Muharrem Bakar'a kar helvası borcum
Yıllar geçse de hiçbir şey unutulmuyor. Doğrusu da yanlışı da, iyisi de kötüsü de. 1999 yılında...
Yıllar geçse de hiçbir şey unutulmuyor. Doğrusu da yanlışı da, iyisi de kötüsü de. 1999 yılında Balçova pazarında kar helvası satmaktan Anadol kamyonetimle Ödemiş’e geliyordum. Yolda aracımın gazı bitti. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Aracımın mutlaka gaz satılan istasyona kadar gitmesi, oradan gazın doldurulması gerekiyordu. Saat, 23.00-24.00’ü gösteriyordu. Ne yapacağımı düşünürken Bayındır’ın Yakapınar köyünden pazarcılık yapan Muharrem Bakar, beni yolda görünce arabasını durdurarak, “Adnan abi geçmiş olsun. Yapabileceğimiz bir şey var mı?” diye sorunca çok sevindim. Hemen derdimi anlatmaya başladım.
Aracımın gazının bittiğini ve en yakın istasyona kadar aracımın gitmesi gerektiğini anlatırken Muharrem, aracının içinden çıkardığı urganı aracımın ön tamponuna bağlamaya başladı. Ben de onun aracının arkasına urganı bağladım ve en yakın istasyona çektik. Gazı alınca benim aracım çalıştı. Araçlardan urganları söktük. Muharrem’e “Borcum kaç para?” dediğimde, “Sen bu parayı ödeyemezsin, çok para. Sen, kar helvası satıyorsun. Seni her gördüğüm yerde senden bir bardak kar helvası yerim” diyerek tatlı bir espri yaptı ve birbirimize hayırlı yolculuklar dileyerek ayrıldık.
Yıllar geçti, geçenlerde Bayındır’a bir iş için gittiğimde Muharrem Bakar arkadaşımla karşılaştık. Bir kahvede oturarak bir yandan çaylarımızı yudumlarken bir yandan da sohbet ediyorduk. Sohbetimiz, 1999 yılında yaşadığımız ve yukarıda bahsettiğim araç çekme olayına gelince gülerek, “Senin bana kar helvası borcun var. Ne demiştik? Seni gördüğüm her yerde bir kar helvanı yerim” demiştim. Ben, senden kar helvası ısmarlamanı istiyorum” dedi. “Muharrem, kış ayındayız. Nasıl kar bulayım?” demem üzerine “Kışın kar bulamıyorsan yazın nasıl bulacaksın?” demesi ile orada bulunan diğer arkadaşlarımızın da gülüşmelerine neden oldu.
Aracımızın 1999 yılında gazının bitmesi, Muharrem ile arkadaşlığımızı pekiştirdi. Dostluğumuz halen devam ediyor. Hani derler ya “Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır diye, ne kadar doğru söylenmiş bir atasözümüz. Unutulmayan dostluklar, böyle başlıyormuş demek.
Bakmadan Geçme





