YKS’li Gençler!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İnsan ne için dünyaya geldi?

Çok kıymetli genç okurlarım, bu yazımı okumaya başlamadan önce rica ediyorum sorun kendinize bu soruyu, cevabını verin kendinize ve öyle başlayın okumaya.

Bugün kaleme alacağım konu; YKS öğrencilerine, ebeveynlerine ve öğretmenlerine ithafendir.

Cumhuriyetin kuruluşlundan günümüze, dünden bugüne yükseköğretim öğrenci seçme ve yerleştirme sınavları, hızlı bir değişim süreci ile devam ediyor.

1960’lı yıllara gelinceye kadar lise mezunlarının sayısı az olduğu için pek çok fakülteye başvuran mezunların tamamını sınavsız kabul edilirdi.

Zaman içinde kontenjanlarını aşan bir taleple karşılaşan fakülteler, seçme için başvuru sırasını dikkate alıp ihtiyaç kadar adayı kabul ettikten sonra kayıtlarını durdurdu. O dönemde fakültede verilen eğitimin niteliği de dikkate alınarak liselerin fen ya da edebiyat kolu mezunları kabul edildi, mezunlar lise bitirme derecesine göre sıralanarak üniversiteye girebildi.

Aradan geçen yıllarda lise mezunlarının artması ve lise dengi okul mezunlarına da yükseköğretime başvurma hakkı verilmesiyle kullanılan ‘seçme teknikleri’, talebi karşılayamaz hale geldi. Bunun üzerine bazı fakülteler, kendi amaçlarına uygun giriş sınavları düzenlemeye başlarken öğrenciler, sınavlara girebilmek için farklı şehirlere gitmek zorunda kaldı. Aynı gün ve saatlere rastlayan sınavlarda mezunların seçim yapmaktan başka çaresi yoktu. Bu durum, adaylar ve veliler açısından önemli sorunlara yol açtı.

1974’TE TEK MERKEZDEN YAPILMASINA KARAR VERİLDİ

Üniversitelerarası Kurul, 1974 yılında üniversiteye giriş sınavlarının tek merkezden yapılmasına karar verdi. O yıllarda Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı (ÖSYS) adıyla düzenlenen seçme sistemi, 1974 ve 1975 yıllarında aynı gün sabah ve öğleden sonra olmak üzere iki oturumda, 1976-1980 yıllarında ise aynı günde ve bir oturumda uygulandı.

Bu dönemde yükseköğretim programlarıyla ilgili tercihleri toplanan adaylar, puanları ve tercihlerine göre programlara merkezi olarak yerleştirildi.

Sınav, 1981 yılından itibaren iki basamaklı hale getirildi. İlk basamağı oluşturan Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) Nisan, ikinci basamağı oluşturan Öğrenci Yerleştirme Sınavı (ÖYS) ise Haziran ayı içinde yapıldı. 1982 yılından itibaren ortaöğretim kurumlarından adayların diploma notları alınarak bu notlar, Ortaöğretim Başarı Puanı (OBP) adı altında belli ağırlıklarla sınav puanlarına eklendi.

Sınav sisteminde 1987 yılından itibaren yükseköğretim programlarıyla ilgili tercihlerini belli alanlarda toplayan adaylara sınavda belli testleri cevaplama, diğerlerini cevaplamama olanağı tanındı.

1999’DA SINAV TEK BASAMAKLI HALE GELDİ

ÖSS ve ÖYS olarak iki basamaklı gerçekleştirilen sınav, 1999 yılından itibaren ÖSS adı altında tek basamaklı hale getirildi. 1999 yılındaki değişiklikte önceki yıllarda uygulanan ÖSS’de herhangi bir değişiklik yapılmayıp sınavda sorulara temel teşkil eden bilgilerde temel eğitim müfredatının üstüne çıkılmadı.

2006’da ÖSS’de yapılan değişiklikle sınavın bir basamakta uygulanmasına devam edildi ancak soruların bir kısmı önceki yıllarda olduğu gibi ÖSS tipinde, bir kısmı ise tüm lise müfredatı göz önünde tutularak hazırlandı.

Üniversiteye girişte 2010 yılından itibaren iki aşamalı yeni bir sisteme geçildi. Yeni ismi olan Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) ile adayların yükseköğretime geçiş için yeterliliği ölçüldü. Adayların bu sınavda aldıkları puan, nihai puanlarına yüzde 40 etki etti. Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS) adı altında gerçekleştirilen ikinci aşamada ise açık öğretim dışındaki örgün lisans programlarına yerleştirmede esas alınacak başarı puanı belirlendi.

LYS; Matematik, Geometri Sınavı (LYS 1), Fen Bilimleri Sınavı (Fizik, Kimya, Biyoloji) (LYS 2), Türk Dili ve Edebiyatı, Coğrafya 1 Sınavı (LYS 3), Sosyal Bilimler Sınavı (Tarih, Coğrafya 2, Felsefe grubu) (LYS 4), Yabancı Dil Sınavı (LYS 5) olmak üzere beş alanda, Haziran ayında iki hafta sonunda ve ayrı ayrı oturumlarda yapıldı.

YENİ SİSTEMİN ADI YKS

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Temel ve Orta Öğretime Geçiş Sınavı’nın (TEOG) kaldırılması yönünde görüşünü dile getirmesinin ardından hızla çalışmalara başlayan Milli Eğitim Bakanlığı, TEOG’un ardından üniversite sınav sisteminin de yeniden ele alınmasıyla ilgili harekete geçti.

Yapılan düzenlemelerin ardından yeni sistem, 12 Ekim’de Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekya Saraç tarafından kamuoyuyla paylaşıldı.

Buna göre, 2018-2019 eğitim yılında yapılacak yükseköğretime giriş sınavının yeni adı, Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) oldu. İki oturumdan oluşacak yeni sınav sisteminde adayların muhakeme, akıl yürütme, mantıklı düşünme odaklı sözel ve sayısal becerileri, yani Türkçeyi doğru kullanma, okuma, anlama, kavrama ve dil hakimiyetiyle temel matematiksel ilişkilerden yararlanmasının ölçülmesi amaçlanıyor.

Nihai puana yüzde 40 etki eden YGS, yeni halinde “Temel Yetenek Testi” (TYT) adı altında, sadece Türkçe ve Matematik derslerinden sorular içerecek. Bu testte 40 Türkçe ve 40 Temel Matematik sorusunu cevaplayacak adayların bu testte aldıkları puanın yüzde 40’ı, daha önce de olduğu gibi nihai puanlarına eklenecek.

TYT’nin ardından öğleden sonraki ikinci oturumda da YKS yapılacak. Yabancı dil sınavı ise aynı hafta sonu pazar günü tek oturumda tamamlanacak.

Yeni sınav sisteminde öncekilerden farklı olarak TYT’den 200 ve üzeri puan alan adaylar, bu puanla bir tercih yapmadıkları takdirde isterlerse sonraki yıl bu haklarını kullanabilecek. Yeni uygulama işleme konuldu.

Tüm bu süreci neden anlatmak istedim size? Eminim ki birçoğunuz -ben dahil- zamanında neyin içinde var olduğunu bilmeyen bir ben idik. Kulaç attığınız denizi bilmenizde fayda var.

Hal böyle olunca öğrenciler, kabus gibi gördükleri sınav serüvenlerine girdiler. Aile beklentileri ve aile baskısıyla zorlanılan meslekleri seçme girişimleri, yok efendim ataması fazla, tatili çok diye ruhunun hiç ait olmadığı bir alanın parçası olduğuna inandırılmalar ve bunu yolda koşan bir nesille doldu taştı ortalık.

Tabi bir yandan da ne istediğini bilmeyen koca bir grup var.

Bir insanın kendini keşfetmesi ve yeteneklerine uygun alana yönelmesi, o alanın uzmanı olması insan hayatında en güzel şeydir.

“Eğer sevdiğin işi yaparsan, hayatın boyunca bir kez bile çalışmış olmazsın.”

KONFÜÇYUS

Tabi gençlerin doğru meslek seçimi yapabilmesinde en etkili faktörler, anne-baba ve öğretmenler.

Ebeveynin hayali, çocuğun mesleği olmasın ve tabi ki hayaller, toplumsal gerçeklerle örtüşmeli ama her insan algısının açık olduğu yeteneğinin olduğu alanda var olmalı. İnsanlığın gelişimi, doğru insanların doğru alanda var olmasıyla mümkün.

Okullarda öğrenciler üzerinde keşif çalışmaları olmalı, yetenekleri ve kişisel özelliklere göre öğrenciler yönlendirilmeli. Kariyer planlama ve öğrenci koçluğunun önemi büyük.

Sevgili YKS sonucunu almış arkadaşlarım,

Kiminiz yana yakıla üniversite araştırmalarına girmiş, kimi “İstediğim puan alamadım” diye kendini harap ediyor, kimi “Çalışmadım, olmadı. Ne yapacağım şimdi?” kaygısıyla streste. Eminim ki birçoğunuz, anne babasından istemediği sözleri duyuyor “Çalışmadın”, “Yapmadın”, “Etmedin” diye. Evet belki de yeterince çalışmadın ya da senin istediğin başka bir şeydi. Ya da neyi yanlış yaptığını anlamak için bu kötü sonucu alman gerekiyordu.

Unutmayın! Yaşadığınız her olayın bir amacı vardır, önemli olan görmeniz gereken noktasıdır.

Stres yapmadan gözlerinizi kapatın ve hayal edin şimdi. Gelecekte kendini nerede, nasıl görmek isterdin?

* Nasıl bir kıyafetle işe gitmek isterdin mesela?

* Ne kadar kazanmak?

* Hangi saat aralığında çalışmak?

* Ofiste mi yoksa sahada mı ya da evde mi çalışmak isterdin?

* İnsanlarla bol diyalog halinde mi olmak isterdin gelecekteki işinde yoksa bilgisayarınla kendine ait bir köşede kahve yudumlayarak mı çalışmak isterdin?

* Nasıl bir şehirde, nasıl insanlarla bir arada olmak, kimlere hitap etmek isterdin?

* Ne ile vaktini harcarken “Asla yorulmam” dersin?

Bu soruları sorun kendinize, hayat amacınıza giden yanıtlar bunlarda gizli.

Eğer ki kafanızda oluşan mesleğe yetecek kadar puanınız yok mu? Hiç dert etmeyin arkadaşlar. Eğer hayal ettiğiniz o gelecekteki kendinizi bulduysanız gerisini takmayın. “Bu sene istediğim bölüm olmaz, başka bir alan yazayım. İlk seneden gideyim” mi diyorsunuz? Sakının arkadaşlar. “Bir yılım çöpe gitmesin” derken yıllarınız, hatta ömrünüz çöpe gidebilir. Ruhunuzu yansıtacak kulvarda koşun, önce kendinize sonra da insanlığa faydanız olması için sevdiğiniz işi yapın, işinizi iyi seçin. Mutlu insan faydalı insandır, doğru meslek seçimi sonsuz mutluluktur.

Cesaretli olun, bir yıl daha çalışın hakkını vererek her akşam uyumadan önce gelecekteki kendinin hayalini kurarak. Cesur olun, bir yıl daha çalışın.

Bu hayatta ya cesaretinle yaşarsın ya da esaretinle ölürsün, hayat cesurlara torpil geçer.

Önemli olan, ne olmak isteğini bilmektir. Nereye gittiğini bilen insanlara dünya kenara çekilip yol verir. Önemli olan, hedefinizi bilmektir.

İnsan doğası, sahip olmak için bu dünyaya gelmedi; üretmek için, bilgisini aktarmak için, keşfetmek ve çoğaltmak için geldi…

“Kendini nasıl tanımlarsın?” sorusuna “Tek gerçek, seçimlerinle tanımlarsın” diyebilirim ve emin olun ki hayat gayrete cevap verir, bilgi isteyene gelir.

Dua et, sabret, şükret, mücadele et…

İrade, insanın en önemli kasıdır. Ne olursa olsun vicdanınızın ve sezgilerinizin sesine kulak verin arkadaşlar, onlar sizin ekip arkadaşlarınız.

Sakin ümitsizliğe kıpılmayın. Her nasip vaktinin esiridir, unutmayın.

Gerçek anlamda tatmin olmanın tek yolu, müthiş olduğuna inandığınız şeyi yapmaktır.

İlham veren insanlarla ilham veren işte, aşkın ve ilhamın olduğu yerde olmanız dileğiyle…

Sevgi ile kalın.

Güneşin Kızı Gülşah…

YKS’li Gençler!