Minareden ‘Kaç Kadeh Kırıldı’

İzmir’de yayın yapan 9 Eylül Gazetesi’nin haberine göre, Türkiye’nin gündemini uzun süredir meşgul eden ve siyasi...

İzmir’de yayın yapan 9 Eylül Gazetesi’nin haberine göre, Türkiye’nin gündemini uzun süredir meşgul eden ve siyasi açıdan polemiklere neden olan İzmir’deki camilerde şarkı çalınması olaylarına bir yenisi daha eklenmiş.

Habere göre, tüm dünyada İtalyan direnişçilerinin şarkısı olarak ünlenen Çav Bella şarkısını minareden çalma ile başlayan olayın ardından Selda Bağcan’ın sesinden ‘Yuh Yuh’ şarkısıyla devam eden ‘korsan müzik’ çalma olayında yeni bir vaka meydana gelmiş. Bir gazetede yalanlama haberi okudum ama son olarak Karşıyaka’daki bir camiden Müslüm Gürses’in ‘Unutamadım / Kaç Kadeh Kırıldı’ parçası duyulmuş. Mahallelinin şikayetleri sonrası bekçiler olaya müdahale ederek müzik yayını kesilmiş.

Gündemi takip edenler bileceklerdir, minarelerden çalınan Çav Bella şarkısı ortalığı allak bullak etmiş, olayın hemen ardından sosyal medyada paylaşım yapan 3-5 kişi gözaltına alınmıştı fakat gözaltına alınanlar, kısa süre sonra bırakılmıştı. Bırakılmıştı ama gelişmeler yurt çapında büyük tartışmalara neden olmuş, yaklaşık iki hafta boyunca ilgili ilgisiz ya da bilgili bilgisiz veya ‘herbokolog’ kişiler tarafından uzun uzadıya sündürülmüştü.

Biliyorsunuz, TV’lerin her şeyden anlayan herbokologları var ve hemen her konuda bilgi sahibi bunlar. Kimileri, insanın gözüne baka baka yalan söylerken konuyu başka yerlere taşımaya gayret ediyorlar.

– Sen yaptın!

– Hayır, sen yaptın!

– Sen kötüsün!

– Hayır, sen daha kötüsün!

– Hain!

Saflaştık, gerildik, sosyal medyada küfürleştik… Ben, o tür tartışmalı programları izlemeyi bıraktım.

Biz neden böyleyiz! Biraz sakinlik, biraz empati, biraz da sempati mi derlesek ne!

**

Ne yazılıp çizildiğini okumadım ama sosyal medyadan cumhurbaşkanının doğum yapan kızına hakaret edildiği söylendi. En baştan söyleyelim, kime yapılıyorsa yapılsın eğer ‘hakaret’ veya ‘tehdit’ ise mahkemeler yoluyla cezalandırılmalıdır.

Sosyal medyada denetlenebilirlik de mutlaka olmalıdır ama bu denetleme, sansüre varmamalıdır.

Örnek: Yoldan geçen biri, yanından geçen başka birine küfretti… Herkesin ağzını bantlıyor muyuz?

Ya da adam, eczaneden bir kutu aspirin alıp hepsini birden yuttu… Aspirini yasaklıyor muyuz?

Evet, sosyal medyadaki sayfaların veya yazı yazanların kaynakları belli olmalı. İsteyen de istediği şeyi yazabilmeli ama bunun da mahkeme yolu açık olmalı.

Sosyal medya yayıncıları, sayfaların sahipleri hakkında bilgi vermiyormuş!

Sen adaletli yargılama yapmazsan, mahkemeleri korku aracı haline getirirsen vermez tabii…

Eleştiri ile hakareti birbirinden ayırmamız gerekir…

Sonra, bu tür hakaret ve kışkırtmalar da yeni değil hani.

Daha birkaç hafta önce oyuncu Berna Laçin, gazeteci Nevşin Mengü, parti il başkanı Canan Kaftancıoğlu ve avukat Feyza Altun hakkında da cinsel içerikli paylaşım yapılmıştı da her iki mahallenin ilgilileri ‘ortak ses’ çıkaramamıştı…

Sözünü ettiğimiz çirkin paylaşımı ağır eleştiri sayan savcılık, soruşturmada takipsizlik kararı vermiş.

Demokrasi güzel ama ben muhalefette olursam!

Bakmadan Geçme