Ne 27 Mayıs 1960 ne 12 Eylül 1980 ille de demokrasi
Rahmetli babam, ailemizin geçimini pazarlarda kebap ekmek, dondurma, kar helvası satarak sağları. Ödemiş’in çevresindeki yerleşimlerde de...
Rahmetli babam, ailemizin geçimini pazarlarda kebap ekmek, dondurma, kar helvası satarak sağları. Ödemiş’in çevresindeki yerleşimlerde de belli günlerde kurulan pazarlara gider, buralarda seyyar tezgah kurarak satış yapardı. Ben de çocukluk yıllarımdan beri babamla birlikte pazarlara giderdim.
Ben on yaşlarındayım, babama yardım etmeye çalışıyordum. Aslında buna yardım da denmezdi. Babam, ticareti öğreneyim diye beni pazarlara götürürdü.
27.05.1960 tarihi, günlerden cuma. Ödemiş’e bağlı Kaymakçı beldesinde kebap ekmek tezgahımızı açtık. Satışımız başlayacaktı ki çok sayıda asker ve jandarma geldi. Satış yaptığımız tezgahlarımızı toplamamızı söylediler. Pazarcı esnafını yüksek sesle ikaz ediyorlardı. Esnaf, ne olduğunu anlayamamıştı. Kimisi çadırını indirmeye çalışıyor, kimisi de mallarını kasalara ve çuvallara dolduruyordu. Jandarma, sesini yükseltiyordu. “Çabuk, çabuk” diye acele etmemizi söylüyordu. Ben, korkudan ağlamaya başladım. Babam, “Korkma. Yanımdan ayrılma, yok bir şey” diyerek beni teselli etmeye çalışıyordu. Tezgahımızı toplamıştık ancak sergimizi topladıktan sonra evimize nasıl geldiğimizi hatırlayamıyorum. Daha sonra babam, askeriyenin yönetime el koyduğunu söyledi.
20 sene sonra 12 Eylül 1980’de ikinci bir askeri darbe daha gördüm. Yine bir cuma günüydü. Bayındır Pazarı’na gitmek için evden çıkmıştım. Askerler ve polisler evlere girmemizi, ikinci bir duyuruya kadar evden çıkmamamızı söylüyorlardı. Evlerimizdeki radyo ve televizyonlarda Kenan Evren halka sesleniyor, “Yüce Türk milleti adına yönetime el koyduk” diyordu.
“1960 Darbesi mi daha haklı, 1980 Darbesi mi?” diye soracak olursanız, “Darbelerin hiçbiri iyi değildir” derim. Cumhuriyet, halkın kendi kendini yönetme biçimidir. “İlle de demokrasi” diyorum.
Darbelerin her türlüsünün demokrasi ilkelerine aykırı olduğunu ve tasvip edilemeyeceğini belirtmem gerek.
