Özdere Günlüğü-1

Özdere yolunda / 2 Ağustos Pazar Bugün geldik Özdere'ye. Sabahın er vakti. Ankara kent plakasını arkamızda...

Özdere yolunda / 2 Ağustos Pazar

Bugün geldik Özdere‘ye. Sabahın er vakti. Ankara kent plakasını arkamızda bırakıyoruz. Mutluyuz çünkü sağlığıma kavuştum/k. HES koduyla 1 Ağustos-1 Kasım arasında Özdere’de konaklayabiliriz. İlk dinlenme, TŞOF Sivrihisar Tesisleri’nde. İkişer bardak duble çayla kahvaltımızı yaptık. Ortalık serindi. Yolda olmanın iç huzuru sinmişti üzerimize. Hemen bunu fotoğraflayıp paylaştık çocuklarımız, dostlarımız ve komşularımızla. Depoyu doldurtuyoruz. Aracımız yıkanıyor. Ve yola devam. Afyonkarahisar’da durmuyoruz. Dostlarımıza sunacağımız armağanlarımızı Ankara’dan almıştık. Uşak’ta da durmuyoruz. Yollar boş. Hızımız, 120’den aşağı düşmüyor. Kula ile arada çok kısa mesafe var. Orada her zamanki benzin istasyonunda dinleniyoruz. Depo yine doluyor. Araç temiz. Öğle yemeğini yiyoruz. Yine haberleşiyoruz. “Hemen yandaki boş arsaya beş katlı apartman dikilivermiş. Bir yılda mı oldu?” Sorum şaşırtmıyor çalışanı! “Her yer betonsever yöneticilerle doldu” diye yakınışım karşılık buluyor. “Kula Mensucat kapandı abi. Bura insanı yatırım yapılsın istemiyor. İnşaat olsun, ev yapsın, kiraya versin, satsın, köşe olsun! derdinde.” Gazetelerimizi alıyoruz. Cavır sıcakta, cızgısız boş yollarda hızlı yol alıyoruz. Gümüldür üzerinden gidelim diyoruz önce. Upuzun araç kuyruğu var. Yönü Kuşadası yoluna çeviriyoruz. Orada da birkaç metre sonra yolun Çamönü’ndeki orman yangını yüzünden kapalı olduğu söyleniyor. İlk yola geri dönüyoruz. Kuyruktaki araç hızında ilerliyoruz ve Gümüldür tepelerinden denizi görüyoruz. İçimiz tarifsiz coşku içinde. “Yaşasın!” diye bağırmaktan kendimi zor tutuyorum. Orta Mahalle’den geçip Çukuraltı’ndaki evimizin önüne geliyoruz. Tamı tamına 10 saatte. 120 km ve yukarısı hızla. İki kez molayla. İki kişi. Safiye ablam -en büyük baldızım- evine doğalgaz bağlatıyor. Bugün, Kurban Bayramı’nın 3. günü. Hızlıca eşyaları taşıyor eşim Safire. Bense çok ağır olmayanları alıyorum. BİR YILDIR girilmedi evimize. Camlardan toz geçmez sanıyordum! Yanılmışım. Temizlik gerekecek. Hemen ÇÖZÜM AİLESİ’ne müracaat.

Yasak Masak yok! / 3 Ağustos Pazartesi

Milletimiz maske takmıyor. Kollarının dirseğinde süs gibi duruyor. Yürürken de üstüne üstüne geliyor insanlarımız. Yasak-masak hak getire! Bu gidişle bulaş kıyı şeridine yerleşir ve epeyce insan hastalanır ve ölür. Çoğu bizim gibi 65 ve üzerinde. Akıllanmayacak mıyız hiç?

95 Tez Alman teolog (dinbilimci) Martin Luther’in 15. yüzyılda dinde reform hareketini başlatan belgesi/beyannamesi.1453’te Fatih’in İstanbul’u fethedişiyle Orta Çağ sona eriyor. Ardından Aydınlanma Çağı ya da Reform/Rönesans başlıyor Avrupa’da. 95. Tez, bu açıdan çok önemli! Bir günde okuyuveriyorum. Tanıtım yazısı için biraz demlenmem gerek!

Dolunay / 4 Ağustos Salı

Çevre Derneği Bşk. Hüseyin+Naciye Yetim’in önderliğinde sahile indik gece 21’de. Evdeki temizlikçi kadınların işi geç bitti. Bu nedenle bir saat sonra gidebildik. Bizi sımsıcak duygularla karşıladılar. Eğer bugün iyileşmişsem biraz da buradaki dostlarımızın bize moral vermeleri, bu musibetten kurtulacağıma olan inançlarıdır! Ne denli sevinsek azdır! Dolunay, tepemizde dostluğumuza ışık veriyordu!

Belediye önlemler almış Kent merkezine mikrop öldürücü sıvı kutuları koymuş. Özel düzenleme yapılmış. Koridor oluşturulmuş. İçinden geçerken temizliyor. Sahilde kaç kişinin olabileceğini, nasıl hareket edileceğini belirten uyarıcı yazı tabelaları konmuş ve bez afiş asılmış. Aralıklı olarak ve gece de okunacak biçimde yerleştirilmiş. Daha ne yapsın?

Yiğitcan+Melis gelecek / 5 Ağustos Çarşamba

Orta Mahalle’de kurulan pazara gittik. Yarın oğlumuz Yiğitcan ve eşi artık kızımız Melis gelecek. Neredeyse beş aydır yüz yüze gelemiyoruz salgın nedeniyle. Epeyce sebze meyve aldık. Ege’nin bereketi, tezgahlarda boy atmış! Bizi çağırıyor. Uyuyoruz. Özlemle, sevgiyle.

Aylar sonra İLK KUCAKLAŞMA / 6 Ağustos Perşembe

Öğleden sonra Yiğitcan+Melis geldi yeni aldıkları mavi Subaru’ları ile. Kucaklaştık doyasıya. Taa salgın başladığından beri ilk kez bir araya geliyoruz, İLK KEZ KUCAKLAŞIYORUZ. Bir arada, biz bize rahatça konuşabileceğiz. Hasretiz aylardır. Görüntülü telefonla olmuyor.

“Uzak Dağ Çiçekler”ni bitirdim / 7 Ağustos Cuma

Kayaköylü yazar arkadaşım Ayhan Dayan‘ın son yapıtı “Uzak Dağ Çiçekleri” adlı romanını bitirdim. Temmuzun 25’inde başlamıştım okumaya. Romanı ya her gün aralıksız okumalıyım ya da bir çırpıda elime aldığımda bitirmeliyim. Bu kez soluklana soluklana gerçekleşti. Tanıtımı için duygularımın, izlenimlerimin, çağrıştırdıklarının biraz demlenmesi gerek.

“Yiiin Gâri” pazarı aynı / 8 Ağustos Cumartesi

İlk pazar alışverişi mahallemizde. “Yiiin Gâri” pazarı aynı. Yine sabahtan pahalı ama alıcısı, yerli zengin turistler çünkü bir tane olsun yabancı turist yok! Oteller kapalı. Salgın, turizmi çok kötü vurdu. Yoksa ortalık turist kaynardı şimdilerde. İkindiye doğru az ucuzluyor. Çoğunluk bu zamanı kolluyor. Tam da tezgahlar kapanırken/toplanırken biraz daha ucuzluyor. Örneğin; 12 liralık bölce, 10 lira oluyor! Pek de ahım şahım bir indirim yok!

Çocuk ve Savaş / 9 Ağustos Pazar

Diyarbakır Barosu, “sosyal medyada bazı çocukların PKK’ye katıldıklarına dair paylaşılan videoya ilişkin” açıklama yapıp “Derhal serbest bırakılmalı” demiş. Yüreğim öyle acıdı ki! Çocuk ve savaş, yan yana gelmemesi gereken iki sözcük.

“Sevgi Tepesi” hâlâ peşkeş çekiliyor! / 10 Ağustos Pazartesi

Giden AKP’li Belediye Başkanı, “Sevgi Tepesi”ni bir işletmeciye peşkeş çekmişti. Uzun süreliymiş. Çıkartılamıyor. Mahkemedeymiş. Halkın malı, birkaç ayrıcalıklı kişiye kâr kapısı olmaya devam ediyor. Topu 5 liradan dondurma satılıyor. İlk ve son kez yedik!

Sahilde ilk yürüyüş / 11 Ağustos Salı

İki yıl sonra sahilde yaklaşık iki saati bulan bir yürüyüş yaptım. İyotu yakından, hem de doyasıya aldım. Nefesim açıldı. Kaslarım güçlendi. Eşim Safire de doğal olarak meraklanmış.

Su arıtmamız takıldı / 12 Ağustos Çarşamba

ÇÖZÜM AİLESİ’nin yardımıyla su arıtmamızı taktırdık. Aynı şirketle sözleştik. 1000 TL ödedik. 200 TL kârımız oldu. Sorun kökten çözüldü. Çaydanlığın dibine kireç sıvanmıyacak!

Yazabilirim artık / 13 Ağustos Perşembe

Ev içinde düzenleme yaptık. Bilgisayarı, yazıcıyı alt kata taşıdık. Yazmaya başlayabilirim.

Mutluyum!

İki yıldır süren mücadeleden başarıyla çıktım. Sağlığıma kavuştum. Fiziksel ve ruhsal olarak dinginim. Rahatım. Bu, kiloma da yansıdı. 49 kiloya düşmüştüm geçen yıl. Şimdilerde 70’e yakınım ama daha fazla almamam gerek! Doktorumun uyarısını tutmak gerek!

İlle de eşek zeytini!

Yunancası “kalamata”, Türkçesi “eşek zeytini.” Geçenlerde Germencikli bir köylü kadından 5 kg birden aldık. Kendi yapımı. Tadı yerinde. İlle de eşek zeytini olcek! Etli etli yiyeceğim. Başkası, çoğunluk kabuk oluyor. Doyurmuyor beni. Zeytini köylüden almalısınız! O kazansın!

Ağaçlarımız / 14 Ağustos Cuma

İncirden üç günde bir lap topluyoruz. Toplam dört eve eşit biçimde dağıtıyoruz. Yetiyor. Bir buçuk zeytin ağacımızda ürün var. Yenidünya, artık başını kurtardı. Yukarıya doğru uzuyor. Limonda iki tanecik var. Mandalina dolum döküm. Sürekli yeşil kalsınlar, meyveleri sulu olsun diye ihmal etmiyorum. Üç günde bir suluyorum. Sıcaklar kötü etkilemesin.

Sahilimiz Suriyelilerin işgali altında

İzmir’den geliyorlar. Suriyeli kaçgınlar. Yurdunu savunmayanlar! Hepsi genç. Taşı sıksan suyunu çıkarır. Yanlarında nargileleri var. Bu gece sahilde yiyecek-içecek-yüzecek-nargileleriyle kafaları bulacaklar. Bulundukları yerden pazar akşama doğru ayrılacaklar. Aylıkları devletten. Sağlık ücretsiz. Belediyemiz süt bile veriyor. İnsanlık namına! Sahilimizde işgal yaşanıyor. Kaçgın bunlar! Kendi vatanına hayrı olmayanın bana mı hayrı olacak? Avrupa niye kapıları kapattı? Sorunu yaratan onlar. Çözümü de bulsunlar!

“Olumlu” eleştiri aldım / 15 Ağustos Cumartesi

Yazar dostumuz Aysel Korkut, “Küçükmenderes’ten Yankılanan Çığlıklar” adlı kitap taslağımı titizlikle okudu. İzlenimleri “Olumlu”ydu. Eleştiri ve önerileriyle güçlendim. Eksiklerimi gidereceğim. Haftada bir yazdığı www.ajansbakircay.com sitesinde “İki Kitap” başlığı altında yayımladı. Cesaretim arttı. Güvenim yükseldi. Mutluyum!

“En iyisini sen bilirsin!” / 16 Ağustos Pazar

Eğer sizinle görüş ve planlarını paylaşan, önerilerinizi dinleyen ama sonrasında yine kendi bildiğini yapan kim olursa olsun şunu söylemelisiniz:”En iyisini sen bilirsin!” çünkü bu kişiler eleştiriden yararlanmayan, hep kendi doğrularını uygulayan kişilerdir. Benden söylemesi!

SÜRECEK

Bakmadan Geçme