• Haberler
  • ihale
  • SAĞLIKSIZ VÜCUT BELİRTİLERİ – 3 (hücrelerin bozulması)

SAĞLIKSIZ VÜCUT BELİRTİLERİ – 3 (hücrelerin bozulması)

Kaldığımız yerden devam edelim Ana Sebepler Sağlıklı beslenememek Vücudun su ihtiyacının ciddiye alınmaması Sonucunda oluşan ciddi...

Kaldığımız yerden devam edelim;

Ana Sebepler;

  • Sağlıklı beslenememek
  • Vücudun su ihtiyacının ciddiye alınmaması

Sonucunda oluşan ciddi hasarlar;

  • Zayıf Kan Dolaşımı
  • Bağışıklık Sisteminin Dengede Olmaması
  • Hücrelerin Bozulması

Nedeni bilinen ya da bilinmeyen vücudunuzun sağlıklı işleyişine mani olan aksaklıkların dindirilmesinde Hiçbir Hastalık Seçmeden Transdermal Dalga Teknolojisi ile tasarlanmış,

PAINLESS NIGHT GLU‘ nun (Sağlık Destek Bandı) ANA PRENSİBİ neydi?

  • Kan Dolaşımını Düzene Sokması
  • Bağışıklık Sistemini Dengelemesi
  • Sağlıklı hücrelerin yenilenmesidir.

HÜCRELERİN BOZULMASI;

Kanser, Latince “yengeç ” demektir ve tuttuğunu bırakmayan anlamındadır. Günümüzde giderek yaygınlaşan kanser, hücrenin normal davranışlarını düzenleyen mekanizmaların bozulması sonucu hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalmasıdır. Kanserlerin %5-10’u genetik, %90-95’i ise çevreseldir.

Hayatımızı sağlıklı bir şekilde sürdürebilmemiz için, hücrelerimizin “doğma, büyüme ve ölme” süreçlerinin aksamadan sürmesi gerekiyor.

DNA’larımızda bulunan genlerden bazıları hücre çoğalmasını uyarırken, diğerleri tam tersine hücrenin çoğalmasını dizginlemekle görevlidir.

Herhangi bir nedenle (çoğu kez DNA’daki genetik hasar sonucu) hücre üremesinin belirli bir noktadan sonra dizginlenememesi ve “sonsuz, sınırsız bölünebilen bir hücrenin meydana gelmesi” yani “kendine tanınan doğal ömür dolmasına rağmen herhangi bir hücrenin ölmek yerine yaşamını sürdürmeye, bölünerek çoğalmaya devam etmesi” kanser hücresinin oluşması demektir.

Bu yönüyle kanser hücresi kontrolsüz çoğalan “anarşist” bir hücredir.

Kansorejenler Genleri Tahrip Ediyor;

Genlerin hücre çoğalması üzerindeki kontrolünü bozabilen pek çok faktör var. Bunlar bazen radyasyon, hava kirliliği, bazen güneş, yiyeceklerdeki kimyasallar, sigara, bazen de solunan hava, içilen suyla vücudumuza giren yabancı maddelerdir. Bunlara “kansorejenler” diyoruz.

Kansorejenlerin temel hedefleri hücrenin DNA yapısıdır. Kansorejen maddeler ile yapısı bozulan DNA’daki genler hücre ölmesini dizginleyen veya uyaran genler olabiliyor.

Normal bir hücrenin kanser hücresine dönüşümüne etki eden birçok faktör vardır. Bazılarını görelim;

Sigara kullanımı: Akciğer kanserinin en önemli risk faktörüdür.

Ağır metaller (kurşun, kadmiyum, cıva, krom ve arsenik): Mesleği gereği bu maddelere maruz kalan insanlarda akciğer, deri ve mide kanseri gelişme riski artar.

Aflatoksin: Kuru gıdaların uygun olmayan ortamlarda saklanması sonucu oluşan aflatoksin karaciğer kanseri gelişme riskini arttırır.

Asbestoz: Isıya, aşınmaya ve kimyasal maddelere dayanıklı lifli yapıda bir mineraldir. Gemi, uçak, otomobil sanayisi, inşaat sektörü, ısı ve ses izolasyonu gibi birçok sektörde kullanılmaktadır. Akciğer, gırtlak ve sindirim sistemi kanserlerine yol açar.

Morötesi ışınlar: Korunmadan ve uzun süreli güneş ışığına maruz kalanlarda cilt kanseri görülebilir.

Virüsler: Ebstein-Barr virüs, papilloma virüsü, Hepatit B ve Hepatit C virüsü gibi bazı virüsler kanser gelişimine neden olabilir.

Hava kirliliği: Gün geçtikçe daha da önemli hale gelen hava kirliliği cilt ve akciğer kanserine yol açabilir.

X-ışınları gibi iyonlaştırıcı radyasyonlar: Kromozom anomalilerine neden olarak kanser gelişimini tetikler.

Beslenme alışkanlığı ve obezite: Uygun olmayan beslenme alışkanlıkları ve obezite kanser riskini artırır. Yapılan çalışmalara göre, diyette alınan yağ oranı arttıkça akciğer, kolon, rektum, meme ve prostat kanser riski de artmaktadır.

Doz ve Maruz Kalma Süresinin Önemi;

Kanserojen ajanlar DNA’ya bağlanıp onun genetik yapılarını, dolayısıyla da şifrelerini bozuyor. Genlerimizin kanserojenlere öyle kolay kolay teslim olduğunu da sanmayın. Koruyucu enzimler ve onarıcı enzimler var. Bunlar kanserojenler ile meydana gelen hasarın önemli bir kısmını daha işin başında ortadan kaldırıyor.

Ama ne var ki kanserojen yoğunlaşır, etkisi tekrarlayıp durursa genetik hasar kritik düzeylere varabiliyor. Hücre bölünürken DNA’ daki hasar nedeniyle hatalı ve farklı atipik-hücreler üretmeye başlıyor.

Bu atipik kanser hücreleri bir kez ortaya çıktı mı iş zor. Bu anormal hücreler genetik kontrolden çıktıkları için durmaksızın çoğalıyor. Bunu yaparken de “Bana yer var mı, kullandığım maddelere vücudun başka hücrelerinin de ihtiyacı olabilir mi” diye asla düşünmüyor.

Etraftaki dokulara saldırıyor, kanla, lenflerle komşuluk yoluyla bütün vücuda yayılıyor. kısacası, bir yengeç gibi vücudu kıskaç altına alıyor.

DNA önemi;

Hücrelerinizin eksiksiz hasarsız ve problemsiz bölünüp çoğalabilmeleri için DNA’nın içinde bulunan genlerdeki bilgi parçalarının doğru ve tam olarak kopyalanması gerekiyor. Kopyalama işleminde meydana gelen bir hata yeni farklı vücudun doğal kontrol mekanizmalarını hiçe sayan başına buyruk anarşist yapısı bozuk bir hücre meydana getiriyor.

Kopyalama işleminin bozulması ya bu işlemde kullanılan bazı maddelerin eksikliğinden (örneğin folik asit eksikliği) ya da kanserojen maddenin gende yaptığı ciddi hasardan ve genetik şifredeki bozulmadan kaynaklanıyor.

Önemlidir: Eğer kopyalama ciddi boyutta bozulursa çoğu zaman bu durumda hücrenin fonksiyonları da bozuluyor ve yeni, bozuk hücre ölüyor. Bu durumda ciddi bir sorun ortaya çıkmıyor. Ama bazen yanlış kopyalanan yeni ve farklı hücre çılgınca bölünmeye başlıyor. İşte bu noktada hücre artık kanser hücresine dönüşmüş demektir.

Peki, bu kadar karamsarlığa neler yapmamız gerektiğini de yaklaşık olarak belirtelim;

Sebze ve meyveleri mevsiminde yiyin;

Her sebze ve meyvenin doğal olarak yetiştiği bir mevsim var. Bu süreler dışındaki üretim bazen sebzelere hormon ve benzeri kimyasal maddelerin karışmasına yol açıyor. Eğer sebze ve meyvelerle zararlı kimyasalların vücudunuza girmesini istemiyorsanız bu yiyecekleri mevsiminde tüketmeniz gerekiyor.

Hipertansiyon ve sigara: En tehlikeli ikili

Eğer hipertansiyonlu biriyseniz ve aynı zamanda sigara da kullanıyorsanız, sağlık riskinizin daha arttığını bilmeniz gerekiyor. Araştırmalara göre, sigara kullanan hipertansiyonların kalp krizinden ölme riskleri üç kat, inmeden ölme riskleri iki kat artıyor. Ayrıca hipertansiyonlularda özellikle hipertansiyonlu erkeklerde alkol kullanımı da çok riskli.

Alkol, hipertansiyonun ayarlanmasını güçleştiriyor. Hipertansiyon ilaçlarının yan etkileri artıyor. Depresyon krizlerinin çoğu fazla miktarda alkol alındıktan sonra ortaya çıkıyor.

Doğum kontrol hapları kilo aldırır mı?

Hap kullanıldığında kilo alma korkusu, kadınların haplardan daha az etkili doğum kontrol yöntemlerini seçmelerindeki en önemli sebeplerden biridir. Çok yeni yapılan bir araştırmada doğum kontrol haplarıyla ilgili 44 ayrı çalışmadan çıkartılan sonuçlara göre hapların kilo aldırdığına dair bir kanıt ortaya konulamamıştır.

Enseniz mi kalın bileğiniz mi? (Ek Bilgi)

Önceleri kilo ve boy ölçümü vardı. Sonra Beden Kitle İndeksi diye bir formül çıktı. Bunların vücut yapısını tanımlamaya yetmediği gözlendiğinde bel ve kalça çevresi oranları eklendi. 2000’li yıllarda “ense kalınlığı” devreye girdi. Boyun çevresi ölçümünün vücut yağ oranı ile ilişkisi üzerine araştırmalar yapıldı. Boynu kalın olanların kolesterol değerlerinin de yüksek olduğu saptandı. Son günlerde, bu listeye hepsinden daha pratik bir ölçüm eklendi: El bileği çevresi

Tartıya çıkıp yazan kiloyu beğenmeyince “Zaten ben iri kemikliyim!” diyenler… Yuvarlak hatlarını “ince kemikli” oluşuna bağlayanlar… Çok kolay bir ölçümle vücut yapınızı belirleyebilirsiniz. Yapmanız gereken boyunuzu bilmek ve el bileği çevrenizi ölçmek. Aşağıdaki listeye göre, ince mi, normal mi, yoksa iri yapılı mı olduğunuzu öğrenebilirsiniz.

Kadınlar için: Boy 157 cm’ den küçükse;

El bileği 14 cm’ den küçükse, ince

El bileği 14-14,5 cm’se normal

El bileği 14,5 cm’den büyükse iri Boy

157-165 cm aralığındaysa;

El bileği 15 cm’den küçükse ince

El bileği 15-16 cm’se normal

El bileği 16 cm’den büyükse iri

Boy 165 cm’den büyükse;

El bileği 16 cm’den küçükse ince

El bileği 16-16,5 cm’den küçükse normal

El bileği 16,5 cm’den büyükse iri

Erkekler için: Boy 165 cm’den büyükse

El bileği 14-16,5 cm’den küçükse ince

El bileği 16,5 -19 cm aralığındaysa normal

El bileği 19 cm’den büyükse normal

Yeni haftada görüşmek üzere hoşça ve sağlıkla kalın inşallah…

Sevgiler

Bakmadan Geçme