NE OLDU BİZE BÖYLE?
Bayatladı diye ekmeği atana, Tabağında yemek artığı bırakana, İki gün üst üste aynı yemeği yedim diye...
Bayatladı diye ekmeği atana,
Tabağında yemek artığı bırakana,
İki gün üst üste aynı yemeği yedim diye eşine bağıran erkeğe,
Annesinin hazırladığı kahvaltılığı beğenmeyip çöpe atıp okul kantinine dadanan öğrenciye,
Eşinin çalışıp getirdiği erzağa bakıp burun kıvıran ev hanımına,
Önüne getirilen yemeği bağıra çağıra zorla yiyen evlada,
Lüks lokantalarda tabağındaki 150 gram ete dünyanın parasını ödeyenlere,
Şu anki haline şükretmeyip isyan edenlere, her zaman daha fazlasını isteyenlere,
İnsan olmayı unutan fertlere bir ders, bir nasihat, bir ibret olsun bu yazı!
Hep biliyorduk aslında da yüreklere kor düşünce anladık bir kez daha…
İnsanlar bu durum karşısında insana sarılmaktan başka bir şey yapılabilir miydi?
Aynı gökyüzüne bakıyorsak eğer, o gökyüzünün temiz tarafını görüyorsak,”insanlık” duygusu taşmamalı mıydı içimizden?
“Ya o ya bu” derdik her zaman, yine dedik..
“Ona üzüleceğine buna üzül,bak gözünün önünde neler var” dedik, sıyrıldık işin içinden.
İnsanlıktan tasarruf ettik.
Yardımseverliğimizi bir fanusun içine koyup havasız bıraktık.
Hepimizin kulağı, gözü, burnu olduğunu bildik de kalbi olduğunu da kabullenemedik.
“Ona üzüleceğine kendine üzül” diye söyledik.
Birinin bir derdi varken kardeşini kıskanan küçük çocuk gibi davrandık.
Cimri yüreklerimizin sevgisini boşaltıverdik.
İnsanlığımızı milim milim dağıttık bu zor günlerinde
“Hacca gitme, hacet bitir” demiş büyüklerimiz.
Yüreğinde sadece çıkarcılık, menfaat duygusunu saklayan, insan olmayı unutmuş, komşusu aç yatarken burnundan gelene kadar tok olanlara, bir eliyle verip iki eliyle isteyenlere, başkasının bir lokma ekmeğini kıskananlara, üç kuruşun hesabını yapan kafalara, bir annenin kardeşini kıskanan çocuğa “Siz kardeşsiniz” öğüdünü veriyorum sadece… Çocuklar anlar ama onlar anlar mı bilinmez…
Bakmadan Geçme





