Nerede bu belediye?!
Hemen baştan söyleyeyim, belediyeye çakmayacağım. Biraz hikaye anlatacağım… Ama bu hikaye, kurgu değil gerçek… Umarım sıkmam....
Hemen baştan söyleyeyim, belediyeye çakmayacağım. Biraz hikaye anlatacağım… Ama bu hikaye, kurgu değil gerçek… Umarım sıkmam.
30 Ocak Cumartesi günü itibarı ile İzmir bölgesinde dolu ve yağış uyarısı yapılmış, ilgililerin dikkatli olması istenmişti. Alışılmış olduğu gibi cumartesi yine Kaymakçı’da idim. Sabah Ödemiş’ten yola çıkarken Gereli civarında yağışı arkamda bıraktım. Öğleden sonra ara ara yağmaya başlayan yağmur sona ermiş gibiyken ben, Yusuf ve Hakan, “Hadin, şöyle bir ovayı dolanalım gelelim” dedik. Yağmura rağmen yeni çevre yolu çalışmalarını görünce ben, “Burada biraz duralım” deyip soluğu Çin Seddi adını verdiğim kale gibi yükselen yol duvarının üstünde aldım. Baktım birkaç yetkili, kendi aralarında bir şeyler konuşuyorlardı. Selam sabahtan sonra kendimi tanıttım ve ailemize ait olan 1500 metrekarelik tarlada yaşanan sorunları aktarıp ne yapmamız gerektiğini sordum.
Tarlanın güneyi ‘Çin Seddi’ ile kapatıldığı için içinde biriken yağmur suları, ne yazık ki tahliye olamıyordu. Ayrıca yol yapım çalışmalarından dolayı içine koca koca kayalar düşmüştü.
Neyse, ‘Dilekçe yazmalısın!’ önerisinin ardından hiç uzatmadan ‘Kolay gelsin’ deyip yanlarından ayrıldım.
O sırada hava bozmaya başlamıştı. Ova gezimizi iptal edip belde merkezine dönüş yaptık.
Aynı günün sabahında ortaokuldan sınıf arkadaşım Hayrettin Altıntaş’ın babası Arap Mehmet amcamız vefat ettiği için CHP ilçe başkanı arkadaşımız emekli öğretmen Hamdi Halis ile Büyükşehir Ödemiş Koordinatörü Hikmet Güriş de başsağlığı ziyaretine gelmişlerdi. Ziyaret öncesi CHP İlçe Yönetim Kurulu Üyesi Halil İlker Yılmaz’ın mekanında oradan buradan sohbet ederken yağış, hızını arttırmaya ve doluya çevirmeye başladı.
Yağış, hızını arttırınca önümüzdeki mazgallı yolda dağlardan akan sular sel olmaya başlamıştı bile.
Bilmeyenler için söyleyeyim; Kaymakçı’nın içinden geçen dere yatağı, 3-5 yıl önce yaklaşık iki kilometrelik demir mazgalla örtülmüştü. Dere, DSİ’nin sorumluluğunda. Üstü de DSİ tarafından demir mazgalla örtüldü. Biraz ironi yaparsam ben buraya hep ‘mühendislik harikası’ dedim. Şaka bir yana bence rezalet bir proje idi.
Hep çeşitli açılardan eleştirdim, eleştirdiğim için de ben eleştirildim!
Yağış iyice hızını arttırınca sağdan soldan ‘Yetiş Hikmet Başkan!’ diye telefonlar gelmeye başlamıştı.
Hikmet Başkan, ovayı ve yöreyi bildiğimiz için bize de “Atlayın arabaya, bize yol gösterin” dedi.
Özetle; önce eski Küçük Mahalle başından başlayıp ova başlangıcında sona eren yine ‘mühendislik harikası’ diyeceğim çapraz köprülü kavşağa yol aldık. Belde ile ovayı birbirine bağlayan eski mezbaha yanından geçen çamur deryası halindeki yoldan zar zor geçip mazgalın sonundaki dereye ulaştık.
Tarlalar su içinde idi. Dere, akış yönünün tersine güldür güldür akıyordu. Tabi Ödemiş’in çeşitli taşra mahallelerinden ve ilgili birimlerden ‘Yetiş’ telefonları gelmeye devam ediyordu.
Son olarak bizim ‘Aşağıköy’ olarak adlandırdığımız eski Küçük Mahalle girişindeki mazgal başlangıcına gittik. Orada da ayrı bir rezalet yaşanıyordu çünkü mazgalın üstü; çer çöp, yaprak ve toprakla kapandığı için, dağdan gelen sel suları mazgalın içine giremediği için ortalık sel suları ile dolmuştu.
Ve Hikmet Başkan’ı gören “Nerede bu belediye!” feryadını basıyor, “Her sene aynı sorunu yaşamaktan bıktık!” diyorlardı.
Nerede bu Ödemiş Belediyesi!
Nerede bu İzmir Büyükşehir Belediyesi!
Vatandaş istiyor ki yağışın hemen başında belediyenin araçları, sorun olabilecek yerlerde hazır bulunsun.
Oysa Ödemiş Belediyesi; borç harç içinde, çalışanlarının bile maaşlarını zor ödeyebilecek durumdadır. Ve bu ‘mühendislik harikası’ iki kilometrelik mazgal, DSİ tarafından Kaymakçı’ya hediye olarak bırakılmıştır.
BŞB Ödemiş Koordinatörü Hikmet Güriş’in ifadesine göre, ova yollarının bakımı ve onarımı da toplulaştırma projesi halen sonlanmadığı için hala DSİ’nin sorumluluğu altındadır. Bu dere de DSİ’nin sorumluluk alanında.
Hikmet Başkan, beldede yılların birikmiş sorunu olan içme suyu ve kanalizasyon yenileme işinin bu yıl içinde başlayacağını belirterek, “Lokal bir çalışma yapamıyoruz” diyor. Sonra da ekliyor: “Ama BŞB’nin imkanlarını zorlayarak sorumluluk alanımızda olmamasına rağmen ova yollarına da el atacağız.”
Ben, şimdiye kadar gazetede yazdığım yazıların hemen hepsinde bu iki kilometrelik mazgallı yol ile ovada yapılan toplulaştırma çalışmalarının doğru yapılmadığını belirterek hep eleştirdim.
O zamanlar beni ve benim gibi düşünenleri bozgunculuk ve muhalefet yapmakla eleştirenlerin çoğu, şimdi “Nerede bu belediye?” diye soruyor.
Belediye ne yapsın?
Anca kepçe getirip kapanan yolları ve dereleri açar.
Bakmadan Geçme





