Sığınmacı!

Dün, 'Evim evim, güzel evim' başlığı ile biraz değindim ama siz de biliyorsunuz ki bu mesele,...

Dün, ‘Evim evim, güzel evim’ başlığı ile biraz değindim ama siz de biliyorsunuz ki bu mesele, bir iki yazıda anlatılabilecek veya değerlendirilebilecek gibi değil.

Sığınma, Arapçadan Türkçeye geçen iltica sözcüğünün karşılığı.

Sosyal medyada kişisel sayfalar, ‘ülkemde mülteci istemiyorum’ başlığı ile çalkalanıyor.

AK Parti Genel Başkan Başdanışmanı Yasin Aktay ve Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan gibi siyasi kimliklerin dik çıkışı ve benzer yaklaşımlar…

Ne Aktay’ı ne de Özcan’ı destekliyorum…

Ama her ikisinin de Türk toplumunda karşılık bulduğunu söyleyebilirim.

Ege tarımına kadar gelen Suriyeli ve Afgan işçi gerçeği Aktay’ın söylediklerini, inşaatlarda çalışan Güneydoğulu işçilerin çalışırken Kürtçe şarkı söylediklerinde çevreden aldıkları tepkiler de Özcan’ın temelsiz açıklamalarını anımsatıyor.

Ahmet Arif, ‘Otuz Üç Kurşun’ adlı şiirinde şöyle seslenir:

“Kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız / Karşıyaka köyleri, obalarıyla / Kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu / Komşuyuz yaka yakaya / Birbirine karışır tavuklarımız / Bilmezlikten değil / Fıkaralıktan / Pasaporta ısınmamış içimiz / Budur katlimize sebep suçumuz / Gayrı eşkiyaya çıkar adımız / Kaçakçıya / Soyguncuya / Hayına…”

İnsanları birbirinden ayıran kan ve din bağları savaş nedeni gibi görülse de asıl neden, dünyanın varlıklarının paylaşılamamasıdır. Açıkçası zenginliği paylaşamıyoruz. Gücü elinde tutan, ötekini ezmeye ve yok etmeye çalışıyor. Harita üstünde bir silgi ile silinebilecek sınırlar kanla çizilmiş ama topraklar kana doymuyor.

**

Sığınmacılığı üç beş cümle ile anlatamazsınız. Konuk etmek de kolay değildir konuk olmak da…

Ama… İşte bu ama önemlidir.

Nasıl evimizin kapısı gece gündüz açık değilse ülkemizin sınırları da yol geçen hanının kapısı gibi olmamalıdır çünkü gelenlerin kim olduklarını bilmiyoruz.

Kendi ülkelerinde kalıp mücadele etmek yerine savaştan ve her türlü baskıdan kaçıyor olabilirler. Bu, anlaşılabilir bir durumdur ama biz de kendi güvenliğimizi, kendi geleceğimizi ve kendi mücadele birikimimizi düşünmeyelim mi?

İşte; hukuk devleti, demokrasi, insan hakları ve laiklik bunun için önemlidir.

Eğer bir gün biz de bilmediğimiz dilleri konuşan başka başka ülkelerde sığınmacı olmak istemiyorsak yaşadığımız topraklarda yapılan ‘hukuk devleti, demokrasi, insan hakları ve laiklik’ mücadelesine katkı koymalıyız.

Bakmadan Geçme