Yapay zeka mı, yalan zeka mı?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İnsanların teknolojiye olan düşkünlüğü ile düşmanlığı arasında çok ince bir çizgi var bence. Hayatı bir yandan kolaylaştıran teknolojiler varken diğer taraftan zarar verenleri de var. Fakat bu iki teknolojiyi de üreten insan değil mi? O zaman makinelerin suçu ne, onun karşısında durmanın ne anlamı var?

Birçok ülkede robot üretimleri, yapay zeka çalışmaları var. Fakat insanların çoğu korkuyor makine akıllanırsa bizi yok eder diye. Makineyi akıllandıran da biziz. O makine tabi ki de ilk başta hizmet etse de çevresine ve kendine en çok zararı veren varlığa düşman olacaktır. Biz sağa sola saldırıp yakıp yıkarken o makine, mantığı çerçevesinde koruyup daha iyi olması için çalışacaktır. Bence makinelere bahane bulmak yerine hayatımızı daha fazla nasıl kolaylaştırabiliriz diye düşünmek gerekir.

Makinenin ne yapması gerektiğini, nasıl düşünmesi gerektiğini gösterebilmemiz için makinenin tasarımından programlanmasına bütün safhalara hakim olmak gerekir. Şimdi bir cümlede sanki basit bir şeymiş gibi söylediğim işlem için çocukluktan yetiştirmeye başlarsak kolay. Ama 17-18 yaşına kadar kafasını doldurup sonrada ev, iş, ekmek derdine sokarsak o çocuktan bu gelişmeleri beklemek çok da doğru olmayacaktır. Yazılımla uğraşacak kişinin kafası, dinç ve rahat olmalı ki komut verdireceği makinenin kolunu kaldırırken nelere dikkat etmesi gerektiğini, hangi yöne gitmesi gerektiğini, hangi durumlarda durması gerektiği gibi hesaplamaları rahatça yapsın. Ama ülkemizde çoğu firmada olduğu gibi bilişimle uğraşanları ya da yazılımla uğraşanların para hak etmediğini, oturduğu yerden bir sürü para istediğini düşünürler. Nasıl bir iştir anlamam, yazılımcı veya bilişimciye firmasının bütün mahremiyetini verir fakat asgari ücretin yeterli olacağını düşünür. Sonra bilişimci arkadaşlar kafayı yorması gereken esas olasılık hesapları, algoritmalar varken evin elektriği ne kadar gelir, kış geliyor gibi konulara kafa yormaya başlayınca yazılım geliştirecek vakitleri de kafaları da kalmıyor. Bir de kendini bilişimci sananlar var ki o apayrı bir kulvara giriyor. İnternette ya da sağda solda duyduğu iki işlemle “Ben bilgi işlemciyim” diye geziyorlar. Sonra “İş için asgari ücret yeterli” diyorlar. Bu sefer de gerçekten konusunda uzman arkadaşlar iş bulamıyor ya da imkanı olanlar yurtdışına gidiyor. Kendi başına bir şey yapmak isteyenlere de benim gördüğüm kadarıyla destek olan yok, çelme takan çok.

Bilişime biraz önem verip bilişimde görev alan kişilere biraz daha özen gösterilse göreceksiniz ki hem o firma daha kurumsal bir kimliğe sahip olacak hem de dışa bağımlılığı daha aza inecektir.

Konu nerelere geldi. Kısacası çocuğunuza bilgisayar başında oyun oynayarak vakit harcaması konusunda müdahale edin ama bilgisayarda bu kadar vakit harcamayı seviyorsa ve vazgeçiremiyorsanız kızmak yerine yönlendirmeye çalışın. Doğru yönlendirirseniz ileride neler yapabileceğine siz bile şaşırırsınız.

Yapay zeka mı, yalan zeka mı?