“Oyunuza değil sorunlarınıza talibiz”

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği “Türkiye Muhtarlar Buluşması”nda muhtarların yerel siyaset yapma sürecinde karşılaştığı sorunlar belirlendi ve çözüm önerileri geliştirildi. Türkiye’nin her ilinden muhtarın bir araya geldiği buluşmanın değerlendirme toplantısı Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılımıyla Fuar İzmir’de yapıldı.

Buluşmaya İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Ardahan Belediye Başkanı Faruk Demir, CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, CHP PM Üyesi Rıfat Nalbantoğlu ve Devrim Barış Çelik, CHP İzmir Milletvekilleri Ednan Arslan, Mahir Polat, Atilla Sertel, Bedri Serter, Murat Bakan, Özcan Purçu, Kani Beko, Tuncay Özkan, Tacettin Bayır, İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Mustafa Özuslu, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel ilçe belediye başkanları, İzmir Büyükşehir Belediyesi bürokratları, meclis üyeleri, parti üyeleri ve yaklaşık 2000 muhtar katıldı.

“Demokrasi çarkının iyi çalışması lazım”

Türkiye Muhtarlar Buluşması’nda konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Ben sizin oyunuza talip değilim. Ben sizin sorunlarınızı çözmeye talibim” dedi. Gittiği illerde mutlaka muhtarla toplantı yaptığını belirten Kılıçdaroğlu, “Biz yeni bir şeyler yapmak zorundayız. Kavga etmeden, ayrışmadan, bölünmeden, saat gibi çalışarak ülkemizi inşa etmek zorundayız. Bazen kolunuzda saat taşırsınız. Arka kapağında mekanizma görürsünüz. Her bir çark, kendi görevini yapar ve 24 saati bildirir. O çark iyi çalışmazsa zamanı doğru öğrenemeyiz. Demokrasi çarkının iyi çalışması lazım. Bu çarkın en büyük halkasını muhtarlar oluşturuyor çünkü siz seçimle geliyorsunuz” diye konuştu.

“Muhtarların bütçesi olmalı”

Muhtarların sorunlarına yönelik çözüm önerilerini sıralayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Akademisyenlerimiz tarafından muhtarlık kurumunun tarihçesi anlatıldı ama bu kurum ne kadar değerli, siyaset bu kuruma yeterli desteği ve önemi veriyor mu? Bunu aklınızda tutun. Sizin adınıza söyleyeyim; değeri de önemi de vermiyor. ‘Muhtarlar değerlidir’ deyip alkışlarsak bunun altı boştur. ‘Muhtarlar vazgeçilmez’ dersek bunun da altı boştur. 82 kanun, tüzük, yönetmelik ve maddelerde muhtar adı geçer. Temel muhtarlık kanunu yok. Temel muhtarlık kanununa ihtiyacımız var. Bunu yaptık. 105 maddeden oluşan kanun taslağını hazırladık. İlgili kuruluşlara gönderdik. ‘Bakın ve bize dönüş yapın’ dedik.

Seçim olur, sizlerin birleşik oy pusulanız yok. Girersiniz kabine, beğenmediğinizin pusulasını cebinize koyarsınız, sonra pusula yok ortada. Bu, siyaset kurumunun muhtarlığa değer vermediğinin göstergesidir. Muhtarlık kurumuna değer veriyorsanız birleşik oy pusulasının olması lazım. Belediyelerin binaları vardır. Muhtarların büyük kısmının ya binası yoktur ya derme çatmadır ya da kiralıktır. Bizim bağlı belediyelerimiz tek tip muhtarlık yeri yaptı ve teslim etti. Bunu da hafızanızın bir yerinde tutun. Sizin bir bütçeniz yok çünkü siyaset kavramı size önem vermiyor. Bir bütçenizin olması lazım. Bütçe, aynı zamanda denetim demektir.”

“Dersimize iyi çalışıyoruz”

Sadece muhtarlık kurumunu değil belediyeleri de güçlendirmek istediklerinin altını çizen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bize ‘Muhtarlara parayı nereden vereceksiniz?’ diyorlar. Mahallelerde emlak vergisi alınıyor. Yüzde 1-2’si muhtarlara tahsis edilse ayıp mı olur, günah mı olur? Biz sadece muhtarlık kurumu değil, belediyeyi de güçlendirmek istiyoruz. Gelişmiş ülkelerde yerel vergileri yerel yönetimler alır. Hem kaynak vermiyorsunuz hem ‘sorunu çöz’ diyorsunuz. Dersimize iyi çalışıyoruz. Türkiye’yi adaletle, birikimle yönetmeye talibiz. Köy tüzel kişilikleri, mahalleye dönüştürüldü ama hâlâ köy. Malına, mülküne el koydular. Onları iade edeceğiz. ‘Bir bütçe olsun’ dedim. Fakir bir aile sorunla karşılaşıyorsa o aileye muhtar o bütçeden yardım eder. Sosyal yardımları politik amaçlarla değil, muhtarlık aracılığı ile dağıtmak lazım. Sosyal yardımı muhtar dağıtacak.”

Muhtarın politik kimliği olmadığının altını çizen Kılıçdaroğlu, “Her muhtar, kendi mahallesinde bir karar alınacaksa o meclise katılıp söz ve karar sahibi olacak. Demokrasi, katılımcılıktır. Muhtarlık, kamu görevi olarak sayılmıyor. Belediye başkanları, muhtarlarla ortak proje yapamaz. Kanunun değişmesi lazım. Muhtarlığın bir kamu kurumu olarak görülmesi lazım. Türkiye’de muhtarlar birliği yok. Çok parçalı bir yapınız var. Politik olarak ayrıştığınız için politikacılar sizin bu durumunuzu kullanıyor. Ben, sizin oyunuza talip değilim. Ben, sizin sorunlarınızı çözmeye talibim.

Gittiğim yerde mutlaka muhtarlarla toplantı yaparım. Ülkenin içerisinde olduğu durumu biliyorsunuz. Aile içerisinde dostlarla, tarlada ve mahallede arkadaşlarla konuşuyoruz. Biz, yeni bir şeyler yapmak zorundayız. Kavga etmeden, ayrışmadan dakik bir saat gibi çalışarak ülkemizi inşa etmek zorundayız. Türkiye’de geldiğimiz nokta, demokrasi çarkının iyi çalışmasıdır. Bu çarkın en önemli noktası muhtarlardır. Siz seçimle geliyorsunuz. Bir yüz yılı devirdik. 2023’ten sonra ikinci yüzyıla başlayacağız. İkinci yüzyıla başlarken bu ülkede huzurun gelmesi, kalkınmanın olmasını istiyoruz. Elbette ki düşünceler farklı olabilir. Hepimizin bayrak ve vatan aşkı kaçınılmazdır. Bu bayrağın altında huzur içerisinde yaşamak istiyoruz” dedi.

“Muhtar, bekçi ve nöbetçi olmamalıdır”

Türkiye’nin adaletli, ahlakla, bilgiyle, birikimle yönetilmesi gerektiğinin altını önemle çizen Kılıçdaroğlu, “Kendi hakkınıza sahip çıkın. İkinci bir yüzyıla giriyoruz. Barış içerisinde büyümek lazım, çatışarak ve karalayarak değil. Devlet, soyulacak organ değildir. Halk için, adalet için çalışır. Sosyal devletin amacı budur zaten. Size ödenek veriyor. Hastalanıldığı zaman ödenek kesilir. Size maaş verilmesi gerek. Muhtar; karakolun bekçisi, postanenin nöbetçisi olmamalıdır. Muhtar onuru, şerefiyle seçilmiştir. Mülakat kaldırılacak. Kimin ne hakkıysa hakkını teslim edeceğiz” şeklinde konuştu.

“Geleceğin anlayışı burada şekillenecek”

Türkiye’nin muhtarlarını halkın vicdanı olarak gördüklerinin altını çizen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Muhtarlık müessesesi, bir vicdan örgütlenmesi olan demokrasinin kilit taşıdır. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı için muhtarlık kurumuna dair iade-i itibar politikasını çok somut olarak tarif etmektedir. Bu politikanın gereğini yerine getirmek için merkezi yönetimin yanında yerel yönetimlere de çok büyük sorumluluklar düşüyor. Bu nedenle İzmir Büyükşehir Belediyesi, geleceğin Türkiye’sindeki muhtarlık anlayışını şimdiden ete kemiğe büründürmek için var gücüyle çalışıyor. Bugünkü buluşmamız, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun tüm Türkiye için tarif ettiği muhtarlık politikasını İzmir’de uygulama kararlılığımızın bir sonucudur” diye konuştu.

“Çalışmalarımızı eşgüdüm içinde yürütüyoruz”

İzmir’in 30 ilçesinde muhtarların tamamıyla verimli bir çalışma yürüttüklerini belirten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Muhtarlarımız, bizim icraat rehberimiz. İzmir’de yürüttüğümüz tüm çalışmaların yaşam bulmasında muhtarlarımızın talep, görüş ve önerileri Belediyemize yol gösteriyor.

Göreve geldiğim gün, ilk iş olarak İzmir’de en düşük oy aldığım köye, Kiraz’ın Dokuzlar köyüne gitmiştim. Orada köy muhtarımızın ve vatandaşlarımızın isteklerini dinledim. O gün İzmir’in tüm muhtarlarıyla düzenli buluşma kararı aldım. Nisan 2019’dan bu yana İzmir’in otuz ilçesini ziyaret ederek en merkezi mahalleden en uzak köyümüze kadar ilimizin tüm muhtarları ile yüz yüze görüştüm ve her birinin dertlerini dinledim. Muhtarlarımızla buluşmaların ışığında merkez mahallelerimizde çalışan bir ‘Acil Çözüm Ekibi’ kurduk. Bu ekibimiz, ekonomik açıdan dezavantajlı mahallelerimizin sorunlarını süratle çözüme kavuşturuyor. Köylerimiz içinse çiftçilerimizin üretim desenini belgeleyen bir ‘Kırsal Saha Ekibi’ oluşturduk. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin alım garantisi programını, bu çalışmanın sonuçlarına göre belirliyor, böylelikle en yoksul üreticilerimizi hızla destek kapsamına alıyoruz. Tüm bu çalışmalarımızı değerli muhtarlarımızla eşgüdüm içinde yürütüyoruz” ifadelerini kullandı.

“Köylerin kapatılmasına karşı mücadele ettik”

Başlattıkları “Seyyar Makam” uygulaması hakkında da bilgi veren Başkan Soyer, “Bu uygulamayı muhtarlarımızla kurduğumuz bağı güçlendirmek için başlattık. Seyyar Makam sayesinde mahallelerimizi ilgili bürokratlarımızla ziyaret ediyor, sorunları yerinde görüyor, çözümleri doğrudan ve zaman kaybetmeden üretiyoruz. 2013 yılında Cumhuriyet tarihimizin en talihsiz kararlarından biri verildi. 16 bin köy kapatıldı ve mahalleye dönüştürüldü. Köylerin mallarına bir gecede el kondu. Bu durum, aynı zamanda Türkiye tarımına vurulan en büyük darbe oldu. Bu durumun Türkiye’ye vereceği zararı o daha günden görmüş ve ‘Geleceğin Köyleri’ adlı bir hareketin kıvılcımını yakmıştık.

O yıl Seferihisar Teos Antik Kenti Tarihi Parlamentosu’nda yüzlerce köy muhtarıyla bir araya gelerek köylerin kapatılmasına karşı mücadelemizi başlattık. Şunu söyledik: ‘Köyler, mahalle haline gelmemeli. Böyle olursa Türkiye tarımı çöker.’ Yazık ki haklı çıktık. Yasanın çıktığı günden bu yana, Türkiye tarımı hiç kimsenin inkar edemeyeceği bir düzeyde zarar gördü. İzmir’de bu büyük adaletsizliğe son vererek, yoksulluk ve kuraklıkla mücadele etmek için tüm Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu yeni bir tarım politikası oluşturduk. İzmir Tarımı ile başka bir tarımın nasıl olabileceğini tarif ediyor ve bunu muhtarlarımızla birlikte adım adım uyguluyoruz” şeklinde konuştu.

Samime Sarayköy

“Oyunuza değil sorunlarınıza talibiz”

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir