• Haberler
  • ihale
  • Ödemiş'imizin 'Kasabalı Sait Faik'i Öykücü Behiç Duygulu

Ödemiş'imizin 'Kasabalı Sait Faik'i Öykücü Behiç Duygulu

     2 Nisan 1985, Ödemiş'imizin edebiyat tarihinde yer tutmuş öykücü Behiç Duygulu'nun aramızdan ayrıldığı tarih....

 

   2 Nisan 1985, Ödemiş’imizin edebiyat tarihinde yer tutmuş öykücü Behiç Duygulu’nun aramızdan ayrıldığı tarih. Aradan tam 36 yıl geçmiş. Yıllar, su gibi akıp gidiyor. Öykücü Necati Güngör’ün “kasabalı Sait Faik”(*) olarak nitelendirdiği bir değerimizdi Behiç Duygulu.

Yaşıtlarım, şimdi yerinde yeller esen “Dede Lokantası”nın karşısındaki kitapevini anımsayacaklardır. Vitrini, büyük bir camla kaplıydı. Vitrinin tam ortasında da siyah bir tabelanın üstünde sarı yaldızdan “İnkilâp Kitabevi” yazardı. Yeni çıkan yapıtlar, sıra sıra dizilmiş olurdu. Ayrıca sol tarafta her zaman kilitli camlı küçük bir kitap dolabı olurdu. İçinde de o zamanların “Yeditepe Yayınları”ndan çıkmış yeni yapıtlar sergilenirdi. Dükkana bir iki basamak inilerek girilirdi. Dükkanın ortasındaki geniş alanda kitaplar sergilenirdi. Sol tarafta camlı, küçük bir odacık ve masanın üstünde de eski mi eski siyah renkli bir daktilo dururdu. Sessiz bir ortam, geleni gideni az olan mekandı. Kitap sergisine baka baka zamanımı geçirirdim. İçine giremediğim dünyaları dışından izler, okumadan düşler kurardım. İçeri girmeye korkardım açıkçası. Param olmazdı çoğunluk.

Behiç Duygulu, işte bu gizemli/büyülü kitap ortamında sessiz ve dingin duruşuyla yer alırdı. Öykücü olduğunu duymuştum. Yapıtlarını okuyamamıştım. Ödemiş’teki tek kitapçıydı. Gazeteci Sami de kitap satmaya başlamıştı ama okuyan kesim, İnkılâp Kitabevi’ne giderdi.

Gün geldi, zaman geçti, dönemin AP iktidarı tarafından kışkırtılan zavallılarca kitabevi taşlandı. Sonra Ziraat Bankası’nın karşısındaki -İstiklâl İlkokulu’na giden sokağın sol başında- küçücük, iki cepheli dükkana taşındı. Yeni bir vitrin düzeniyle daha ferah ve aydınlıktı. Adı da “Duygu Kitabevi” olmuştu. Gel zaman git zaman bu dükkanı da taşlandı/yakıldı yine aynı odaklar tarafından. Bunları gördüm ve derinden sarsıldım. Sırası gelmişken o günlere ilişkin Hüseyin Yurttaş’ın anısını paylaşmak isterim: “Ödemiş’te TÖS’ten sonra en çok eğleştiğimiz ve köyden indiğimizde mutlaka uğradığımız yer, Behiç Duygulu’nun Duygu Kitabevi idi. Behiç Duygulu; sessiz, sakin bir insandı. İşini öyle patırtı kütürtü çıkarmadan görürdü. Yanındakilerle konuşmaları da usuldu, usulcaydı. Boyu -hani hep ‘ortadan uzun’ derler ya, bu tersine- ortadan biraz kısaydı. Kilolu değildi. Daha çok dalgın ve biraz uzak bir insandı. Sigarası ağzından düşmezdi. Kendi dünyasında yüzer gibi bir hali vardı. İşleri çok yoğundu. Duygu Kitabevi, sanki her hafta yeniden dolup boşalıyordu.“(**)

Katırcılar Sokağı”ndaki eviyle “Duygu Kitabevi” arasında sessiz, duyarlı ve üretken bir yaşamı, yazarı İstanbul’a kaçırttı. Ödemiş’in kültür düşmanları, gericileri amacına ulaşmıştı sözde! Üretimi orada da sürüyordu Behiç Duygulu’nun. 1980 darbesinden sonra İstanbul’da kurulmuş olan YAZKO’nun “YAZKO-SOMUT Haftalık Sanat ve Kültür Dergisi” ve “YAZKO-EDEBİYAT-Aylık Dergi”sinde yazıları yayımlanmaya başladı.  Çoğunlukla kitap tanıtıları ve denemelerdi. O yıllarda Kırıkkale’ye atanmış, görev yapıyordum. O dergileri alıyor, her yazısını kaçırmadan okuyordum. O dergiler kitaplığımızda. Duygulu’nun “Ağlama N’olur”, “Sırtlan Bayırı”, “Gölgede Gezintiler” adlı öykü kitaplarıyla Necati Güngör’ün “Behiç Duygulu-Öyküler” adlı derlemesini de okudum. Umarım Behiç Duygulu’nun  yayına hazır öykü dosyasının, şiirlerinin, denemelerinin basılması daha da gecikmez!

Ödemiş’imizin“kasabalı Sait Faik”i Behiç Duygulu’yu aramızdan ayrılışının 36. yılında saygıyla anıyorum…

 

_____________

*   Behiç Duygulu, Öyküler, Hazırlayan: Necati Güngör, T.C. Kültür Bakanlığı Cep Kitapları, Birinci Baskı, 2001, S: X-XI, Ankara.

** ekin sanat AYLIK EDEBİYAT VE DÜŞÜN DERGİSİ, Behiç Duygulu’yu Anımsamak, Hüseyin Yurttaş, Sayı: 3, Nisan-2005, Ankara, s. 21-22.

 

Bakmadan Geçme