Öteki ders
Biraz çekiştiriyorsunuz tuttuğunuz uçtan. Çekiyorsunuz kendinize doğru, geliyor. Birikiyor önünüzde çektiğiniz kısım. Sol elinizin dört parmağını...
Biraz çekiştiriyorsunuz tuttuğunuz uçtan. Çekiyorsunuz kendinize doğru, geliyor. Birikiyor önünüzde çektiğiniz kısım.
Sol elinizin dört parmağını birleştiriyorsunuz, üzerine sarıyorsunuz. Sardıkça parmaklarınız kapanmaya başlıyor. Sağ elinizle de çekmeye devam ediyorsunuz. Bir yerlerde bir şeyler sökülüyor olmalı. Siz çekiyorsunuz, o gelmeye devam ediyor.
Parmaklarınız üzerinde birikmiş olanı, özenle dağıtmadan çıkarıyorsunuz. Sonra üzerine sarmaya devam. Elinizi dolduran bir top oluşuyor önce. Ardından her dolanışınızda büyüyor. Her seferinde biraz daha, biraz daha büyüyor.
Çekmeye ve dolamaya devam etseniz bir süre sonra top, elinizde tutabileceğinizden daha büyük, devasa bir şeye dönüşecek. Ve yeni çektiklerinizi onun üzerine sarmaya gücünüz yetmeyecek.
Yaşam böyle.
Bir şeyi fark ediyorsunuz yaşamın bir anında. Ucundan çekiyorsunuz. O da ne?
Bitmiyor. Sonrası gelen gelene. Her şey çok ince, çoğu zaman da görüp idrak edemediğimiz bağlarla birbirine bağlı. Biz, sadece tuttuğumuz kısmı anlamaya çalışıyoruz. Hoş, pek de anladığımız söylenemez ya. Neyse.
Yaşam ve olaylar. Bir sebep sonuç zinciri aslında. Bir olayın sebebi, başka bir olayın sonucu. Sonuç olarak değerlendirdiklerimiz de başka başka olayların sebebi.
Bundandır pek çok şeyi bir bütün olarak algılamak önemli.
Bir insanın konuşması…
Aldığı eğitimin, kültürün bir parçası. Davranışları, gidip gördüğü yerler, birlikte zaman geçirdiği insanlar.
Daha iyi anlamak için daha kapsamlı bakabilmek gerek, çok pencereden görmek. Bir tek kapıyı kullanmamak gerek dışarıyı görmek için. Sağlık ve umutla.
Bir şiirle noktalayalım sözü.
bahardan toplayıp papatyaları
umudun ipine dizerdik
hesapsız
varsıldık
güçlüydük
yarına varma telaşındaydı
ayaklarımız
o vakitler başka türlüsü yoktu
özlemlerin…
pamuk helva renginde
bir tebessüm gibi çatlardı günler
kabuğu dardı
bekleyişlerin
gün hep artardı gecelerden
o vakitler
başka türlüsü yoktu
ayrılıkların…
bir renk
bir koku
bir ürpertiydi her şey
özlerdin
türküler söylerdin gecelere
mavi kanatlı bir kuş gibi
yüreğime konardı sesin
o vakitler
başka türlüsü yoktu
sevmelerin.
şiir
çıplak ayaklı
elleri çamur
çocuktu bahçemizde
ya kumdan kaleler yapardı
ya kağıttan gemiler
o vakitler
başka türlüsü yoktu sevmelerin.
Bakmadan Geçme





