Şiddete hayır!

Felaket tellallığı yapmayı sevmem. Olayları, olağanüstü komplo teorileri ile açıklamaya çalışanlara da olumlu gözle bakmam. Fakat...

Felaket tellallığı yapmayı sevmem. Olayları, olağanüstü komplo teorileri ile açıklamaya çalışanlara da olumlu gözle bakmam. Fakat ülkemizin genç neslinin geleceğinin parlak olmadığını da söylemek zorundayım

Malum, 16 yaşındaki bir öğrenciden katil yaratan bir iklimde yaşıyoruz. Ayhan hocamızı kaybettik. Böyle gittiği sürece bu kayıp, ne ilk ne de son olacak.

Nasıl olur da iki genç, ellerine öldürücü bir silah alır ve okul basıp okul müdürünü öldürür! Akıl alacak gibi değil.

Nereye bakarsak bakalım bir linç kültürü almış başını gidiyor. Herkes yargıç, herkes doktor, herkes öğretmen ve herkes emniyetçi…

Memlekette kimin neyi ne kadar başarılı yaptığı bile meçhul!

Ayağına bir kez bile top almamış herkes, TV’nin karşısında hakem!

Sınıfta yarım saat bile 35 kişiye ders anlatmamış veliler öğretmen!

Bir öksürüğün ne anlama geldiğini bilmeyen hastalar doktor!

Herkes köşe yazarı, herkes gazeteci…

Ne olacak bu gidiş, anlamakta zorlanıyorum.

Şöyle bir rahata ereceğimiz yok.

Artık haber izlemekten de yorum dinlemekten de bıktım. Bir günümüz şöyle rahat geçmiyor. Herkes birbirine bağırıyor.

Sarı ışıkta bekleyene korna basıyoruz. Çöpü uluorta sokağa atanı uyarana ‘Sana ne!’ diyoruz.

Silahsız TV dizisi yok gibi. Filmlerde içki ve sigara buzlanırken takır takır mermi boşaltılıyor. Herkes Rıza Baba veya Polat Alemdar…

Okullarda ‘sınıf reisleri’ racon keser!

Üç beş kişiyi peşine takan çeyrek külhanbeyleri posta koyar!

Bırakın sağlıklı not vermeyi, ders anlatsan suç anlatmasan kabahat!

Ben, askerlik dışında elime silah almış biri değilim. Ama 15-16 yaşındaki lise öğrencileri nasıl olur da bu kadar silaha meraklı olur anlamakta zorlanırım.

1- Bireysel silahlanma,

2- Şiddetin öne çıkarılması,

3- Eğitimle, eğitimcinin itibarının düşürülmesi…

Sanıyorum önlemlerin daha üst perdeden alınması gerekiyor…

TEKSAS ÖDEMİŞ!

Önce Ceylin olayında sonra okul müdürü cinayetinde…

Ne yazık ki Ödemiş, çok büyük yaralar aldı.

Ceylin olayında öfke, sağduyunun önüne geçti…

Emniyete güvenmeyen vatandaş, olayı çözmeye kalktı. O olayda izlenme kaygısı taşıyan bazı TV programlarının da büyük rolü vardı. Yangına adeta körükle gittiler.

Kaymakçı’daki olayda da yerin dibine girdik.

Rahmetli Ayhan Kökmen arkadaşımızın makamında çekilmiş ziyaret fotoğrafımızın TV’lerde yayınlanması üzerine çok sayıda arayanım oldu. Herkes, olayın gelişimini merak ediyordu. Bilgi kirlenmesi de çok yoğundu. Bilgi kirlenmesinin nedeni de basının sağlıklı bilgi alamamasıdır. Oysa görevli birileri anında bilgi paylaşımında bulunsa bu kadar dallanıp budaklanmayacak. Gazeteci de görevini yapıyor. Halkı doğru bilgilendirmek adına bilgi almaya, fotoğraf bulmaya çalışıyor.

Bir olay üzerine hangimiz internete veya TV ekranlarına kilitlenmiyoruz! Hepimiz olayın nedenleri hakkında bilgi almaya çalışıyoruz.

Emniyet ve Jandarma görevini yaparken basın mensupları da aynı duygularla hareket ediyor.

‘Çekme kardeşim!’ diye tehdit etmekle sorunlar çözülmüyor ne yazık ki!

DOĞRU MESAJ

Dün Ödemiş’teki eğitimcilerin cinayetle ilgili ortak bir eylemi olacaktı. Bu yazı, eylem kararının alındığı akşam yazıldı. Eğer olayların meydana geldiği yerlerde doğru insanlar doğru sesler çıkarırlarsa olayların tekrarlanması zorlaşır. Memleketin asıl sahibi vatandaştır. Vatandaş da kamu düzenine sadık kalmak şartıyla tepkisini ortaya koyacak, memlekete doğru mesaj verecektir.

Bakmadan Geçme