Ödemiş’in renkleri

Seine Nehri kıyısında duran bir adama albenili, çekici hoş cümlelerle bir şeyler satmaktadır. Söylediği her cümle,...

Seine Nehri kıyısında duran bir adama albenili, çekici hoş cümlelerle bir şeyler satmaktadır. Söylediği her cümle, etrafta büyük bir ilgi uyandırır. Önce üç beş kişi toplanır etrafına, üç beş, üç beş derken koskoca bir kalabalık sarıverir adamı.

Adam, anlatmaya devam etmektedir. Kalabalıktaki heyecan ve merak da doruk noktasına ulaşmıştır. Sonunda bir adam merakla ve heyecanla sorar:

“Bayım siz ne satıyorsunuz?”

Çok bekletmez adam. Hemen yanıtlar soruyu:

“Güneşi satıyorum.”

Her şehrin böyle insanlara ihtiyacı vardır. Güneşin varlığını, gökyüzünün varlığını, bir hayvanın, bir böceğin, bir çiçeğin varlığını fark ettirecek insanların bazen yaşam insanı öyle çok yorar ki bir şeylere yetişme telaşı, çevremizdeki pek çok şeyin varlığını unutturur bize.

Sevdiğimiz insanları unuturuz, onlara uğramaz oluruz.

Sevdiğimiz işleri unuturuz. Bu da mutsuzluğun kapısını aralar.

Oysaki yaşamı güzelleştiren, insanı güzelleştiren, doğayı güzelleştiren şey farkındalık ve sevgi değil midir?

Seine Nehri kıyısında güneşi satan adam gibi bir adam var buralarda.

“Sen beni ömrünce unutamazsın

Mektupları yırtıp attın diye mi?

Resimleri yırtıp attın diye mi?

Sen beni ömrünce unutamazsın.”

Sokak gümbür gümbür. Bakışlar meraklı. Ve bakışlarda birer soru imi.

“Kim bu adam?

Müslüm’ün çok popüler parçası, yerini bir başka arabesk şarkısına bırakıyor. Bir zamanlar gençler arasında çok bilinen ve çok dinlenen şarkılardan biri. Sesin yüksekliği yine aynı.

Sabahçı Kahvesi’yle devam ediyor…

“Sevgilim bak yine şafak söküyor

Bak yine sabah oluyor

Şimdi sen kim bilir ne duygulardasın

Sen rüyalar aleminde

Yeni aşklar arasında…”

İnsan ister sevsin ister sevmesin, ister tanısın ister tanımasın sokakta, yolda yaşama bu kadar bağlı yaşam sevinci bu kadar güçlü bir insanla karşılaşması ne güzel…

Müzik sesinin yüksekliğinden size ne kadar yakınlıkta olduğunu az çok çıkarabilirsiniz. Aşağı yukarı herkes onu tanır. Günün herhangi bir saatinde Ulus Meydanı civarında iseniz, arabasıyla uzaktan bir müzik sesi yaklaşıyor ise o geliyor demektir.

Yaklaştığında ona doğru bakarsanız, içten bir gülümsemeyle sizi selamlar.

Ben, onu geçen yıllarda tanımıştım. “Bir insanın varlığıyla bir sokağı, bir caddeyi, bir parkı doldurması ne güzel şeydir” dedim kendi kendime.

Muti, öyle biri.

Ödemiş‘in güzel insanlarından biri. Geçtiği yerlerde tekerlekli arabasının teker izini bırakmıyor, bunun yerine bir parça umut, bir parça yaşam sevinci, bir parça iyilik, bir parça güzellik ve çokça insanlık bırakıyor.

Muti’yi tanıyın. Onu tanıdıktan sonra yaşama farklı bir gözle bakacak, yaşamı daha güzel algılayacaksınız.

İyi bir hafta geçirmeniz dileklerimle…

Sevgi, dostluk ve umutla.

Bakmadan Geçme