Söz gümüş, sükut altın

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Merhaba sayın okuyucu,

Bayram arifesi bir günde gökyüzünde iyimser açılarla bir nebze olsun nefes alacağız. Merkür ile Neptün’ün arası bayağı iyi şu sıralar. Romantizm, aşk itirafları, ilişki başlangıçları çokça karşımıza çıkacak, ilişkilerimizdeki problemler konuşulup hallolacak, açık iletişimde olmanın önemini anlayacağız. Merkür’ün ayrıca Uranüs ile yaptığı açılar, marjinal konularda bizlerin destekçisi olacak. Alışılmışın dışına çıkmak, rutinlerimizi değiştirmek için çok doğru zamanlar.

Öte yandan gökyüzü, “Sakin ol, fevri olanın başı büyük derde girer” diye bangır bangır bağırmakta! Trafikte kazalar çok açık, adım başı kaza görüyoruz yolda, kavga gürültü eksik değil yaşamlarımızda ve dillerimiz, ah en büyük yarayı açan keskin kılıçlar, onları kınına sokup sükunetli olmamız gereken bir dönemdeyiz. Yoksa bayram günü dayınızla, halanızla, kuzenlerinizle bir bakmışsınız birbirinize girmişsiniz, 10 sene küs kalmışsınız. Bu dil yaralarının çokça yaşanacağını sinyal almışken biz, üzerimize düşen sakin olup 40 düşünüp bir konuşmak. Konu kurban iken ağzımızdan çıkanlara kurban olmamak için ekstra dikkat etmeliyiz.

Bilmeliyiz ki hayat, bizim seçimlerimizden ibaret. Aşırı kadercilik, en büyük kaçış noktamız. Halbuki elimize, dilimize, belimize sahip çıkmak tamamen bizim elimizde. Bunlar, en büyük karma yaratan şeylerin kontrolünün tamamen bizde olduğunun en iyi ispatı. Bir şeyi öfke saçarak ifade etmek yerine sakince tartarak konuşmak bambaşka bir kapı açarken öfke, hayatlarımızı zehir eden bir cehennemin ortasına düşürebiliyor çoğu zaman bizi. Şiddete başvurduğumuzda hele, gücümüzün yettiğine uyguladığımız şiddet, hiç şaşmaz başka bir gücü yeten tarafından bize uygulanıyor. Evren, etki tepki yasası ile durmadan dönüp gelen bir matematik üzerine kurulu. İçimizden geçen niyetin bile çetelesi tutuluyor, sistemde kayıt oluyor, akaşik kayıtlar insan usulü olmadığı için hata payı hiç yok. Er geç karşımıza incittiğimiz yerden incinme, kırdığımız yerden kırılma çıkıp geliyor. O yüzden hepimiz düşündüklerimizden, söylediklerimizden, yaptıklarımızdan apaçık sorumluyuz.

Yaşamından memnun olmayıp sürekli şikayet halinde olan kitleye önerim, işe kendi düşünceleri ve eylemlerinden başlamaları. Biz değişirsek belli bir zaman sonrasında yaşadığımız hayat da değişecek, hayat bir şekilde eskisinden güzel olacaktır.

Bu bayram olsun dedikodudan uzak duralım; falancanın kızından, filancanın damadından, ötekinin arabasından, berikinin parasından konuşmayalım. Bu bayram çocukları dizlerinizin dibine oturtup geleceğin onların elinde olduğunu anlatın, isterlerse neler yapabilirler yaşanmış başarı hikayelerini anlatın. Konu komşunun eksikleri yerine başardıklarını hatırlayıp konu edinin ve bayram ziyaretine geldiklerinde “Sen bunu nasıl başarmıştın değil mi?” diye hatırlatıp takdir edin. Bakın görün ne güzel bir bayram olacak. HER ŞEY BİZİM ELİMİZDE, LÜTFEN FARK EDİN!

Bu hafta kehanet yazmayacağım, sadece çocuklara ekstra dikkat edin! Trafikte emniyet kemeri takın! Dillerinize hakim olun!

Hepinize gökkuşağı gibi eğlenceli, şeker tadında bir bayram diliyorum, sevgiyle kalın…

Söz gümüş, sükut altın