- Haberler
- PATATES TARLALARI, MISIR TARLASINA DÖNÜŞÜYOR
PATATES TARLALARI, MISIR TARLASINA DÖNÜŞÜYOR
  Ödemişli üreticiler patates hasadının ardından silajlık mısır ekimine yöneldi. Patateste umduğunu bulamayan üretici, patatesten boşalan...
Ödemişli üreticiler patates hasadının ardından silajlık mısır ekimine yöneldi. Patateste umduğunu bulamayan üretici, patatesten boşalan tarlalarına silajlık mısır ekimi yaparak umudunu mısırda aramaya başlayacak.
Ocak ayında ekilen ve Mayıs ortalarında hasadı yapılmaya başlanan patateste üretici umduğunu bulamadı. Patatesin tarladaki fiyatının 15-25 kuruş arasında olmasından dolayı üretici patatesten tamamen zarar etti. Patatesini hasat eden üretici patatesin yerine silajlık mısır ekimi yaparak geleceğini mısırda aramaya başladı.
Hayvancılık üretiminin artması ile birlikte Küçükmenderes ovasının büyük bir bölümünde silajlık mısır ekilmesi uzmanlar tarafından uygun görülmese de üreticinin çaresizliği karşısında tarlalar farklı boylarda silajlık mısır ile doluyor.
“Bu kadar önemli ve verimli bir ovada silajlık mısır üretimi ne kadar doğru?” diye soran uzmanlar Küçükmenderes ovası için yeni alternatif ürünlerin de olması gerektiğini söyledi.
Konu ile ilgili olarak değerlendirmelerde bulunan, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Ödemiş temsilcisi ve belediye meclis üyesi Ziraat Mühendisi Özkan Akgün şunları ifade etti:
“ÖDEMİŞ HAYVAN SAYISI VE GÜNLÜK SÜT ÜRETİMİYLE TÜRKİYE’NİN ÖNEMLİ MERKEZİ OLDU”
“20 yıl önce başlayan büyükbaş hayvancılığın asıl nedeni devlet teşviklerinden ziyade, üreticinin içinde bulunduğu koşullar ve gelecekle ile ilgili kaygıları olmuştur. Ödemiş çiftçisi yüzyıllardan beri olduğu gibi gene kendi tarımsal üretim geleceğini, kendi gücüyle ve bilgi birikimiyle kurmaya savaştı ve gelinen noktada hem büyükbaş hayvan sayısı ile hem de günlük süt üretim miktarı ile Türkiye’nin en önemli merkezlerinden biri oldu.
“ÜRETİCİ SEBZEDEN GELİR ELDE EDEMEYİNCE YEM BİTKİSİNE YÖNELDİ”
Toplam sulanabilen tarla tarım alanı 275 bin dekar civarındaki Ödemiş’te, yarıya yakınının mısır ekimiyle doldurulması, böylesine özel bir ovanın katma değer üretimi için kaygı verici. Bir zamanlar ‘pamuk’ gibi katma değer üreten tarım ürünlerinin yerini alan mısır üretimindeki artış, saman, süt ve patates gibi tarımsal ürünlerin ekonomik çıkmazlarına inat, artıyor, artacak da. Üreticiler patates, karpuz, domates, salatalık ve kışlık sebzelerden gelir elde edemeyince gelişen hayvancılıkla birlikte yemlik bitki üretimini yaygınlaştırmak zorunda kaldı”
Küçükmenderes’in çok önemli bir ova olduğunu söyleyen Akgün şöyle devam etti:
“ÖDEMİŞ’TE HAYVANCILIĞA YÖNELİK DESTEK BİTKİSEL DESTEĞİ ÜÇ’E KATLADI”
“Oysa içinde yoğrulduğumuz Küçükmenderes havzası, binlerce yıl içinde oluşan mikroklimatik özelliğe, yılda 2-3 ürün alınabilen toprak ve iklim yapısına sahip. Aslında günü kurtarma mantığıyla başlayan hayvancılık, devlet desteğiyle günümüzde devasa büyüklüklere ulaştı. Ödemiş’te hayvancılığa yönelik devlet desteği, bitkisel üretim desteğini üçe katlamış durumda. Önce hızla gelişen silajlık mısır üretimi, sonra yapay çayır mera-yem bitkileri. Bazı yıllar kendini gösteren kışlık tahılgiller ekiminin artması. Samanı hayvan yem rasyonunda kullanma, danesinden ayrı bir beklenti. Ardından ikinci ürün mısır ekimine yönelme.
“ÖZEL BİTKİLER YOK OLACAĞA BENZİYOR”
Havzanın desteklenmesi gereken özel bitkileri, yavaş yavaş endüstriyel tarımın yaygınlaşması ve küçük tarımsal işletmelerin tasfiye olmasıyla yok olacağa benziyor. Bu da bölgemiz tarımını geri dönülemez bir yanlışa sokar. Sonra da, bu gün burun kıvırdığımız bazı bitkilerin örneğin incir, patates, karpuz, kavun, salatalık geçmişte kaybettiğimiz bitkiler pamuk tütün, kenevir gibi yok olmasına neden olur.
Oysa etrafımızı çeviren dağların denize açılan ucu ve alüvyonel topraklı özel ekolojik denge bu havzayı diğerlerinden ayırıyor. Gerek milyonlarca yılda evrimleşen endemik bitkileri, gerekse yüzlerce yılda oluşan tarım kültürü, iklimsel güç birliği uzantısı ile verimliliği, polikültürü ve küçük tarımsal işletmeleri doğurmuş. Şimdi de ne yazık ki, bilimsel tarım planı yokluğundan tarımsal ürünlerimiz yok oluyor.
Beklentimiz ise, yeni oluşacak kabinedeki yeni tarım bakanının, bitkisel üretime yönelik tarım havzaları sınırlarını ve desteklenecek bitkileri bilimsel ölçekte gözden geçirmesi, aynen İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı gibi, yerelden kalkınma ve sürdürülebilir tarım yapılabilmesini sağlaması yönündedir”.
Kerem Karamanlıoğlu