Okuduğunu getir, başkası da okusun
İnsan yıkandıkça bedenini yenilese de beynini ancak gezdikçe ve okudukça yenileyebilir. Bu bağlamda yenilenmeyi yani ruhen...
İnsan yıkandıkça bedenini yenilese de beynini ancak gezdikçe ve okudukça yenileyebilir. Bu bağlamda yenilenmeyi yani ruhen yenilenmeyi çok önemsiyorum. Bu nedenle her fırsatta yola çıkmayı, yeni yerler ve insanlar tanımayı isterim. Bunu yaparken de yanımda bir kitabım olsun isterim.
Bugün birçok alanda -özellikle eğitim alanında- ülkeler sıralamasında fersah fersah geriye düşmüşsek bunun en önemli nedenlerinden biri de okumayı önemsemeyen, okuma ve anlama yerine ezber bilgiyle ölçme değerlendirme yapan bir eğitim sistemidir. Bu gerçeği bilen pek çok aydın, yazar ve çizerin devletin yapmadığını özel girişimleriyle kapatmaya çalıştığı da bir gerçektir.
Kimi yerlerde sayıları az da olsa okuma grupları, kimi yerlerde levhasında “kıraathane” yazan oyunevlerinde az da olsa okuma köşeleri açarak okur sayısını artırmaya çalışıyor. Öğrencilik yıllarımızda dönem ödevi olarak edebiyat ve Türkçe öğretmenlerimizin seçtiği romanları okur ve özetini çıkarır böylece not alırdık. İlerleyen zamanlarda bu okuma ödevleri, internetin yaygınlaşmasıyla ödev sitelerince yerine getirilir oldu. Buralardaki hazır roman özetleri, öğrencileri okumak yerine hırsızlığı özendirdi maalesef. Ödev, işlevini böylece yitirdi.
Kitap okuma oranları birçok geri kalmış ülke sıralamasıyla anılan bir ülke olduk. Oysa köy enstitüleri ve ardılı olan öğretmen okullarında okumaya gereken önem verilirdi. Bu okul mezunları arasında kendini yetiştiren pek çok yazar ve şair ünlerini ülke sınırları dışına taşırabildiler.
Oysa bugün okullarda yazar ve şair ağırlamak, okul yönetimleri için ateşten bir gömlek oldu! Koltuğa birilerinin himmetiyle ya da sendika rozetiyle gelenler, biat ettikleri büyüklerine şirin gözükmek adına okul kapısından içeri yazar ve şairin gölgesinin bile girmesine izin vermemektedirler. Hatta biraz daha ileri gideyim; öğrenciler arasında para ödüllü edebiyat yarışmalarını duyurularına bile izin vermeyerek Türk edebiyatına büyük katkı sağlamaktadırlar!
Bu durumda devletin kitaptan uzak tutmaya çalıştığı, sorgulamayan bir kuşak yetişmesine önem verdiği günümüzde biz ne yapabiliriz?
Elbette bu kötü gidişe dur demenin yolları aranmalı, arayanlara destek olunmalıdır.
Çünkü bu ülkenin geleceği ancak okuyan, sorgulayan ve düşündüğünü açıkça ifade edebilen bir gençlikle olasıdır. Her türlü engeli aşmanın yolu, elbette yine kitaplarla olacaktır. Bunun bir yolu da geçim sıkıntısı içindeki öğrenci kitlesinin yanı sıra kitap okumayı alışkanlık edinen insanlarımızla okuduğumuz kitapları paylaşmak olmalıdır. Kitap satın alan ve onu gerçek anlamda okuyan birçok arkadaşımızın da bu düşünceye sahip çıkacaklarına inanıyorum.
Bu işin kolay bir yolu olarak yazımın başlığını oluşturan: “OKUDUĞUNU GETİR, BAŞKASI DA OKUSUN!” sloganıyla gençlerin yoğun olarak vakit geçirdikleri mekanlarda oluşturacağımız küçük kütüphaneler yaparsak hedef kitleye rahatça ulaşabiliriz diye umut ediyorum.
Bu küçük kütüphanelerin yapımında kentimize hizmet veren Ticaret Odası, Ticaret Borsası ya da esnaf odaları ilgi gösterip destek olurlarsa büyük bir toplumsal hizmeti de yerine getirmiş olacaklardır. Ayrıca Küçük Menderes’i internet üzerinden izleyen dışarıdaki Ödemişlilerin de bu okuma kampanyasına maddi ve manevi destek olacaklarına inanıyorum.
Öneri benden, gerçekleştirmesi ise elbirliğiyle… Haydi Ödemiş! Okuduğunu getirmeye var mısın?
Bakmadan Geçme





