Okur musun, izler misin!

IPSOS adlı bir araştırma şirketinin her yıl yaptığı Türkiye Barometresi araştırmasına göre Türkiye'deki dizi izlenme oranları...

IPSOS adlı bir araştırma şirketinin her yıl yaptığı Türkiye Barometresi araştırmasına göre Türkiye’deki dizi izlenme oranları şöyle imiş: Yüzde 11’le ilk sırada Çukur, yüzde 7 ile Arka Sokaklar ve Avlu. Ardından da ‘Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ ile ‘Bir Zamanlar Çukurova’ geliyormuş.

İnanın hangi kanallarda yayınlandıklarını bilmiyorum.

**

‘Türk Halkının Kitapla İmtihanı’ adlı rapora göre de dünyada en fazla kitap okuyan ülkelerin başında, yüzde 21 ile Fransa ve İngiltere bulunuyormuş. Türkiye ise yüzde 0,1’lik kitap okuma oranıyla 86’ncı sırada yer alıyormuş.

Basında yer alan haberlere göre Demokrasi ve Eğitim Stratejik Araştırmalar Merkezi (DESAM) Türk halkının kitap okuma alışkanlığını masaya yatırmış. DESAM’ın ‘Türk Halkının Kitapla İmtihanı’ isimli raporuna göre dünyada en fazla kitap okuyan ülkelerin başında, yüzde 21 ile Fransa ve İngiltere varmış. Ardından, yüzde 14 ile Japonya geliyormuş. ABD’de bu oran yüzde 12 olarak göze çarparken İspanya’da yüzde 9 imiş. Türkiye ise yüzde 0,1’lik kitap okuma oranıyla 86’ncı sırada yer almış.

Türkiye’de en çok kitap okuma oranıyla Ankara birinci sırada yer alırken Urfa sonuncu sırada yer almış.

Şimdi gelelim bu yüzde 0,1’in ne tür kitap okuduklarına.

Türkiye’de kitap okuyan bu 0,1’in yüzde 45’i aşk, yüzde 43’ü dini, geriye kalan yüzde 12’si de masal, fıkra, siyaset, kişisel gelişim kitapları okuyormuş.

**

Onlar bilmiyorlar ki Türkiye’de facebook ve whatsap okunor da kimse farkında değil!

Sanıyorum bilmeyen yoktur ama ben yine de açıklayayım. Facebook ve whatsap, bilgisayar ve cep telefonu ekranlarından okunabilen mesajlaşma ağırlıklı e-sosyal medya ortamlarıdır.

Geçen gün hastane kafeteryasında beklerken yanıma benden üç-beş yaş büyük olduğunu tahmin ettiğim biri oturdu. Cep telefonumu karıştırıyordum. İzin alıp otururken, biraz imalı bakışlarla ‘aferin’ dedi. Köylü olduğu belli idi.

“Neden?” dedim! “Bu yaşta telefonla oynuyorsun” dedi. Oysa ben bir makale okuyordum. Başımda kasketim vardı. Aldırış etmeden, ‘Bunun için çok mu yaşlıyım!’ dedim. Yine “aferim, aferim” dedi alaycı bir gülümseme ile. O ara oğlum geldi ve ben “Hoşça kal, kendine iyi bak!” deyip yanından ayrıldım.

Twitter ve İnstagram gibi başka mecralar da var ama en çok parmak oynatılan ortam facebook gibi geliyor bana.

Ardından whatsap… İlk önceleri benim de ilgimi çekiyordu ama kullanmasını bilmeyince kimi zaman grup yazışmaları insanı bezdiriyor. Yeni bir gruba alındımda ‘eyvah’ diyorum.

Örneğin 40 kişilik bir grup var. Biri günaydın yazdı mı ardından 10-15 kişi günaydın.

Hele ‘hayırlı cumalar’ dilekleri…

Bilgilenme ve haberleşme amacıyla kullanıldığında yararlı bir ortam. Fakat gruplardaki insanlar boş kalıp habire ıvır zıvır şeyler yazdılar mı artık iflah olmaz… İkide bir bakar durursunuz!

Konuyla ilgili yazılacak çok şey var da girmeyelim şimdi…

İşte bu yüzden karşılıklı konuşamıyor, birbirimizi dikkatlice dinleyemiyor ve bir kitaba odaklanamıyoruz.

Tv’lerde de benzeri çeldirici görseller çıkıyor. Yok SON DAKİKA idi yok CANLI YAYIN idi falan derken bir filmi veya programı şöyle keyiflice izleyemiyorsunuz. Habire alttan yazılar kayıyor.

Büyük bir işgücü kaybı var…

Dizilerse tam bir felaket.

Silahlar patlıyor… İnsanlar nerdeyse dudak dudağa konuşuyor… Entrikalar birbirini izliyor…

Şöyle işinde gücünde insanların basit hayatları işlenmiyor. Karakterler gerçeküstü…

Çukur… Mahalle çeteleri… Hangi genç üstteki fotoya bakıp da özenmez ki!

Başta sorduk: Okur musun, izler misin!

Yoksa boştagezer mi olduk!

Bakmadan Geçme