Sevmek Varken Öldürmeyin Bizi!

Sevgili dostlarım uzun süredir bitmek bilmeyen kadın cinayetleri, çocuklara karşı istismar ve hayvanlara yapılan işkencelere tanık...

Sevgili dostlarım; uzun süredir bitmek bilmeyen kadın cinayetleri, çocuklara karşı istismar ve hayvanlara yapılan işkencelere tanık oluyoruz. Bunların her birine tanık oldukça da içimiz yüreğimiz acıyor ve bir şey yapamamanın stresiyle anlarımızı geçiriyoruz. Nereye kadar? Bir sonraki kötü olayın duyumunu alana kadar. Ve bir sonraki, ve bir sonraki…

Bana göre yetişen çocukların, yetiştiren annelerin, dönemin hit sosyal etkinliklerinin, topluma sunulan örnek teşkil eden profillerin, farklı hayatlara özendirmenin hızla sağlandırılmasının ve daha birçok etkisi olduğu muhakkak.

Yaşı kırkın üzerinde olanlar bilirler; sevginin bile erkekler tarafından dillendirilmediği, ancak kadının sevgisi için kendini yerden yere attığı, sarı saçlı kadınların hafif meşrep olduğu, kadına baba, abi ya da koca tarafından kalkan elin normal olduğu “o da rahat dursaydı” düşüncesi, mini etekli kadınların her basitliği yapabileceği, iyi niyetli kadınları dahi akılları ve oyunlarıyla kandırabilecekleri gibi gibi birçok senaryonun yetiştirdiği bir nesiliz biz.

Onların televizyonun ilk zamanından beri işleniyor olması, erkeğin kadını alınıp satılan bir mal gibi ve üzerinde ve dahi düşüncelerinde bile hükmü olabileceğine inandırılan bir nesil. “Erkeksin sen…Evimin direği…Erkeğin dediği olur…Elinin kiri” gibi gibi sözlerle şahlandırılan er kişiler!

Seyrettikleri filmlerde kadına şiddeti haklı çıkaran ve onaylayan yapıtlarla üç kuruşluk akıllarına uzuvlarının üstünlüğü yüklenilen zavallı erkekler… İşte bugünleri hazırlayan ve kadını yine annelik vasfından çıkarıp yatılan, dövülen, istenildiğinde işkence edilen, stres aracı konumuna sokan, o günlerden bu günlere değişmeyen bu basit düşünceler silsilesidir.

Son zamanlarda kapalı bayanların şeklinden yararlanarak farklı işler yaptıkları, yalnız kalındığında bir saçı açık kadın kadar rahat oldukları söylenip duruluyor (polemik yaratmayın, kimlerden bahsettiğim belli!). Kadınları bile böyle ayırmak ne kadar hadsizce ve de saygısızca bir durumdur. Ve kadınların buna izin vermesi kadar da acizce hiçbir şey olamaz. Bir kadın olarak kapalı ya da açık ayrımını esefle kınıyorum. Kimsenin de kadının açık ya da kapalı olmasının yorumunun haddi olmayacağını hep savundum, savunurum da.

Edebiyle dinini yaşamak isteyen insanlara karşı bile şekle şükle önem vermeniz yüzünden inancımızı kaybettirmeye çalışıyorsunuz. Bu bile birilerinin oyunu bana göre. En acısı da biz kadınların erkeklerden daha çok bu ayrımı kendi içimizde utanmazca yapıyor oluşumuz. Bu durumu kullananlar yüzünden asıl olanlar üzülüyor maalesef.

Kadına yatılacak zevk materyali olarak bakılması yerine bir anne, kız kardeş, eş olarak saygınlığı en kısa sürede tekrar kazanmalıdır. Kazandırılmalıdır demiyorum çünkü duruşumuz, ahlakımız, adaletimizle bunu ancak biz kadınlar sağlayabiliriz. O bu ayrımı yapacağımıza, kendini bilmez cahil erkeklerin, aciz ruh hastalarının, sapkın ruhların ensemize kadar gelmelerine engel olabilmemiz için hem dikkatli, hem atak, hem ailesinden sır saklamayan kişiler olmaya çalışmalıyız.

Biz kendimize sahip çıkmaya çalışırken, annelerin evlatlarını yetiştirme tarzından (eskilerin yapacağı bir şey yok zira annesine sevgisi saygısı olmayan erkeklerin yaptıkları sapkınlıklardır bütün bunlar) var olan cezaların uygulanmadaki netliğine, bu gibi suç işleyenlerin iyi hal indirimlerinin kalkmasından kapalı cezaevinden açığa alınmalarına kadar. Sokakta ya da evinde kadınına, anasına, kardeşine sözle ya da beden gücüyle şiddet uygulayan herkesin ceza almasına, “Kocandır, oğlundur, aile içidir” demeden kadının aciz olduğu durumlarda kolluk kuvvetlerinin kadına sahip çıkmasına. Defalarca verilen dilekçeler değil, ilk dilekçeden itibaren gereken cezanın karşı tarafa uygulanır olmasına katkı sağlayacak ses getiren işler yapalım. Yapılmasını sağlamaya çalışalım.

Beyler! Kadını sevin, sevdiğiniz kadının hayatınızı cennete nasıl çevirdiğini görün. Annenize minnetiniz olsun. Ona laf söylemeye dahi kıyamamanız lazım.

Şunu bilin ki kadınlar kolay kolay sevdiklerinden vazgeçmezler, geçiyorlarsa hatayı kendinizde arayın. Neyi eksik yaptığınıza, neyi yapamadığınıza bir odaklanın. Hep diyorum, aç kalan kadın ya da üstüne iki entari alamayan kadın sizden vazgeçmez. Sevilmeyen, kendine kıymet verilmeyen, sözleri değer bulmayan kadın vazgeçer erkeğinden. Ya da baştan beri sizin ısrarınızla sizinle bir olan kadın vazgeçer. Bunu da görün. Sevgi zorla olmaz, yürekten olur. Gözlerde olur. Ruhta olur. Görmek istemedikleriniz yüzünden siz de kadınlardan yana acı çekiyorsunuz bilesiniz.

“Neden istenmiyorum?” yerine ”Bundan istenmiyorum” deyip kendini toparlayabilirsen yap bunu, yoksa git hayatlardan.

Umuyorum bundan sonra bu caniler, bu şeytanlar kadının ruhunu iki cekete bir kravata satın alamayacaklardır.

Görüşmek üzere. Huzur ve şansla kalınız inşallah.

Sevgiler…

Bakmadan Geçme