirenler de aynı duygularla gençliğini sürdürdü. Zannediyorum gençlik bitip de hayatın akışına bizden dahil olacak yeni bir birey de aynı duyguları yaşayacak. Zaman ne kadar değişirse değişsin, imkanlar ne kadar gelişirse gelişsin bir gencin duyguları en basit cümlelerle hep böyle kalacak.
Kusura bakma ama,
Beni yetiştiren sen, beni büyüten sen, yanımda duran sen, kol kanat geren sensin.
O zaman bir çiçeği okşar gibi nazikçe büyüttüğün ama şartları senden farklı diye eleştirdiğin insan, birey olunca ”Şimdiki gençler” diye cümlene başlamana ne gerek.
Git geriye, benim gençliğimi kendi gençliğinde bulacaksın.
Hazine anlamına geliyormuş ya genç kelimesi,
in biraz derine, geçmişte yolculuk yap bakalım
nasıl özlüyorsun o deli yaşlarını, o çılgın çağlarını?
Biliyorsun değil mi o hazineyi günbegün boşaltmak için uğraşan bir sürü tehlike var dışarıda.
Ne dersen de; şimdiki gençler altın gibi.
O altını harcamamak da sana, bana kalmış.
Bakmadan Geçme