ÖLEN GERİ GELMİYOR MAALESEF

Suç işlendikten sonra suçluyu yakalayıp cezalandırmak tamam da önemli olan suç işlenmeden önce suçluyu işleyeceği suçu...

Suç işlendikten sonra suçluyu yakalayıp cezalandırmak tamam da; önemli olan suç işlenmeden önce suçluyu işleyeceği suçu işlemekten caydırmaktır. Çünkü suçlular yakalansa da ölen bir daha geri gelmiyor maalesef. Önemli olan, suçun önüne geçebilmek ve suç oluşmadan suça zemin hazırlayan nedenleri ortadan kaldırmak. Suçun nedenlerinin önüne geçilmesine değil de sonuçlarının çözümüne daha fazla önem verirsek vay bizim halimize. Bu şekilde suç, hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelecektir.

Caydırıcı önlemler nelerdir? Güvenlik kamerası takılması, açılması zor çelik kapıların takılması, polislerin sürekli çevrede dolaşması gibi önlemler alınması caydırıcı önlemdir. Suç işleyemeye meyilli veya suç işlemeyi düşünen kişiler bunlara çok dikkat ederler. Örneğin güvenlik kamerası olan bir otoparkta gerçekleşen hırsızlık vakaları güvenlik kamerası olmayan bir otoparka göre daha az olacaktır. Hırsızın önüne çıkarılan her engel onu daha az engellerin olduğu yerlere yöneltecektir. Suçlulara ne kadar az alan bırakırsak suçu o derece önlemiş oluruz.

Suça karşı caydırıcı önlemler alamazsak Ceylin’in öldürülmesi olayında olduğu gibi böyle gün ortasında çocuklarımızın kaçırılmasının hiçbir zaman önüne geçemeyiz. Ondan sonra paranoyak bir toplum haline gelir ve çocuklarımız için evlerimizi hapishaneler haline getiririz.

Ödemiş ilçesinde hiçbir parkta güvenlik kamerası görmedim. Çocuklarımızın oynadıkları parklarda mutlaka güvenlik kameraları olmalı. Yaptığımız parklarla övündüğümüz kadar parklara taktığımız kameralarla da övünen bir toplum haline gelmeliyiz. Böylelikle vatandaşlara, ‘Sizin ve sizin en çok değer verdiğiniz evlatlarınızın güvenliğini de düşünüyoruz’ mesajını vermiş oluruz. Bu önlemlerden sonra çocuğumuz parkta veya sokakta oynarken gözümüz arkamızda kalmaz en azından.

Ceylin’in kaçırılması olayında olduğu gibi suçun anında basına yansıması ne kadar doğru? Bu durumun suçlu üzerinde yaratacağı etki iyi okunmalı. Köşeye sıkıştırıldığını anlayan suçlu neler yapmaz ki? Kaçırdığı kişiyi de kendini de öldürebilir mesela. Bir akrebin yanan alev çemberinin ortasına konması gibi. Oysa bir avcı, avını ürkütmeden ona yaklaşır ve avını yakalar. Ben, sade bir vatandaş olarak bu olayın iyi yönetilmediğini düşünüyorum. Olay, basına ve sosyal medyaya yansıtılarak küçük kızın hayatı tehlikeye atılmıştır. Ölüm zamanını net olarak bilemediğimiz için bu konuda doğru tahminde bulunmak zor şimdilik.

Eğer ki bir toplumda insanlar, kamu kurumlarına girmekten korkuyorsa orada suçla mücadelede çok fazla şey beklememek gerekir. Özellikle birebir suçla mücadele eden kurumlarda halkla ilişkilere gereken önem verilmelidir. İnsanlar, memurlarla arkadaş gibi olmalıdır. Şüphelendikleri her hususu onlarla paylaşabilmeli ve paylaştıkları her şey kayıt altına alınmalıdır. Çünkü herkes, karşılaştığı sorunları kendini en iyi şekilde ifade edebileceği kişiye anlatır. Korktuğu bir kişiye bırakın derdimizi açmak, mümkünse karşılaşmak bile istemeyiz. O nedenle suçla mücadelede etkin kurumlarda, halkla korku temelli değil de sevgi temelli bir iletişim ortamı oluşturulabilmelidir. Üniformadan sadece suçlular korkmalı, aksine işinde gücünde olan masum normal vatandaş üniformaya sıcaklık ve yakınlık duymalıdır.

Bazı TV kanallarında birisi elinde çantayla kaçarken kimsenin olaya müdahale etmediğinden dem vurularak vatandaşların duyarsızlığından bahsedilmektedir ancak vatandaşı duyarsızlığa iten nedenler irdelenmemektedir. Suçsuz olduğu bilindiği halde kendini ifade etmek zorunda bırakılan insanların olduğu bir yerde bazen duyarsız olmak, kişiler için daha güvenli algılanmaktadır.

Bu en son olaydan sonra hiçbir ebeveynin çocuğunu tek başına, rahatça sokağa bırakabileceklerini düşünmüyorum açıkçası. Çünkü kötü bir şey olduktan sonra hiçbir şeyin kıymeti yok; ölen bir daha geri gelmiyor maalesef.

Bakmadan Geçme