Ödemiş’teki tarihi binalar-2

Bakmasını bildiğinizde görebileceklerinizin sınırı yoktur. Sadece gözlerinizle değil, bütün tecrübelerinizle ve ruhunuzla bakarsınız aslında. Ruhumla ve...

Bakmasını bildiğinizde görebileceklerinizin sınırı yoktur. Sadece gözlerinizle değil, bütün tecrübelerinizle ve ruhunuzla bakarsınız aslında. Ruhumla ve edinmiş olduğum tecrübelerle bakıyorum ben de etrafıma. Şu geçtiğim sokakların dili olsa da konuşsa. Gelip geçeni anlatsa bir bir… Bütün bu hislerle dolup taşarken gelivermişim Eski Otogar’ın önüne.

Bir zamanlar şehrin dışında olsun diyerek yapılan şehir otogarı, bugün şehrin göbeğinde. Aslında çok daha farklı bir yer planlanmış. Şu anda “Kent Park” diye bilinen, eski belediye binasının yer aldığı alan seçilmiş otogar yapılması için. Dönemin belediye meclisinde, “Çocuk Parkı” olarak kullanılan “Kent Park” diye bildiğimiz alan, “Şehrin ortasında otogar olmasın” gerekçesiyle kabul görmeyince şehrin dışında -yani bugün bulunduğu yerde- inşaatı başlamış.

Bugün hepimizin bildiği, yeni otogar yapılınca sadece köy otobüsleri için kullanılan Eski Otogar binasının inşaatı 1958-1959 yıllarında tamamlanmış. Bir otogardan çok derneklerin, dükkanların, gazino ve kahvehanenin yer aldığı ‘iş hanı’ niteliğinde bir bina burası. Üst katında “Yazlık Ulus Sineması” bile varmış fakat üst kata çıkmak için merdivenin kullanılmak zorunda olması, yeteri kadar talep görmesini engellemiş. Yaklaşık 350-400 kişilik kapasiteye sahip sinema salonu, ‘Özler’, ‘Zafer’ ve ‘Renk’ sinemalarının açılmasından sonra eski önemini yitirmiş.

Tarihin ruhunu damarlarımda hissedince kendime hakim olamayıp başlıyorum gözümde canlandırmaya. Bir Yeşilçam filmi vizyonda ve yazlık Ulus Sineması’nda gösterimde. İnsanlar, merak edip gelmişler. Nasıl merak etmesinler ki sinema onlar için muhteşem bir buluş. Çevre köylerden de gelenler olmuş. Çocuklar büyüklerinin ellerinden tutmuş, sinema salonuna gidiyorlar. Büfedeki abur cuburları görüp eziyet ediyorlar büyüklerine “Ben de istiyorum, bana da al!” diye. Film başlayana kadar ufak bir uğultu oluyor salonda. Sonra birden sessizlik, ışıklar kapanıyor ve sahnede merakla beklenen film…

Bir zaman makinesi olsa keşke ve ben, o zaman makinesi ile Ödemiş’in her dönemini ayrı ayrı ziyaret etsem. Dolaşsam sokak sokak… Dönemin insanları arasındaki ciddi, bir o kadar da tatlı samimiyeti izlesem… Yanlarına gidip sohbetlerini dinlesem… Ne güzel olurdu.

Duygusallığımı bir kenara bırakıp bu binanın bir otogar olduğunu hatırlıyorum yeniden. Şehrin ilk ve tek otogarı… Günde iki defa Ankara’ya , her saat başı da İzmir’e otobüs kalkarmış o zaman, tıpkı şimdiki gibi. Düşünüyorum da kim bilir ne ayrılıklara, ne kavuşmalara şahitlik etti yıllara meydan okuyan bu duvarlar. Kaç nesil asker uğurlandı buradan ya da kaç genç, sırf hayatını kazanmak için bir otobüse binip gitti. Nice sevincin, nice hüznün yaşandığı bu otogar, bugün sadece köylerine gitmek isteyen bireylerin uğrak mekanı. Eskiden sinema olarak hizmet veren kısmı ise bir şirkete ait ve kullanımda. Sadece alt katında bulunan kahvehane ve binanın içerisinde bulunan dernekler, hala hizmet vermeye devam ediyor.

Gezip gördüğüm tarihi binalarda en çok dikkatimi çeken, bina duvarlarında bir iki eski fotoğraftan başka hiçbir şey görmemekti. Bizim millet, okumayı pek sevmez lakin benim gibi tarihe ilgisi olanlar için söylemek istiyorum ki gezip gördüğüm tarihi binaların hiçbirisinde ‘Binanın Tarihçesi’ ile ilgili ufacık bir bilgi kırıntısına bile rastlamadım. Bu, beni biraz fazla üzdü. Bir pano olsa mesela ya da ufacık bir levha… Belki bir gün, tarihin karanlık sayfalarını merak edip aralamak isteyen olur.

Bakmadan Geçme