Mezarlık deyip geçmeyin

Bilenler biliyor tatildeyim. Bu yıl iş bakımından biraz daha rahatlamış durumdayım. Çocuklar büyüyor ve emeklilik sırasına...

Bilenler biliyor; tatildeyim. Bu yıl iş bakımından biraz daha rahatlamış durumdayım. Çocuklar büyüyor ve emeklilik sırasına giriliyor falan.

Önceki yıllarda da tatile giriyorduk ama ayak bağlarımız bizi pek dışarılara bırakmıyordu. Bu ayak bağlarından en büyüğü, biliyorsunuz gazete idi. Sağ olsun İsmail arkadaşımız bu yükü üstümüzden alınca bize de artık tatillerde dinlenmek düştü.

Ödemiş-Seferihisar yollarında git gel yapmaya başladık. Farklı yollar var: Tire üstünden gidebilirsiniz, Menderes üstünden gidebilirsiniz ya da çevre yolunu takiben Güzelbahçe üstünden. İki saat, 150 kilometre civarı. Ödemişliler, Didim ve Kuşadası sever ama bizim yolumuz Seferihisar’a düştü.

Urla’da tiyatro festivali vardı. Ödemiş’ten de Mursallı ailesi tarafından oluşturulan Umut Tiyatrosu, Ödemiş’i Urla’da temsil etti. Güzel bir etkinlik idi. Sanıyorum haberi gazetemizde okudunuz. Bence benzeri festivalleri Ödemiş’te de yapabiliriz. Biraz ilgi, biraz özveri, biraz da organizasyon; hepsi bu!

Festival dolayısıyla ben de Urla civarlarında dolaştım biraz. İçmeler ve Bademler gibi.

Size bir şey söyleyeyim, Ödemiş bir başka ama biz farkında değiliz…

**

Geçtiğimiz hafta yazdığım ‘Saraçoğlu AVC’ başlıklı yazım belediyede ilgi görmüş. Belediye başkanımız, sanıyorum bu caddeye küçük dokunuşlar yapacak. Ayrıntılar geldikçe paylaşacağım.

**

Cumartesi Pazarı, yıllardan bu yana tartışılıyor. Kimileri çeşitli nedenlerden dolayı kaldırılsın diyor kimi de karşı çıkıyor. Bence de kaldırılması, en azından şimdilik doğru değil. Ama rehabilite edilmesi ve biraz daha çekidüzen verilmesi gerekiyor.

Cumartesi günleri İzmir ve çevresinden pazara gelenler oluyor. Pazardan sonra Birgi ve Gölcük gezisi ile gün geçiyor. Pazar, bu anlamda zenginlik oluşturuyor.

Ne olurdu şu Arasta biraz daha bakımlı olaydı. Bir ara valilik düzeyinde ilgi gördü ama sonraları yine unutuldu sanki.

Örneğin İzmir yönünden gelen tur otobüsleri, Ticaret Odası’nı geçince Efe heykelinin önünde yolcularını indirip o beton yığını halinde durun Yıldız Kapalı Otoparkı’nın arkasındaki açık otoparka gitse… Yolcular da Kent Müzesi’ni gezip yeniden Arasta’ya yönelseler. Bu arada sanki o Efe heykeli de biraz doğrulmak ve yükselmek istiyor gibi…

Sonra o Töngül Pidesi çevresindeki yapılara biraz daha çekidüzen verilse. Millet, pidesini yedikten sonra Bit Pazarı Kıraathanesi’nde çayını ve kahvesini içse. Oradan pazara doğru yönelse…

Ulus Meydanı’na kadar geze geze gitseler ve otobüslerine oralarda bir yerde örneğin -eski otogarda- binip şöyle Birgi’ye doğru yönelseler.

Birgi’ye giderken de “Ah, Ödemiş ne güzel bir şehirmiş!” deseler.

Bu arada, Cumartesi Pazarı esnafının Ödemiş Belediyesi’nden bir beklentisi var:

“Toptancı pazarı, kavşak yerine otogar içine alınsın”

Saat gece 03.00’lerde kavşak çevresinde kurulan toptancı pazarı, kargaşa yaratıyormuş ve her an kavga veya kaza olabilirmiş.

Gidiyoruz Birgi’ye…

Küçükavulcuk’u geçtik. Orası için de önceki yazılarımda bir şeyler demiştim. Hani taş yapıların gizemi Küçükavulcuk’ta başlasa falan… Oradaki evlere, en azından caddeye bakan kısımlarına taş giydirme yapılsa… Neyse.

Küçükavulcuk’u geçtik. Solda eski mezarlıklar.

Bakımsız mı bakımsız. Sanki sahipsiz gibi…

Bence o görüntü, ne Ödemiş’e ne de Birgi gibi tarihi bir kente yakışıyor.

Oralarda birkaç işletme var. Belediyemiz onlarla ele ele verse de mezarlığın yıkılmış taş duvarı yenilense…

Mezarlık bir bakımdan geçirilip ağaçlandırılsa…

Hani mezarlık deyip geçmeyin. Bizde tumturaklı laf çoktur ama icraata gelince hareket yoktur.

Hani diyorum o mezarlık bir elden geçiriliverse de duvarları orada bulunan taşlarla örülüverse…

Balkan gezimizde bakımlı mezarlıklar gördüm.

Çoğu Hıristiyan mezarlıkları idi…

Not: Bu yazı, iki yıl önce yayınlanmış ve ben yine tatilde idim.

Bakmadan Geçme