- Haberler
- Sağlık Sen'den karşı açıklama
Sağlık Sen'den karşı açıklama
Geçtiğimiz günlerde Türk Sağlık Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı'nın yapmış olduğu basın açılamasına karşılık Sağlık...
Geçtiğimiz günlerde Türk Sağlık Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı’nın yapmış olduğu basın açılamasına karşılık Sağlık Sen İzmir 2 Nolu Şube Başkanı Ekrem Özdemir, Kiraz Devlet Hastanesi’ne gelerek bir basın açıklaması yaptı.
Özdemir, “Sağlık Sen, sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının emek ve hak mücadelesine omuz veren bir sivil toplum hareketi olduğu kadar bileği pek, yüreği mert insanların çağı kurtarma eylemine soyunduğu bir kültür hareketi, bitmek tükenmez bilmeyen enerjisiyle karanlık dehlizleri aydınlatan biri iyilik hareketidir.
Biz, sendikal mücadelede başarıya ulaşmış, sadece üyelerimiz için değil bütün sağlık çalışanları için yürüttüğümüz sendikal mücadele neticesinde elde ettiğimiz kazanımlar nedeniyle sağlık çalışanlarının gönlüne girebilmiş bir sendikayız. Maalesef malum sendikalar; üyelerin, sağlık çalışanlarının sorunlarıyla uğraşmak, onlar için bir kazanım elde etmek yerine ‘çamur at izi kalsın’ mantığıyla yalan yanlış ithamlarla ve tehditlere varan ifadelerle üyelerimizi ve bizi karalamaya çalışmaktadır.
Son olarak Kiraz Devlet Hastanesi temsilcimiz Yakup Pelgur hakkında kendilerine anlatılan hikayeyi gerçekmiş gibi anlatıp sağlık çalışanları arasında birlik ve beraberliği zedeleyici ve aynı zamanda da milletin nezdinde sağlık çalışanlarının itibarını küçük düşürücü ifadelere, yalan yanlış ithamlara ve iftiralara başvurmuşlardır. Temsilcimiz hakkında ‘Kendi üyesini ve nöbetçi doktoru darp etti, hakaret ve tehdit etti’ diyerek açıklama yapan malum sendika başkanı, yalancılıkta yeni bir çığır açmıştır. Aynı zamanda ’Ortada kamera görüntüleri var’ diye de ciddi bir iddiada bulunmuştur.
“Müddei, iddiasını ispatlamakla mükelleftir”
Hukukta genel bir kavram bulunmaktadır: Müddei, iddiasını ispatlamakla mükelleftir. Hodri meydan! Kamera görüntülerinden böyle bir hadisenin vuku bulmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Ayrıca söz konusu olayda ismi geçen doktor hanımın şahitliği de bunu ispatlamaktadır. Bu olay, çok talihsiz ve bir o kadar da düşündürücüdür: Mayıs ayı yani yetki dönemi yaklaştığı için paniğe kapılanlar, çaresizlikten yaşanmamış bir hadiseyi gerçekmiş gibi sunmakta ve kamuoyunu yanıltarak bundan medet ummaktadır. Kimsenin ama hiç kimsenin her Mayıs döneminde sağlık çalışanlarını gererek kutuplaştırmaya, ekip ruhunu benimseyen sağlık çalışanlarının birlik ve beraberliğini zedelemeye ve sağlık çalışanlarına karşı toplumda güven ve itibar kaybına yol açabilecek ve hedef gösterilmesine neden olacak ithamlarda bulunmaya hakkı yoktur. Sağlık çalışanlarının huzuru, birlik ve beraberliği hiçbir kişisel veya sendikal ikbal uğruna feda edilemez.
Size verilecek en güzel cevabımız sabrımız, sükutumuz ve bitmek tükenmek bilmeyen enerjimizle sağlık çalışanları için vereceğimiz onurlu mücadeledir. Sağlık Sen olarak söz konusu olay ile ilgili olarak yalan yanlış ithamlar ve iftiralar nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduk. Malum sendika başkanının yalanları, yalnız bununla da sınırlı değildir. Daha önce de defalarca temsilcilerimiz hakkında yalan yanlış ifade ve hakaretlerde bulunmuş olup bu olaylarla ilgili hukuk mücadelemiz de devam etmektedir. Tazminat davalarından kazanılacak olan paraları da Çocuk Esirgeme Kurumu’na bağışlayacağımızı tüm kamuoyuna ilan ediyorum.
“Bunlar size prim kazandırmaz”
Sayın malum sendika!
Yalan yanlış ithamlar ve iftiralar, size prim kazandırmaz. Yapmış olduğunuz bu hareketle kendinizi küçük düşürdüğünüz farkında değilseniz biz hatırlatalım, çamur ve iftira atarak mevcut bulunan üyelerimizi de kaybedeceğinizi hatırlatmak isteriz. Yaptığınız iftiralarla temsilcilerimizi bu işten soğutup bırakmalarını sağlamaksa amacınız, bilakis temsilcilerimiz, tüm olaylar karşısında daha da kenetlenerek sizi Mayıs ayında hezimete uğratacaktır.
Yetkiyi kaybetme hezimeti ile sağa sola saldıran Türk Sağlık Sen Başkanı Ahmet Doğruyol, biz AK Parti milletvekili ile 112’lere ziyarete gittiğimizde Yenikapı ruhundan bahsedip başında Türk olan sendikanın başkanı olup daha önce 12 Eylül 1980 darbesini yaşadığı halde darbe seviciliği hareketlerinde bulunup 15 Temmuz’un üzerinde bir gün geçmesine rağmen darbeye karşı herhangi bir açıklama yapmayıp insanları provoke etmek için 16 Temmuz’da dövülen asker fotoğrafları paylaşan, sırf biz karşı açıklama yaptık diye bayan sağlık çalışanlarına küfür eden bir başhekim yardımcısına üye kapmak için sahip çıkan açıklamalarda bulunan, 14 Mart Tıp Bayramı’nda Torbalı’da sağlık çalışanlarına yönelik kutlama programında pasta ve içecek ikramında bulunduk diye had bildirmeye çalışıp hasetlikten çatlayan, ‘Beydağ 112 İstasyonu’nda sorun var’ deyip seçilen istasyon sorumlusuna laf atan, ‘112 istasyonlarında sorun var’ deyip bazı taleplerimiz olmadığı halde ‘Savcılık ve basına vereceğim’ diyerek İl Sağlık Müdürlüğü yetkililerini tehdit eden, kendi ihtiyacı olsa zamanve mekan mefhumu gözetmeden kendi yakınına ambulans isterken ‘112 ambulansları, kendi siyasilerinin rantına dönüştü’ deyip sahada ‘Siz AK Parti yandaşı bir sendikaya mı üyesiniz?’ deyip üyelerimizi çalmaya çalışıp AK Parti milletvekillerine ‘Ben de sizdenim artık’ diyip temsilcilerine idari kadrolar isteyen, söylemleri ve yaptıklarıyla birbirine tamamen ters düşen, neye kime hizmet ettiği belli olmayan bir anlayışla sendikacılık yapmaktadır.
Mücadeleye devam mesajı
Sivil toplum kuruluşları, birbiriyle çarpışarak değil, yalan, iftira, çamur atarak değil ancak ve ancak mensup olduğu camianın hak mücadelesinde kendini gösterir. Bu tip oyunlarla bir yere gelinmez. Bu yaşananlar, başarısızlığın ve acizliğin sonucu egosuna yenik düşmüş kişi veya STK’ların eseridir. Biz isteriz ki burada sizinle hak mücadelesinde elde ettiğimiz bizim veya ortaklaşa yol alarak elde edilen kazanımların eserlerini burada konuşalım ama maalesef bizim alnımız ak, torbamız kazanımlarla dolu ve dolmaya devam da devam edecek. Yetkili olma yolunda başarısızlıkla başarıyı ayıran yegane unsur, helal alın teriyle kazanılmış kazanımlardır. Bunlarla da dil uzatılması normaldir çünkü yıpranma payının çıkması da yakındır. Biz yıpratma değil, yıpranma payı alma mücadelesi veriyoruz. STK’lar bunun için vardır ve var olacaktır.
Biz, Sağlık Sen olarak sendikal mücadeleyi bir sınıf ya da çıkar çatışması değil, adalet, hakikat ve erdem arayışı olarak görenleriz. Hizmet sendikacılığı mücadelemizin neferleri olarak geçmişte olduğu gibi önümüzdeki dönemde de sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının mesleğinin onuruna yaraşır haklar ve çalışma koşullarına erişmesi için bütün benliğimizle mücadele devam edeceğiz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur” ifadelerini kullandı.
Haber: Halil İbrahim Türkyılmaz