Menopoz ve beslenme
Menopoz, kadınlarda menstruel siklusun bitmesi olarak tanımlanmaktadır. Menopoz döneminde kadınlarda bazı fiziksel ve psikolojik semptomlar görülebilmektedir....
Menopoz, kadınlarda menstruel siklusun bitmesi olarak tanımlanmaktadır. Menopoz döneminde kadınlarda bazı fiziksel ve psikolojik semptomlar görülebilmektedir.
Menopoz döneminde östrojen seviyesindeki azalma, doğrudan veya dolaylı olarak diğer hormonları ve metabolizmayı etkiler. Değişen metabolizma; iştahı artırmakta, yaşlanmayla birlikte enerji ihtiyaçları azalmakta ve bunlarla beraber azalmış fiziksel aktivite, şişmanlığı ortaya çıkarmaktadır.
Menopoz döneminde görülen en sık sağlık sorunları; osteoporoz, kalp damar hastalıkları ve kanserdir.
Osteoporoz (OP), kemik kütlesinde azalma ve kemik kırılganlığında artış ile seyreden metabolik bir kemik hastalığıdır. Menopoz dönemindeki kemik kütlesindeki düşüş ve kemik yapısının bozulması, östrojen seviyesindeki düşüş ile ilişkilidir. Yetişkinlikte ve ilerleyen yaşta kemik sağlığının korunması, özellikle de beslenme alışkanlıkları ve fiziksel aktivitenin osteoporoz riskinin azalmasında pozitif etkisi vardır. Kemiğin ana bileşenleri olarak bilinen kalsiyum ve D vitaminiyle birlikte diğer mikro besinlerin kemik kütlesindeki değişimleri korunmalıdır.
Östrojenin premenopozal kadınlarda kardiyovasküler hastalıklara karşı koruyucu olduğu düşünülmektedir. Kalp damar hastalıkları, özellikle ve çoğunlukla sigara içmeyen menopoz öncesi kadınlarda gözlenmez. Menopoz sonrasında ise endojen üreme hormonlarının koruyucu etkisinin azalmasıyla kalp damar hastalıklarında artış belirlenmiştir.
Kanser insidansı, yaş arttıkça artmaktadır. Fiziksel aktivitede azalma, sedanter yaşam tarzı, artan kalori alımı gibi çeşitli faktörler de bu artışa zemin hazırlanmaktadır. Kadın sağlığını etkileyen önemli sağlık sorunlarından biri de meme kanseridir.
Menopoz döneminde genel olarak sebzeler, meyveler, tam tahıllar ve kalsiyumdan zengin; enerji, kafein ve yağdan fakir bir beslenme önerilmektedir. Diyetin mineral ve vitamin içeriği de yeterli olmalıdır.
Yeterli protein alımının kas kütlesinin korunması yanında sağlıklı kemik kütlesinin korunması ve sarkopeninin önlenmesinde de önemlidir.
Amerikan Kalp Derneği (AHA), 2007 yılında kadınlar için egzersiz ve beslenme yönergeleri yayınlamıştır. AHA, toplam yağ içeriğinin kalorinin% 30’una düşürülmesini, doymuş yağ alımının kalorinin% 10’unun altına düşürülmesini, risk grubunda olan kişilerde <200 mg / d' ye düşürülmesi gerektiğini belirtmiştir. Günlük alınması gereken lif miktarı ise 10 ila 25 g / gündür.
Yağ alımının azaltılması, ilave koruyucu etkilere neden olabilir. Iowa Kadın Sağlığı çalışmasından elde edilen veriler, yüksek yağ alımı ve meme kanseri ile menopoz sonrası kadınların hayatta kalma oranları arasında bir ilişki olduğunu göstermiştir. Karbonhidrattan zengin gıdalar; enerjinin, diyet lifi, vitamin ve minerallerin önemli bir kaynağıdır. İnsülin direnci, 32 yaş ile birlikte artma eğilimindedir ve bu eğilimin bireyin özelliklerine göre değiştiği düşünülmektedir. Bu düşünce göz önüne alınarak düşük glisemik indeksli karbonhidratların diyette daha çok tercih edilmesi gerekmektedir.
Kilolu ve obez postmenapozal kadınların KVH, hipertansiyon, diyabet ve kanser riskini azaltmak için kilo vermeleri gerekmektedir. Ancak fazla kalori kısıtlaması yapılmamasına dikkat edilmelidir. Kalorinin fazla miktarda kısıtlanması, genel beslenme durumunu olumsuz yönde etkilemektedir.
Egzersiz, menopoz semptomlarını hafifletmek için alternatif bir tedavi seçeneği olarak değerlendirilmiştir. Haftada en az 150 dakika aerobik aktivite ve 75 dakika şiddetli aktivite önerilir.
Fitoöstrojenler, östrojen ile yapısal benzerliklerinden ötürü hem östrojenik hem de anti-östrojenik etkileri gösterebilen bitki türevi bileşiklerdir. Fitoöstrojenlerin kimyasal yapılarına bağlı olarak sahip oldukları özellikleri ile menopoza bağlı şikayetler, koroner kalp ve damar hastalıkları, osteoporoz ve bazı kanser türlerine karşı koruyucu olabildikleri çeşitli çalışmalarla gösterilmiş; bilişsel yetenek kaybı, obezite, diyabet ve böbrek hastalıkları gibi birçok alanda da etkilerinin olabileceğine dair ipuçları elde edilmiştir.
Fitoöstrojenlerin olumlu etkilerinin halen araştırma düzeyinde olması ve konuyu destekleyen yeterli bilimsel verinin olmaması, koroner kalp hastalığına karşı koruyucu etkisi dışındaki diğer etkilerinin henüz bilimsel kurumlar tarafından onaylanmamış olması nedeniyle önerilmesi risklidir.
Kısaca toparlarsak menopoz dönemindeki östrojen hormonunun azalması, kadınlardaki hastalık riskini artırmaktadır. Bu dönemde sağlıklı ve düzenli beslenme ile kalp damar hastalıkları, osteoporoz ve kanser başta olmak üzere birçok hastalığın kadınlarda görülme oranının azaldığı gözlemlenmiştir. Ayrıca menopoz döneminde sağlıklı beslenmenin menopoz semptomlarını azaltıcı yönde etkili olduğu belirtilmiştir. Egzersizin de menopoz semptomlarını azaltmada ve özellikle kalp damar hastalıkları riskinin azalmasında önemli etkileri olduğu sonucuna varılmıştır. Menopoz dönemindeki kadınların kilo dengesine önem vermeleri ve kilo artışından sakınmaları önerilmektedir. Kilo artışının da çeşitli metabolik hastalıklara sebebiyet vermesi açısından dikkat edilmesi gerektiği unutulmamalıdır.
Bakmadan Geçme





