Serhoş!

Başlığı yanlış yazdığımı düşünmeyin kelimenin aslı sarhoş değil, serhoştur. Serhoş, dilimize Farsçadan girmiştir. Farsça'da 'ser', baş...

Haber

Başlığı yanlış yazdığımı düşünmeyin; kelimenin aslı sarhoş değil, serhoştur. Serhoş, dilimize Farsçadan girmiştir. Farsça’da ‘ser’, baş demektir. Hoş kelimesinin TDK’deki anlamı ‘duyguları okşayan, güzel duygular uyandıran, zevk veren’ demektir. Hoş kelimesi de büyük olasılıkla bize Farsçadan gelmiş: “Tatlı, güzel, memnun edici”.

İçki, atalarımızın da dediği gibi şişede durduğu gibi durmazmış. Kafayı, “tatlı ve güzel” hale getirirmiş. Dilini de o yana bu yana eğer-büker, insanı rezil edebilirmiş…

İnsan, ayık kafa ile söyleyemediklerini sarhoş kafa ile rahatlıkla söyleyebilirmiş. Alkol, insanın kafasını güzelleştirir, cahil cesareti kazandırırmış. Bildiğim kadarı ile cahil cesareti ile hiçbir zaman ona buna sataşmadım.

Serhoştan geçelim serpuşa:

Serpuş da bize Farsçadan geçmiş bir kelime. Baş giysisi demek: “Başa giyilen şey, başlık, şapka”.

Türkler, Orta Asya’dan Batı’ya göç ederken önce bugünkü İran devletinin temsil ettiği Fars halkları ile karşılaşmışlar. Araplarla ilişkimiz daha sonradır. O yüzden dilimizdeki dini terimlerden ‘namaz’ kelimesi de bize Arapçadan önce Farsçadan yerleşmiş. Dikkatli dinlerseniz namaza çağrı olarak bilinen ‘ezan’ da ‘haydin namaza’ yerine ‘Hayye ales salâh’ ve ‘Hayye alel felâh’ cümleleri vardır.

Serpuş, “baş örtüsü, başlık” demektir.

Poşi veya puşi olarak bilinen kelime de aynı kelimedir.

Araplarda puşi veya kefiye olarak bilinen en meşhur başlık, Filistin’in eski lideri Yaser Arafat’ın başındaki; yazın sıcaktan, kışın da soğuktan koruma özelliği olan Orta Doğu ve Arap dünyasında yaygın olan, kenarları saçaklı ve genelde kırmızı-beyaz ve siyah-beyaz minik kare desenlerinden oluşan bir çeşit pamuklu, yünlü giysi türüdür.

Bizde de Yörüklere özel sarı renklisi bilinir.

Serpuş, Osmanlı döneminde de zaman zaman gerginliklere neden olduğu bilinen bir giysidir.

Kuzey ülkelerinde insanlar, başlarını soğuktan koruyan kalpak türü bir başlık tercih ederken güneyde çöl tozu ve güneşinden korunmak adına bu tür bir giysi tercih edilmiş.

Osmanlı’da bir de ‘kırmızı fes’ başlığı türemiştir ki bunun da Fas veya Tunus bölgesinden geldiği yazılıp çizilmektedir.

Yeniçeri Ocağı 1826’da yıkıldıktan sonra yeni orduda ve devlet memuriyetinde resmi başlık olarak bu kırmızı fes seçilmiş.

Bildiğiniz gibi bu coğrafyadan coğrafyaya toplumdan topluma değişen başlık çeşitleri, Cumhuriyet ile birlikte yerini şapkaya bırakmıştır.

Daha çok Batı kökenli olduğu bilinen ‘şapka’ kolay benimsenmemiş tabii ki. Bu tartışmaları ve gelişmeleri değerlendirme, kişinin bakış açısına göre değişebilir ama Atatürk bunu bir ulus devlet oluşturmak adına yapmış bence.

Arap’ı başka, Kafkas’ı başka, Avrupa göçmeni başka başka giyinirken Atatürk, hepsini bir kalemde silip yerine şapkayı koymak istemiş. Direnişler ve karşı çıkışlar olmuş. Mahkemeler kurulmuş; idamlar yapılmış.

Efendim, neden ‘zorla’ kabul ettirilmiş?

Ben size sadece şunu söyleyeyim: Zorunlu olmasa bugün öğrencilerimiz, yatağa yattıkları eşofmanlarla bile okula gelecek durumdalar.

Yasaklar olmasın ama örneğin rastgele ‘çöp atmayın’ diyorsunuz…

Kaç kişi ‘peki efendim’ diyor?

Yeri gelmişken Filistin’in ünlü El Fetih örgütünün 2004’te hayatını kaybeden efsane lideri Yaser Arafat’a da buradan bir selam gönderelim.

Tabii ki bizim ‘iki serhoş’u da unutmayalım…

Bakmadan Geçme