Terörün tanımı

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir sinema yönetmeni ile yapılan röportajda konu, çocuklar için yapılan animasyonlara gelince yönetmen: “Çocuklar için kötü sonla biten bir animasyon filmi çekmek istiyorum. Aslında biz, tüm animasyonları mutlu sonla bitirerek çocuklarımızı aldatıyoruz. Onları hayatın gerçeklerinden uzak, sanal bir gerçekliğe hapsediyoruz. Çünkü gerçek hayat, hiç öyle değil” der.

Evet, haksız da değil hani…

Sabah akşam barış sözleriyle yatıp kalksak da tarihsel pratik farklı… İnsanlık tarihinde savaş asıl, barış ise hep arızi/geçici olmuştur. Dünya tarihinde savaşın, çatışmanın olmadığı bir yıl var mıdır?

Çin’in batısında bulunan Doğu Türkistan Cumhuriyeti, 1949 yılından bu yana Çin komünist yönetiminin işgali altında. O tarihten bu yana Doğu Türkistan Türklerine sessiz ve derinden etnik, kültürel ve dini bir soykırım uygulanıyor…

11 Eylül sonrası Amerika’nın başlatmış olduğu teröre karşı küresel savaşı bir ganimet bilen Çin, Uygur Türklerini ayrılıkçı küresel terörün bir parçası ilan etti. Artık Çin, soykırım değil ayrılıkçı teröristlere karşı mücadele eden bir ülke oldu.

Terör terördür. Terörist teröristtir. Terörün iyisi kötüsü olmaz. Peki kime ve hangi tanıma göre?

Bugün bu konuda en önemli problem, tüm devletlerin üzerinde anlaştığı bir terör tanımının/tarifinin olmaması/yapılmamasıdır. Terörizmin tanımıyla ilgili uluslararası bir fikir birliği yoktur. Yapılan tanımlar genelde öznel ve çıkarcı.[1]

II. Dünya Savaşı’nda uzun yıllar cephede savaşmak zorunda kalan Alman askerlerinin Fransa topraklarındaki bir ikmal noktasında aralarında geçen konuşması şöyledir:

  • Biz neden savaşıyoruz?
  • Vatanımıza göz diken düşmanı yok etmek için.
  • Bizim vatanımız Almanya. O zaman biz neden aylardır Fransa topraklarındayız?

(Sessizlik…)

  • Peki, bu savaşta kim haklı?
  • Bu, savaş bitince ortaya çıkacak.
  • Nasıl yani, biz haklı değil miyiz?

(Askerlerin en yaşlısı söze girer)

  • Asker! Savaşı kazanan taraf, hem haklı hem de kahraman olacak.

Ve askerleri bir sessizlik kaplar…

Ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye değişmeyen, öznel ve çıkarcı olmayan, selim vicdanın kabul ettiği; adalet, saygı ve sevgi gibi insani duygu ve değerlerin öncelendiği/hakim olduğu bir terör/terörizm tanımı, savaşları yok etmese de kayda değer ölçüde azaltacaktır. Teröre ortak bir tanım ve yaklaşım; ürünlerin, fikirlerin, kültürlerin ve dünya görüşlerinin alışverişinden doğan bir uluslararası bütünleşme sürecine çoktan giren çağımızda son derece mümkün…

Bugün karşılaşılan sorunlara lokal çözümler bulmak, zamanla gücün tekelleşmesine sebep olabilmektedir. Uluslararası iş birliğini kapsayan çözümler, gücün tekelleşmesini engelleyerek etkisini uzun süreli barış zamanları olarak ortaya koyacaktır.

Haklı olmanın gücü ele geçirmeye/mücadelede kazanmaya değil, haklı olmaya bağlı olduğu bir dünya pekala mümkün… İnsanlığın barışı seçmesi, savaşı seçmesinden daha kolay ve daha külfetsiz.


[1] Graham E. Füller, İslamsız Dünya, Çev. Hasan Kaya (İstanbul: Profil Yayınları, 2016), 308.

Terörün tanımı