“Özür diliyoruz”

Bugün gündemden birkaç alıntı yapalım… “Kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme amacı taşıyan Avrupa...

Bugün gündemden birkaç alıntı yapalım…

“Kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme amacı taşıyan Avrupa Konseyi Sözleşmesi ya da bilinen adıyla İstanbul Sözleşmesi ile ilgili tartışmalar sürerken ‘Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun Twitter hesabından paylaştığı rapora göre Temmuz ayında 36 kadın cinayete kurban gitmiş. 11 kadının ölümü de şüpheli bulunmuş. Temmuz ayında öldürülen 36 kadından 5’i ekonomik nedenle, 13’ü de boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak isterken öldürülmüş. 18 kadının ise neden öldürüldüğü henüz tespit edilememiş.”

Daha önce de yazdım… Kadın cinayetleri meselesi, üstünde yaşadığımız kültürel iklimin sonucudur.

Evet, ulusal ve evrensel yasalar önemli ama bence bu kültürel iklimi ehlileştiremediğimiz veya eğitemediğimiz sürece bu cinayetler sürecek.

**

Karar Gazetesi yazarı İbrahim Kahveci, ekonomik kriz ve gelecek umutlarının kaybolmasıyla birlikte çocuk yapma sayısının son iki yılda hızla düştüğünü belirterek, “Aslında çocuk sayısındaki düşme, 2015 yılında başladı ama son iki yıl çok daha hızlandı. Çocuk sayısındaki değişimlerde şu özellik var: Kriz başladığında değil, bir yıl sonra etkili oluyor. 15+ yaş üstü nüfusun işsizlik oranı, 2014 yılında yüzde 5.0 sınırının üzerine çıkıyor. Ne zaman bu oran yüzde 5.0 barajının üstüne çıksa çocuk sayısını etkiliyor ve düşürüyor” diye yazmış.

İbrahim Kahveci, eğitim seviyesi düştükçe işsizliğin artış gösterdiğini, eğitim seviyesi arttıkça işsizliğin azaldığına vurgu yaparak şunları dile getirmiş: “Mesela pandemi öncesi son iki yılda eğitim seviyesi düşük kesimde 2.1 milyon kişi işini kaybederken 840 bin üniversite mezunu iş bulmuş.

‘Üç çocuk yetmez, beş çocuk yapın’ sözü ile gerçekler çok farklı. Çocuk, yapın demekle olmuyor. Bu çocuklar için bir umut, bir gelecek hayali ve ışık göstermek gerekiyor.”

Her işin başı üretim. Yanlış anlaşılmasın, çocuk üretimi değil: Bilim, teknoloji ve tarım gibi…

**

Şair Haydar Ergülen, Türkiye’nin 2023’e doğru nereye götürülmek istendiğinin artık iyice ortaya çıktığını belirterek, “Cumhuriyet’in 100. yılını demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti olarak kutlayabilmek için bu değerleri savunan herkesin bir araya gelmesi gerekiyor. Bunun için bazılarının da özür dilemesi gerekiyorsa dilemeliler. Ben, kendi adıma özür diliyorum. İkinci Cumhuriyetçi, Yetmez Ama Evetçi, Liberal, Özgürlükçü Sol’dan pek çok insanın da özür dilemek istediğini düşünüyorum ve inanıyorum” ifadelerini kullanmış.

‘Özür diliyoruz’ konulu bir bildiri yazılıp pişman olanların bildiriyi imzalayabileceğine işaret eden Ergülen, “Sonrası mı? Sonra da yeniden demokrasi, çağdaşlık, cumhuriyet, laiklik, sosyal hukuk devleti isteyen, şeriat rejimine karşı olan, tam da hilafetin konuşulmaya başlandığı bugünlerde dinin devlet işlerine karıştırılmasına karşı çıkan, parlamenter sisteme dönülmesini isteyen herkes, her siyasi hareket bunun için bir araya gelir, gelmelidir” demiş…

Biliyorsunuz Adalet Ağaoğlu da ‘Yetmez Ama Evet’ yanlışına düşmüştü fakat Ağaoğlu, özür dilemişti. Samimi bir özür de erdem sayılabilir…

**

Kurban Bayramı geride kaldı. Özellikle danaların çektiği eziyet görüntülerini TV kanallarından veya e-sosyal medya ortamından izledik. Herkes, eline kamera almış çekiyordu. İki Allah’ın kulu da çıkıp, “Yapmayın arkadaşlar; bu hayvana işkencedir” demedi…

**

Bayram öncesi Ahrandı tepelerinde yangın vardı. Özellikle Ödemişli yürüyüş sevdalılarının temiz hava aldıkları bölge büyük zarar gördü.

Merak ettim: Acaba herhangi bir soruşturma açıldı mı!

Bakmadan Geçme