Ne Güzel Memleket
Bankalara kimin işi düşmüyor ki. T.C. numarası ile bir sıra aldım kendime. Sonra baktım şu ışıklı...
Bankalara kimin işi düşmüyor ki. T.C. numarası ile bir sıra aldım kendime.
Sonra baktım şu ışıklı tabelalara, tam dört çeşit sıra var. Dört çeşit sıra.
Durup bekliyorsunuz.
Gelmiyor.
Az daha bekliyorsunuz.
Yine gelmiyor.
Biraz daha az daha bekliyorsunuz. Mübarek yok ortalarda. Sizden sonra gelenler işini halledip çıkıyor. Size sıra gelmiyor bir türlü. İşini halledenler de sanmayın öyle çok. Yok, yok sadece birkaç kişi.
-Bu kadar da olmaz diyor, yan tarafta oturan yaşlı ve gözlüklü amca.
-Sıra bir türlü gelmiyor.
Bir dışarı çıktım. Arada nefes almak gerek. Havalanmak. Düşük basıncı yükseltmek. Yoksa nasıl tahammül gösterebilir insan. Hoş, bizim tahammülümüz arttıkça onların ahesteliği de iki kat artıyor. Bir doktora muayeneye gittiğinizde bile iş bu kadar uzun sürmüyor. Saatlerce zaman… Her bir insandan.
Ne diyorlardı. Kaz gelecek yerden… Evet. Kaz gelecek yer. Siz biliyorsunuz devamını.
Banka kendisiyle çalışan müşterilerini öncelik tanıyarak onları ödüllendiriyor. Bizden olan kazanır.
Zaman kazanır, para kazanır.
Nedir bunca birbirimize benzeme kaygısı.
Kimse öteki olmasın. Herkes kendi olsun.
Kendi rengi, kendi kokusuyla nefes alsın.
Nedim’in çok da bilinmeyen bir gazelinden bir beyitle devam edelim.
“Tahammül mülkünü yıktın Hülagü Han mısın kâfir
Aman dünyayı yaktın ateş-i suzan mısın kâfir”
Arada bir dışarı çıkınca anlıyor insan. İnsanlar, yaklaşıyorsunuz gibiler. Uzaklaşıyorsunuz gibi değiller.
Bir şiir,
Sevgiye dair.
Birlikte okuyalım.
o vakitler başka türlüsü yoktu sevmelerin
bahardan toplayıp papatyaları
umudun ipine dizerdik
hesapsız
varsıldık
güçlüydük
yarına varma telaşındaydı
ayaklarımız
o vakitler başka türlüsü yoktu
özlemlerin…
pamuk helva renginde
bir tebessüm gibi çatlardı günler
kabuğu dardı
bekleyişlerin
gün hep artardı gecelerden
o vakitler
başka türlüsü yoktu
ayrılıkların…
bir renk
bİr koku
bir ürpertiydi her şey
özlerdin
türküler söylerdin gecelere
mavi kanatlı bir kuş gibi
yüreğime konardı sesin
o vakitler
başka türlüsü yoktu
sevmelerin.
şiir
çıplak ayaklı
elleri çamur
çocuktu bahçemizde
ya kumdan kaleler yapardı
ya kağıttan gemiler
o vakitler
başka türlüsü yoktu sevmelerin.
bir yarın vardı
bir sonraki gün
bir yıllar vardı
bir de bin yıllar
o vakitler başka türlüsü yoktu
ayrılıkların.
çiçek daldaydı apak
yıldız gökte
rüzgar
ağaç
toprak
ve söz yerli yerinde
o vakitler
başka türlüsü yoktu
sevmelerin.
Sevgi, dostluk ve umutla.
Bakmadan Geçme





