Sus-ma-mak

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Konuşmak, insanın en doğal tepkisi. Olaylar karşısında, insanlar karşısında, kendini ifade etme arzusunda kelimelerle ortaya koyar tavrını.

Sözcükler olmasaydı, nasıl anlatırdı insanoğlu kendini? Herhalde beden diliyle. Zaten sözcükleri kullanırken de bedenin kullandığı ayrı bir dil var. İkisi aynı şeyi söylüyorsa etkisi de büyük oluyor haliyle. Tabi bir de ses tonu ve vurgunun etkisi var. Karşıdakinin algısı; bizim kullandığımız sese, tona ve vurguladığımız kelimelere göre değişir.

Bir de yanında konuşmaktan zevk aldığınız insanlar vardır. Doğan Cüceloğlu diyor ki; “Konuşmaktan çok zevk aldığınız zamanları düşünün. Göreceksiniz, mutlaka sizi iyi dinleyen bir kişi vardır. Sizin konuşmanızın kalitesi ve hoşluğu, karşınızdakinin dinleme kalitesinin sonucudur.” Gerçekten de iyi bir dinleyici ise karşınızdaki anlattıkça anlatasınız gelir. Bir insana etkin dinlenmek kadar iyi gelen bir şey yoktur diyaloglarda. Aman dozu aşmayalım. Bulmuşsak böyle insanları çok konuşup da onları da bezdirmeyelim. Anlattığımızı dinliyor diye monologa çevirmeyelim durumu. Bunun tam tersi durumu düşünün bir de; siz heyecanla önemli bir şey anlatıyorsunuz ama karşınızdakinin sizi dinlemediğini fark ediyorsunuz. İşte o anda tüm heyecanınız söner ve paylaşmaktan vazgeçersiniz anlattığınız her neyse. Öyle değil mi?

Elbette yanında hiç konuşmak istemediğiniz insanlar da bulunabilir. Onlarla konuşuyor olmak sizi sıkar, boğuluyor gibi hissedersiniz kendinizi. Frekanslarınız tutmuyordur o kişi ile. Hissiyat ile de ilgili bir durum konuşmak. Karşımızdaki ile ilgili iyi düşüncelerimiz gelişmemişse, konuşma arzumuz da ketlenir. Tabi ruh halinizle de ilgili konuşmak. Bazen çok konuşma arzusunda iken kimi zaman da hiçbir şey konuşmak istemeyebilirsiniz. Yaşadıklarımız, sıkıntılarımız, düşüncelerimizin yoğunluğu durumumuzu etkiler. Kendi içimizde konuşmaktan dışarıya dönemez muhabbetimiz. Hatta konuşulanları kaldırmaz kafamız. “Susmuş” rolüne geçeriz farkında bile olmadan. İki kelam etmez dilimiz, söyleneni duymaz kulağımız, etrafımızdakini görmez gözümüz. Zira iç dünyamızda, farklı bir mecrada, farklı şeyleri kondurup kaldırıyoruzdur. Farklı bir sohbeti demleyip tartıyoruzdur yaşanılanları. O yüzden başkaları ağır geliyordur bize. Dışarıdan fark edilip de “Ne oldu?” denmesini bile kaldıramayacağımız hallerimizdir bu.

Konuşmak kadar susmak da en doğal tepkilerimizdenmiş öyleyse. Biri susuyor, konuşmuyorsa belki de çok üstelememek gerekiyor…

kal

zamanın imbiğinden süzülürken düşünceler

susma

vaka, vakıa, sorgu

yorma

bırak

tıngırdasın tekerlek

ezsin daneyi dibek

harmanı kaldırırken

sonucu göze alır

sonum olacağı hayalini kuran…

Sus-ma-mak