Zeytinyağında markalama böyle olur

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İtalya’nın Türkiye’den dökme olarak satın aldığı markasız zeytinyağını şişeleyerek Amerika’ya sattığı ve şu anda Amerika’daki en meşhur marka olan Bertolli zeytinyağının Türkiye’den İtalya’ya, İtalya’dan da Amerika’ya gönderdiği bazı araştırmalarda yer almaktadır. Zeytinyağımız, her ne kadar kaliteli olursa olsun gerek ülke algısının olumlu olması, gerek aynı kalitede ürünü kesintisiz sunabilme, gerekse de yeterli stoklara sahip olma konusunda sıkıntı yaşıyorsanız işiniz gerçekten zor olacaktır. Amerikan marketlerinde ne yazık ki Türk ürünleri kalitesi nedeniyle değil ucuz olduğu için tercih edilmektedir.

Yetiştirip sattığımız her zeytinyağı ambalajının üzerine yetiştirildiği il, ilçe ve mevkiinin bilgisini, asit oranını, toplandığı ağacın ortalama yaşını yazmamız, ürünün tercih edilirliği arttıracaktır. Bir marka, ne kadar şeffaf olursa güvenilirliği o kadar fazla olacaktır. Gizli yönleri olan, her kim ve ne olursa olsun şüphelere açıktır. Şüphe, güvensizliği getirir.

Her toprağın mineral yapısı, ağacın meyvesinde kendini gösterir. Ne kadar farklı bölgenin yağını tüketirsek o kadar çeşitli mineral almış oluruz. Ayrıca ağaç, ne kadar yaşlı olursa kökleri o kadar derinde ve saçaklı olur. Böylelikle topraktan daha fazla mineral ve besin emer. Bunun dışında ağaç, ne kadar önceden dikilmişse genetiği o kadar güçlü ve sağlam olacaktır. Temiz bir kaynaktan kirli su akmayacağı gibi yıllara direnmeyi başaran sağlıklı bir ağaçtan kalitesiz bir zeytinyağı çıkmayacaktır. Zaten biz, zeytinyağını sağlıklı olduğu için tercih etmiyor muyuz?

İnsanlar farklı olmak ister; farklı lezzetler ve ürünler tatmayı tercih eder. Binlerce yıllık bir ağacın yağı, onda değişik his ve tatmin duygusu oluştururken yeni ekilmiş zeytin ağacından elde edilen zeytinlerden elde edilen yağ, doğal olarak onu yeterince tatmin etmeyecektir. Kimileri doymak için yer, kimileri ise o tadı hissetmek ve o tat ile mutlu olmak ister. Bir abimiz, bazı satıcıları yaşı binlerce yıl olan zeytin ağaçlarını tespit ederek bu ağaçları ürününü arttırmak için aşıladıklarını, sonra buradan elde ettikleri zeytinyağını müzayedelerde on binlerce liraya sattığını söylemişti. Böyle ince detayları göz ardı etmemek gerekir. Farklılıkları yakalayarak bu farklılıklardan dolayı yüksek gelirler elde etmek hiç zor bir şey değil.

Diğer taraftan, bir zeytinyağı markanız varsa onu yemek gurmeleri aracılığıyla tanıtmalısınız. Çünkü onların takipçileri, verecekleri tavsiyelere değer verir ve sizi sırf o kişi tavsiye etti diye tercih ederek markanızın elçisi haline gelirler. Milyonlarca kişiye tek tek kendinizi anlatmak yerine işin uzmanlarına ve grup önderlerine kendinizi anlatmanız, hem yeterli hem de daha ucuz olacaktır.

Ödemiş’te özellikle gurmelerin tercih ettiği erken hasat soğuk sıkım zeytinyağını bulmak çok zor. Erken hasat sızma zeytinyağı, Ekim-Kasım aylarında asit ve oksidasyon oranı düşük yeşil zeytinlerden üretilir. Meyvemsi bir tadı vardır. Aroması baskın ve kokusu tazedir. Bu alana daha fazla ağırlık verilmesi, özellikle gurmelerin dikkatini çekebilmek adına daha faydalı olacaktır. Öte yandan bu ürünlerin sıkça takip edilen gurmelere ve yemek programlarına sponsor olmaları, birçok reklam ve tanıtımdan daha fazla yarar sağlayacaktır.

Bizim Ödemişli büyük üreticilerimiz, markalama konusunda belli aralıklarla oturup konuşmakla birlikte bu alanda uzmanların sesine yeterince kulak vermemektedirler. Mevlana’nın dediği gibi, alçakgönüllülükte toprak gibi olmak gerekir. Her şeyi bildiğini sanmak, hiçbir şey bilmemekle aynıdır. Herkesin bildiği işi yapması, arzu edilen bir husustur.

Zeytinyağında markalama böyle olur